Her zaman ki gibi masasının başında elindeki kil yumağını ince işçiliği ile şekillendirerek uzun süre kullanılacak ve zaman geçtikçe de değerlenecek ancak bir gün şansızlık eseri kırılacak bir tas yapmaya çalışıyordu Acemiliğin verdiği kendine güven eksikliği 2 yıllık tecrübe ile yok olsa da ustanın elindeki işi yaparken onu izlemesi her zaman özgüvenini sarsıyor ve tekrar hata yapacakmış gibi hissetmesine yol açıyordu. Elinin titremesini durduramaması ve sürekli gözünü ayırıp ustasına bakması sonunda elindeki kilin şeklini bozulup bir tarafının çukur olan tarafa doğru çökmesi ile sonuçlandı. Usta küçük bir iç çekme ile başını öne eğip öğrencisinin başarısızlığını başını iki yana sallayarak karşıladı iki eli halen yaptığı işte olan usta geçen yılların verdiği tecrübe ile yaptığı vazoya bakmadan iki eli ile kabaca şeklini ayarladıktan sonra verdiği şekle başını çevirip nizami bir eda ile bir elini makinenin kapatma düğmesine götürüp tuşa bastı daha sonra da yönünü çırağına çevirip hafif bir kabadayı esintili tek kaşını kaldırarak elleri belinde birleşik biçimde öğrencisine ağır ağır yürüdü. Birkaç adım sonra ise nasihatlerine başladı;
+Evladım ben sana daha kaç kere anlatacağım şu kil elinde iken başka yerlere bakma diye bak çöktü işte boz şimdi başla en baştan. 2 yıl oldu artık çırak demeğe utanıyorum yaptığın işe bak.
+Ama usta sen bana ters ters bakınca yanlış bir şey yapıyorum sandım.
+Sen 2 yıldır boşuna mı çalışıyorsun evladım. Ben bakarım başkası bakar sana ne, sen işine bak. Boş ver bakan baksın.
+Usta doğru diyorsun ama ben de senin gibi 10 yıl da bu işi yapsam yine senin şu gözleri görünce ilk günlere dönerim. Her gördüğümde ilk gün ki gibi çamura şekil verdiğim anı aklıma geliyor.
+(Kısa bir kahkaha atar) E oğlum ben sana ıslat da şekil alması kolay olsun dedim sen gidip tüm harcı su tenekesine attın. Ben de hali ile biraz sinirlendim.
+(Gülümseyerek)E usta nereden bileydim ben o suyun yerleri yıkamak için olduğunu? Hem sonrasında ceza olarak tüm dükkanı temizlettin bana.
+(İçten bir kahkaha ile)E hak ettin oğlum hak ettin.
Usta arkasına dönerek eski güzel anıları yad etmenin verdiği mutluluk duygusu ile masasına gidip makinesini çalıştırdı. Güler yüzü ile öğrencisine işine dönmesi için bir işaret yapıp bakışlarını sanatına yöneltti. Çırak ta uzun bir nasihatten ve azardan kurtulmanın mutluluğu ile işine yönelip kili önce tekrar yumak haline getirdi daha sonra da elini ıslatarak işine geri döndü.
Bu sefer tas doğru düzgün olunca usta uzaktan attı lafını yine
+Bak evladım başını kaldırmayıp birde kızları düşünmeyince ne de güzel işini yapıyormuşsun.
+Aman be usta ne kız düşünmesi. Ne haddimize.
+Ben senin içini bilirim içini! bilmiyorum sanma. Aşık adamı bir kilometreden tanırım ben
+Senden de hiçbir şey kaçmıyor be usta. Hazır biliyorsun bende nasıl anlatırım diyordum bu hafta haftalığı erken alsam olur mu? İki gün sonra doğum günü var.
+Kız milletini şımartmamak gerek oğlum. Bak yarın bir gün yetişemezsin isteklerine.
+Usta bu da nasihat mi yoksa para mı vermek istemiyorsun.
+Öyle şey mi olur oğlum. Çıkışta kasadan al paranı hatta 10 kağıt ta benden olsun bir şeyler yersiniz cebinde bulunsun.
+Usta senden kral adam yok be. Şimdi canımı iste şu dakika vermezsem namerdim.
+Aman aman Allah korusun beş kuruş için can mı istenir oğlum. Sen edebinle gel işini yap yeter.
+Tamam usta. Bu gün şu dükkanı ayna yapacağım sana borcum oldu bu.
+Bak o olur işte. Temizlik imandandır. Hadi işimize dönelim Allah boş duranı sevmez.
+Tamam usta.
İşleri bittikten sonra çırak verdiği sözü tutarak atölyeyi toparlayıp temizledi daha sonra da eşyalarını toplayıp evine doğru yola koyuldu. Odasına adım atar atmaz kendini yatağa doğru bıraktı. Uykunun kendisini esir almasına izin vermesi de uzun sürmedi....
![](https://img.wattpad.com/cover/371196248-288-k631184.jpg)
YOU ARE READING
Takabil
General FictionÖlüm ve yaşam arasında aşk ve gerilim dolu bir macera. Takabil örgütüne davet edilen 4 genci zor bir yol bekliyor.