Harry masanın karşısından Molly ile göz göze geldi ve nazikçe gülümsedi. Kızıl saçlı kadın ona sıcaklıkla karşılık verdi. İkizler ise ona şaşkınlıkla ve gerçek bir incelemeyle bakıyorlardı. Bir kez daha Harrykins tarafından şaşırtılmışlardı.
Harry'nin o gün daha konuşacak çok şeyi vardı. Kendi kendine gülümsedi ve yemeğine odaklandı. Bir yandan da Ron ve Hermione ile sohbet ediyordu.
Harry sıçrayarak uyandığı zaman rüyasında, daha doğrusu kabusunda ne gördüğünü hatırlamıyordu. Ter içindeki bedenine ve soluk soluğa kalmış haline bakılırsa hatırlamak istemiyordu da. Saate baktığında daha sabah beş olduğunu gördü ve homurdandı.
Temizliğin ilerlemesiyle birlikte Harry ve Ron ya da Ginny ve Hermione gibi birlikte yatanların odalarını ayırabilmesine izin verecek şekilde temiz odalar çıkmıştı. Bu sayede Harry tek kalıyordu. Vaftiz babasının evinde kendi odasına sahip olması onu bir anlığına gülümsetti. Kalkıp kendine kıyafet hazırladı ve banyoya yöneldi.
Hızlı bir duşun ardından giyindi. Ocak ayında oldukları için hava zaten serindi, sabahın erken saati olması iyice soğuk hale getiriyordu. Hırkasını giyindikten sonra aşağı kata, mutfağa indi. Tekrar uyuyabileceğini sanmıyordu.
Mutfağa gittiğinde Sirius ve Remus'un uyanık olduklarını görünce bir an şaşkın bir şekilde kapıdan onkara bakakaldı. Sirius'un seslenmesiyle silkindi.
"Harry? Bu saatte neden uyanıksın?"
"Aynısını ben de size sorabilirim sanırım."
Kısık bir tonla konuştuğunda kendi kendine kaşlarını çattı. Sonra ilerleyip kendine su doldurdu. Yavaşça içtikten sonra ne yapacağına karar verememiş şekilde duraksadı. Bunu gören Sirius tekrar seslendi.
"Gel istersen yanımıza."
Har onlara baktı bir an. Sonra masaya ilerledi ve Sirius'un tam karşısına, Remus'un soluna oturdu. Remus anlayışlı gözlerle sorduğunda sessizce masayı inceliyordu.
"Kabus mu gördün?"
Harry sadece başıyla onayladı. Konuşma ihtiyacı hissettiğinde az önceki gibi kısık bir sesle söyledi.
"Bu kez ne gördüğümü hatırlamıyorum. Ama genelde ya üçüncü görev olur ya da Esrar Dairesi."
Kaskatı kesildiklerini fark ettiğinde hafifçe gülümsedi.
"Anlayacağımı sanmaz mıydınız? Yaz sonunda duruşmaya çıktım hatırlarsanız. Bakanlıkta iken Esrar Dairesi'nin olduğu koridorun önünden geçmiştik. Rüyamda ilk gördüğümde anlamasam da sonradan hatırladım. Ama orada ne var ya da Voldemort neden bana orayı gösteriyor bilmiyorum. Çok umrumda da değil."
"Değil mi?"
Sorarken sesi şaşırmış çıkmıştı Sirius'un. Harry ona hafif alaycı bir gülümsemeyle baktı. Hissettiği alaycılık sesine de sızarken cevapladı.
"Umrumda olsa ne fayda? Voldemort istiyor diye Bakanlık'a gidip Esrar Dairesi'ni keşfe mi çıkacağım? Yoksa Profesör Dumbledore'a mı soracağım? Eminim ki cevaplar sorularımı. Üstelik her ne varsa bilmemi isteseydiniz Zihnebend öğrenmemi istemezdiniz sanırım. Hele bir de öğreten kişi Snape iken."
Sirius ona yeni bir ışıltıyla bakarken Harry doğruldu ve tezgaha ilerledi.
"Ne yapıyorsun?"
Remus'un sorusunu yanıtlarken hafifçe döndü ve onlara baktı.
"Kahvaltıyı hazırlayacağım. Yemek yapmak... Sakinleştiriyor gibi. Alışkanlıklara dönmek iyi geliyor. Hem Bayan Weasley çok yoruldu. Dün olanlardan sonra ufak bir yardımı hak etmiştir sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Providing Justice
FanfictionBirinci sınıflardan bir öğrenci Altın Üçlü'ye gelir ve Umbridge'in Kan Tüyü ile kanattığı yerin acıdığını söyler ve ne yapması gerektiğini sorar. Harry'nin canına tak eder ve McGonnagal'a gider, durumu şikayet eder. Alabildiği tek cevap başını eğmes...