"Ada Hanım, Mete Bey'e haber vermedik." diye peşimden koşan kızı görmezden geldim.
Mete'yi tam 3 saattir arıyor, mesaj atıyor ama asla geri dönüş alamıyordum.
Odanın kapısını hızla açtığımda gördüğüm görüntü ile ağzım açık kaldı. Mete'nin asistanı Cansel, Mete'nin kucağındaydı. Hem de tam anlamıyla kucağında ve dudak dudağa.
Kapıyı açtığım gibi kapattım ve koşar adım asansöre bindim. Çantamın içinden telefonumu bulmaya çalışıyordum. Telefonumu elime aldığımda asansör giriş katına gelmişti bile.
"Ada Hanım, Mete Bey'in kesin talimatıdır çıkmamanız gerekiyor." Histerik bir kahkaha attım ve ileri doğru adımlamaya çalıştım. "Ada Hanım, benim başım derde girecek. Ada bu binadan çıkarsa seni işten atarım dedi."
"Seni işten atarsa, beni ara ben seni işe alırım." diye sinirle konuşup arabaya bindim. Sinirden elim ayağım titriyordu. Bu güne kadar onca saygısız davranışı olmuştu ve hepsine babam için göz yummuştum. Şirket için çok iyi gelecekmiş bizim evlenmemiz. Böyle bir adamla mı evlenecektim?
Eve vardığımda babamın da arabasını garajda gördüm. Olabildiğince hızlı ve tez şekilde ona anlatmalıydım zaten. Telefonumun 10. defa çalmasıyla telefonu kökten kapattım. Koşarak eve girmiştim. Girişteki aynadan yüzüme baktım ve gözümdeki yaşları koluma sildim.
"Babacığım seninle bir şey konuşmak istiyordum." Babam elindeki komuta ile televizyonu kapattı ve elini koltuğun boş kısmına vurdu.
"Bugün şirkete gittiğim-"
Kapının çalmasıyla sözüm yarıda kalmıştı. Umursamadan konuşmaya devam ettim.
"Mete'nin odasına girdiğimde beni aldattığını gördüm." Babam şaşkın şekilde yüzüme bakıyordu.
"Kızım yanlış anlamış olma? Mete oğlum yapmaz öyle şey."
"Baba gözümle gördüm nasıl olmaz?"
"Bak 26 yaşındasın, benim anlatacaklarımı olgunca karşılamanı istiyorum."
Kapı inatla çalıyordu.
"Yılmaz Bey ile bizi çok iyi bir şekilde yükselişe getirecek anlaşma planlıyoruz. Sizin Mete ile ayrılmanız bu planı bozar. Bir kerelik göz yumsan olmaz mı?" Şok içinde babama bakıyordum başımı olumsuz anlamda salladım ve odama çıkmak ayağa kalktım.
"Kapıyı da aç!" diye tekrar bağırdığında kapıdakinin Mete olduğunu bildiğim için kapıyı açmadan odaya çıktım.
Telefonu açmak zorundaydım. Açılırkenden ekrana düşen bildirimlere göz devirdim. Hem aldatıyor hem de 60 cevapsız arama, 52 mesaj...
Telefonun yine çalmasıyla dayanamadım artık ve açtım.
"Ne var Mete?"
"Ada, konuşalım lütfen düşündüğün gibi değil."
"Gerizekalı o replik buraya uymadı çünkü kucak kucağa, dudak dudağa olmanın bir düşünmediğim yonu yoktur muhtemelen."
"Ada aşağıdayım in aşağı."
"İnmiyorum Mete." telefonu kapattım ve şarja takıp dolabın karşısına geçtim. Gözüme ilk çarpan beyaz elbiseyi giydim ve makyaj masasına oturdum.
Saçımın üzerinden presle geçtim ve sıkı bir at kuyruğu yapıp halka küpelerimi de taktım. Gözüme fazla parlak olmayan gümüş bir far, yanaklarıma pembe allık ve son olarak dudağıma da pırıltılı bir gloss sürdüm.
Dolaptan bu beyaz elbiseyi alırken aldığım beyaz çantayı da aldım ve telefonum ile cüzdanımı çantama atıp sessizce alt kata indim. Babam yoktu. Evden rahatça çıkabilirdim.
Mekana geldiğimde tezgahın önüne oturdum. Barmen elindeki kokteyli bardağa döktü ve bana döndü.
"Viski." Başını olumlu anlamda sallayıp karşı tarafa geçti.
Mete ile bir yıllık bir ilişkimiz vardı. İki elin parmaklarını geçecek sayıda kız arkadaşı vardı ve ne zaman onlarla buluşsak sevgilisi ben miyim, onlar mı anlamazdım.
Babamın sunduğu şartlardan ötürü, 'aşk değil mantık evliliği' düşüncesiyle de bunları bir nebze göz ardı edebilmiştim. Evet ilk başta çok severek birlikte olmuştuk ama bu karşıdaki kızlara olan davranışları, kendi arkadaşlarının yanındayken sanki askerlik arkadaşıymışım gibi olan davranışlarından dolayı soğumuştum. Ama yine de şirketin yükselmesi açısından bu iyiydi. Yani en azından babam öyle diyordu.
Barmenin önüme koyduğu bardağı aldım ve yavaş yavaş yudumlamaya başladım.
Madem sevmiyordum bu aldatılma olayı niye bu kadar etkiledi?
Bazı davranışları görmezden gelebilirsin ama hepsini değil. Hiç kimse kusura bakmasın ama ben aldatılmayı görmezden gelemem. Her şey şirket için de olsa benim de bir gururum var değil mi? Beni asistanla aldatmış ben de gidip ilişkime hiç bir şey olmamış gibi devam mı edecektim ne?
Yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle başımı oraya döndürdüm. Uzun boylu, gayet şık görünen bir adam yanıma oturmuş şaşkın şekilde bana bakıyordu.
"Ada Tahsiner?" Benim de onu mu tanımam gerekirdi?
Barmenin tekrar doldurduğu bardağı yine kafama dikip önüme koydum.
"Çıkartamadım." dedim. Küçük bir kahkaha attı ve elini uzattı.
"Barlas Yıldırımlar." Gözlerimi kocaman açmış ona bakıyordum. "Yıldırımlar Holding'in varisi olan mı?"
"Evet, Tahsiner Holding'in de rakibi olan. Mete nerede? Göremiyorum onu."
"Mete ile mi görüşecektin?" Başını olumsuz anlamda salladı. "O andavalla ne işim olur?" Küçük bir kahkaha atmıştım. Oturduğum sandalyeden kalktım. "Bana gidelim mi?"
"Bu soruyu benim sana sormam gerekmez mi Ada Tahsiner?"
"Gerekmez Barlas Yıldırımlar." dedim ve elinden tutarak çıkışa doğru sürükledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMALI
Chick-LitAda, Mete'nin onu aldattığını öğrenince bunu babasına söyler. Canı sıkıldığı için Ada, gece dışarıya çıkar ve orada hem çocukluk arkadaşı hem de rakip şirketin varisi Barlas ile karşılaşır.