-
"Kuzen olduğumuzu biliyor mu?" Olumsuz anlamda kafamı salladım.
"Sanmam." Dediğimde Minho başını salladı, elinin altında bulunan bitmiş sigara paketini avuçlarına sıkıştırıp ezdikten sonra çöpe attı.
"Ama anlamıştır, seni görünce şaşkına döndü." kendi cümlemden sanki bir anlam çıkartmam gerekirmiş gibi hatırladım. "Sahi, neden şaşırdı?"
Güldü, yanında ki Jisung ise anlamaz gözlerle bize bakıyordu. Ona daha sonra anlatacağıma dair kafama not ettikten sonra Minho'ya döndüm. "Kirli işler yapan akrabanın olduğundan haberi yoktu büyük ihtimalle. Jisung'u öğrense kim bilir neler olur."
Jisung, karışık bir meseleydi. Jisung Chris'in öz kardeşiydi.
"Abimden mi bahsediyorsunuz?" Bıkkınlıkla başımı salladım, Chris ile Jisung sayesinde tanışmıştık ve Jisung sayesinde ayrılmıştık. "Karşılaştık sadece, ona geri dönmeyeceğim." Anladığını belirterek ağzından mırıltılar çıkarmıştı.
Jisung abisiyle yıllardır konuşmuyordu ve konuşmaya da niyeti yoktu, en azından ben öyle biliyordum. Çok az konusu açılıyor, Hatta biz açmadığımız sürece kendisi abisinden bahsetmiyordu bile.
Ne hissettiğini az çok anlayabilsem de içinin acıdığını biliyordum, Jisung sadece benim için Chris'in kardeşi demek değildi. Lise yıllarım ve dostluğumdu, zaten bu sayede hiç peşimi bırakmamıştı.
Minho da cabasıydı sanırım, kuzenimle flörtleşeceğini tahmin etmezdim.
Aklıma birden gelen ve adeta gözlerimi parlatan şeyi söylemek istiyordum Minho'ya.
"Minho, gördün. Chris'in çok şey bildiğini gördün değil mi? Ondan öğrenmem gerek, sadece yardım etmelisin."
Hemen atıldı benim gibi. "Siktir et o adamı, ya seni kandırırsa?"
Gözlerimi devirdim, beni anlamak istemiyordu ya da kesin olarak nefret ediyordu ondan.
"Bu öyle bir mesele değil, aynı şey değil."
"Her neyse, daha sonra bakarız. Bir süre karşısına çıkma, bende senin dediğin gibi o evde neler oluyor öğrenmen için yardım edeceğim."
Gülümsedim, gülümsedi.
Jisung meraklı gözlerle bana döndü. "Orada seni kuşkulandıran bir şey mi oldu?"
Minho da bunu hiç sormamıştı, hatta hiç kimse sormamıştı. Büyük ihtimalle travmalarımın bana geri döndüğünü düşünüyorlardı.
"Ağlama sesiydi, küçük bir kızın ağlama sesiydi."
İkisi de şok içinde bana döndü, meraklanmışlardı. "Abim daha önce eve hiç çocuk getirmemişti ki."
"Belkide dört yıl içinde getirmiştir, ama neden?"
Minho kaşlarını çattı, "Senden sonra evlendiğine dair bir haber de almadık?"
Başımı salladım, her an her şey beklerdim Chris'ten yine de. Yerimde rahatsızca kıpırdandıktan sonra jisung'un konuşmasıyla ona döndüm.
"Numarasını değiştirmiş midir?" Omuzlarımı düşürdüm, bilmiyordum. Bilmeme de gerek yoktu. Yerimden kalkarak saçlarımı karıştırdım, jisung minho'nun omuzuna başını koyduğu an minho bir öpücük bıraktı saçlarına.
"Biraz uyumaya gidiyorum."
İkisi de başını kaldırıp bana baktığında kapıya doğru ilerledim, çıktıktan sonra gözümün önüne gelen anılarla başımı salladım. Uykusuzluktan perişan haldeydim ama Chris'in sakinken saçlarıma kondurduğu öpücükler aklıma geliyordu, biraz da olsun seviyor sanıyordum.
On dokuz yaşında bir çocuğa göre fazla saftım o zamanlar, beni gerçekten severek yanına aldığını; bu yüzden eşi olduğumu düşünmüştüm. Sadece saftım.
Chan bana hiçbir zaman eş olmadı, ama her zaman aklımdaki o eşsiz adam oldu. Zamanla aptaldan farksız sadece benim sevdiğimi fark ettim, kaçtığımda bile sadece o vardı benim için.
Ona nasıl kapıldım, neden kapıldım kendim bile asla cevabını bulamasam da hep bir umudum vardı içimde; en derinlerde sakladığım.
Chris o umudu yakıp kül etse de umuttu işte içime işlemişti, bedenimden çok beni sevebileceğini ummuştum.
"Gerçekliğe dön Seungmin, Chris seni hiç sevmedi."
Gülümsedim, gerçekler acıtıyordu.
Malikanede kendi odama girdiğimde derin bir nefes verdim dışarıya, yatağıma uzanarak ayak parmaklarımdan kuvvet almış ayakkabılarımı çıkarmıştım.
Yorganın altına girdiğimde tamamen düşüncelerim ile boğuşuyordum, Chris zihnimde beni öldürüyordu.
"Uyu Seungmin, uyursan geçer."
-
uzun bir süre bölüm gelemedi üzgünüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phobia - Chanmin
FanficBipolar kişilik bozukluğuna şahit eden bir evlilik, kaderlerine mahkum kalan iki garip insan ve ayrılığın getirdiği bambaşka bir aşk.