"Chris?"
Nefesleri yüzüme vururken başını sallamıştı, peşime takılmışken onu yakalamıştım.
Üstünden kalkamadan elleri belimi buldu, kalkmama izin vermedi. Bense şaşkınlıktan konuşamadım bile. Ne zamandır takip ediyordu beni?
"Biraz böyle kalalım."
Nefesini kulağıma vererek orayı öptü, huylanmamı umursamamıştı.
"Sana beni takip etmemeni söylemiştim."
"Bana başka seçenek bırakmıyorsun."
"Yine de etmemeliydin!" Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda sesimi yükseltmiştim. Tepki vermesini beklemiştim ama ifadesini bozmadı, yüzü çok şey anlatıyordu.
Uzanıp dudaklarıma bir öpücük bırakmıştı, ben bu rahatlığına ağzım açık tepki veriyorken o istifini bozmuyordu. "Eşimin ortalıkta gizli gizli neler çevirdiğini öğrenmek istiyorum."
İkinci bir öpücük için yaklaşıp dudaklarıma minik bir buse kondurmuştu ki hırsla geri çekilmesine izin vermemiştim, alt dudağını hapsettiğim gibi emip ısırdığımda fazla sesli olmayacak şekilde tısladığını duymuştum.
Onun öpücüğüme katılmasına izin vermeden ayrılıp üzerinden kalkmıştım, bu sefer şaşkın olan oydu.
Kuru dudakları şimdi hafif kanıyorken cevap vermiştim. "Bunu asla öğrenemeyeceksin eski eşim."
Yerinden hızlıca kalktığında ben çoktan önden giderek ondan uzaklaşmıştım. Arkamdan bağırmıştı ama gelmeye devam ediyordu.
"Eski eşim derken? Boşanmadık biz Bang Seungmin!"
Bomboş uzun bir yoldu ve nereye gittiğimi bile bilmiyordum, o kadar boştu ki tüm sesi yankılanıyordu.
"Ayrıca o piçin evinde ne işin var?"
Adımlarım kendi kendine durduğunda histerik bir gülüş kaplamıştı yüzümü, onun da benimle beraber durduğunu biliyordum.
"Piç? Dost olduğunuzu sanıyordum, beni onun altına sen sokmuştun."
Arkamı dönmeden konuştuğumda derin bit nefes verdi cevap vermesini bekledim fakat bana dediği tek şey umurumda olmamıştı.
"Bilmediğin şeyler var." Güldüm. Hiçbir şey bilmiyordum zaten.
Arkamı dönerek sinirle yüzüne baktım, bana bunca şeyi yaşatmışken hiçbir şey yaşanmamış gibi hesap soruyordu, benimle oynuyordu.
Ellerim yakalarını buldu; "Zaten bildiğim bir şey yok, bana sadece senin beni ona satmadığını söylesene."
Ben ona sinirimi kusarken o bana tepkisiz bakıyordu sadece, bu gittiği bariz belliydi.
"Gerçekten öğrenmek istiyor musun?"
Anlamaz gözlerle ona baktığımda yakasında ki ellerimi tuttu, avuç içlerime birer öpücük bıraktığında sertçe geri çektim ellerimi.
"Bana dokunup durma, hoşuma gitmiyorsun."
"Gerçekten senin hoşuna gitmeyen kişiyi sana göstermemi ister misin?"
Kendimi tutamadan vurdum göğsüne fakat tepki vermiyordu, en çok da bu beni deli ediyordu. Cevap vermemi beklemeden sertçe kavradı bileğimi, ondan elbet kurtulabilirdim ama yapmıyordum.
Gün doğuyordu ve hiç uyumamıştım, başımda büyük bir ağrı vardı ve tüm sebebi geçmişimin sorumlusu olan şimdiki geleceğimdi.
Onu geleceğimden silmem lazımdı, kendim için yapmam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phobia - Chanmin
FanfictionBipolar kişilik bozukluğuna şahit eden bir evlilik, kaderlerine mahkum kalan iki garip insan ve ayrılığın getirdiği bambaşka bir aşk.