3. Bölüm

223 22 0
                                    

-Neden müziğin bir bölümünü yanlış çaldın?

Bir vuruş attı.

-Neden tam not alamadın?

Bir darbe daha aldım.

Çünkü? Çünkü? Çünkü?

-Ah!

Aniden uyandım, vücudum titriyordu ve hızlıca yataktan fırladım. Pencerelerden süzülen güneş ışığı gözlerimin kısılmasına neden oldu. Bunca yıl sonra bile büyükannemin bastonunun bana vurmasının acısını ve sesini sanki kalbime ve bedenime kazınmış gibi hatırlayabiliyordum.

O kâbusu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Peki neden şimdi görüyordum?

A-Nueng'ın bacaklarındaki morlukları neşeli kişiliğiyle saklamaya çalıştığını ve hissettiği acıyı halâ hatırlıyorum. Bu yaraların görüntüsü beni geçmişimin nahoş anlarına geri götürdü ama o tarih, şimdiki halimi yaratmıştı.

Saatin her zamanki uyanma saatimden çok daha erken olduğunu fark ettim. Ancak uykum bölündüğü için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gidip keşişe yiyecek adakları mı vereyim? Meteliksiz olduğumu göz önünde bulundurursak yemek almaya gücüm yetmiyordu, bu yüzden onlara yemek teklif etsem muhtemelen yine de yemek yerdim.

Ben bir günahkardım.

Çizim kabinimi kurmak için her gece sadece markete gitmem gereken oldukça sıkıcı bir hayatım vardı. Sonuç olarak vücut saatime sabah 9 yerine öğleden sonra 3'te uyanmayı öğretmeye çalışıyordum.

Ama uyandığıma göre yapmam gereken bir şey vardı.

Karnım açlıktan guruldayıp duruyordu. Sıra sıra hazır eriştelerle dolu olması gereken raflara baktığımda boşlukla karşılaştım. Hazır erişteler bile bana ihanet etmişti. Görünüşe göre cüzdanımı tekrar açmam gerekiyordu.

Odamdan çıkmadan ve karnımı doyuracak bir şeyler aramadan önce serinlemek için çıkmak üzereyken tanıdık bir bedenle karşılaştım.

-Benim, Chet. Khun Nueng.

Bir zamanlar kocam olacak olan adama bilmiş bir bakış attım ve bu onun davranışlarından utanmasına neden oldu. Elini cebine atıp derin bir iç çekerek yanıma gelmesine izin verdiğimde ona kesin bir dille "Beni bilerek buraya kadar takip ettin" dedim.

-Sadece bir tesadüf demen yeterli. Bunu yapman beni rahatsız ediyor.

-Ama öyle.

Bandajı hızlı bir şekilde yırtmak iletişimi kesmenin en iyi yoludur. Aldığım ders buydu. Bana dayatılan herhangi bir şeye karşı koyacak cesaretim halâ yokken bunu erken yaşta öğrendim. Sözlerimde kararlıydım ve ikinci doğam haline gelen duygularımı yüzümden uzak tuttum.

İçimden ne geçerse geçsin, her zaman gülümsemeyi sürdürebildim, böylece kimse kafamda neler olduğunu bilemiyordu.

-Gayet açıklayıcıydı. Güle güle-

-Seni özledim.

Bacaklarım durdu, gözlerim kapandı. Pes etmeyi reddetmiş gibi görünüyordu.

-Ama...

-En azından sana öğle yemeği ısmarlamama izin ver.

-Beni yemeğe mi davet ediyorsun?

Bunu duyduktan sonra dudaklarımda büyüleyici bir gülümseme oluştu. Ne mükemmel bir zamanlama böyle bir teklif için.

-Madem beni çok özledin, bırak siparişi ben seçeyim.

-Elbette hanımefendi.

Odam Bangkok'ta olmasına rağmen yemek için Samut Songkhram'da bir restoran seçtim. Valinin oğlu bana eşlik etmekten mutluyken neden bencil olduğum için özür dilemek zorundaydım ki? Sosyal medyada o yerle ilgili pek çok olumlu yorum görmüştüm ve bir gün gerçekten denemek istiyordum. Günün beklediğimden hızlı geçmesine şaşırdım. Zaman zaman büyükannemi özlüyordum. Zengindi ve bana lezzetli yemekler sunabilecek parası vardı. Onunla yaşarken keyif aldığım tek şey buydu.

Blank  |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin