Bundan sonra kimsenin onu oyunlarına alet etmesine izin vermeyecekti. Başını eğip katlanmayı reddediyordu. Herkesin yemek yediği ve sohbet ettiği masaya baktı. Sirius ve Remus ile göz göze geldi. Gülümserken düşündü.
'Hepiniz arkanıza yaslanın ve gösterinin tadını çıkarın. Çünkü asıl oyun yeni başlıyor.'
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Amelia elindeki raporları en ince ayrıntısına kadar tararken o gün aldığı ve kaçıncı olduğunu hatırlamadığı kahvesinden bir yudum daha aldı. İçtiği kahvelerden artık başı dönüyordu ama uykuya vakti olduğu söylenemezdi.
Albus Dumbledore 29 Ağustos 1949 yılında Tom Marvolo Riddle isimli -bu soyisim hiçbir kayıtta yoktu- bir Slytherin mezununun KSKS başvurusunu reddettikten sonra pozisyonun lanetlendiğine dair dedikodular dönmeye başlamıştı. Gerçekten de belgeler gösteriyordu ki 1949-1950 yılından itibaren gelen hiçbir KSKS profesörü üst üste iki yıl çalışamamıştı. Her biri ya ölerek ya sakatlanarak ya da bir şekilde ayrılmak zorunda kalarak -kovulanlar da olmuştu- ilk yılını bitirir bitirmez ayrılmıştı. Lanet Kırıcılar ile konuşup böyle bir lanet varsa kaldırılmasını sağlatmalıydı.
Emredildiği üzere Dumbledore'un Birinci Savaş'tan bu yana katıldığı davaların raporlarını almıştı. Görünen o ki Hogwarts'ta İksir dersi veren Severus Snape bir öllümyiyendi. Dumbledore kendi casusu olarak göstermiş ve aklanmasını sağlamıştı. Aklaanmış olsa dahi işretli bir ölümyiyen nasıl çocuklara ders verebilirdi ki? Ancak Sirius Black'in duruşmasını araştırdığında -Potter'ın dediği gibi- hiçbir duruşma yapılmadığını ve müdürün buna karşı çıkmadığını görmüştü.
Potter'ı yıkık evinden alıp Petunya Evans Dursley ve Vernon Dursley'in bakımına bırakan kişi Hagrid'di. Hagrid'den bunu isteyenin kim olduğu hakkında düşünmeye gerek bile yoktu. Ancak Potterların vesayeti incelendiğinde -goblinler yaralı öğrencileri tedavi etmeye başlamıştı bile. Her yaralı sırayla Gringotts'a çağırılıyordu- Lily Evans'ın kardeşiyle arasının bozuk olduğu ve asla oğlunu ona bırakmamalarını söylediği açığa çıktı.
Vesayette Harry Potter önce vaftiz babası Sirius Black'e, olmazsa Remus Lupin'e, olmazsa Alice ve Frank Longbottom'a bırakılması söylenmişti. Sirius Black''in haksız yere de olsa çocuğa bakamayacak durumda olduğu kesindi. Ancak Remus Lupin arkadaşlarının yaşadığı vahşetten sonra Dumbledore ile Hogwarts'ta toplantı yapmış, ardından yaklaşık on bir yıl kendisinden hiçbir haber alınamamıştı.
Karanlık Lord neden Potterların peşine düşmüştü? Neden özellikle Potterlar Sır Tutucu seçme gereği duymuştu? Bunlara hala cevap alamıyordu. Bunların cevabı yoktu.
Dolores Umbridge'e gelince...
Çok yoğun ve saptırılması mümkün olmayan bir veritaserum ile geniş br sorgulamadan geçmişti. Kan Tüyü kullandığı her öğrencinin ismi tek tek alınmıştı. Fudge'ın planları hakkında bildikleri öğrenilmişti. Dumbledore'a ya da bina başkanlarına gidip şikayette bulunan öğrencilerin sessizlik talebiyle karşılanması sonucu okulda terör estirmeye başlamasını kendi ağzıyla anlatmıştı. Müdürden korkan Bakanlık Müsteşarının bir ordu kurulması ihtimaliyle -sözde ordunun sözde askerleri okul öğrencileriydi, sözsüz büyü yaparsa tebrik edilmesi gereken zavallı okul öğrencileri- eğitimlerini kısıtlamaya çalıştığını güzel güzel anlatmıştı.
Bunun ardından Fudge araştırılmaya başlanmıştı. Ortaya çıkanlar iğrençti. Adam hem Malfoylardan, hem Dumbledore'dan bol miktarda rüşvet alıyordu. Hogwarts'ı denetlemesi gereken Yönetim Kurulunu sürekli susturuyordu. Yeni kararlar alınmasını talep eden Yönetim Kurulu üyelerini reddetmenin ve susturanın bir yolunu sürekli buluyordu. Her üç yılda bir yapılması gereken Hogwarts koğuş kontrolünü gerek olmadığı, koğuşların son derece sağlam olduğu, masrafın anlamsız olduğu gerekçeleriyle engelliyordu. Özellikle son beş yıldır okula bir tane düzgün görevli gitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Providing Justice
FanfictionBirinci sınıflardan bir öğrenci Altın Üçlü'ye gelir ve Umbridge'in Kan Tüyü ile kanattığı yerin acıdığını söyler ve ne yapması gerektiğini sorar. Harry'nin canına tak eder ve McGonnagal'a gider, durumu şikayet eder. Alabildiği tek cevap başını eğmes...