Ben "ML Sippakorn" ya da herkesin dediği şekilde Khun Nueng.
Yalnız ve evden uzak yaşamak bana şunu fark ettirdi... Halâ öğrenecek çok şeyim vardı.
Ama herkesin aksine ben hiç "aşk" hakkında deneyim yaşamadım. Ta ki o neşeli kızla tanışana kadar.
18 yaşında güzel gözlü, beni sık sık ziyaret eden ve beni her gördüğünde aşkını itiraf eden bir kız.
Biraz tuhaftı... Normalde insanların bana yapışması beni rahatsız ederdi ama onunla sanki... Neyse bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. Onu ne kadar kovarsam kovayım geri geliyordu.
İlişkimizin doğası olağandışıydı ve daha sonra bu neşeli kızın doğumunun bir parçası olduğumu keşfettim.
Nasıl mı?
Onun annesi lisede en yakın arkadaşımdı. Hamile olduğu için bir anda ortadan kaybolmuştu.
Evren bana karşı mıydı yoksa benimle oyun mu oynuyordu bilmiyorum ama o kız hayatıma girdi ve hayatımı doldurdu.
Önemsiz...
Tanıştığımızda hiç "aşkı" bilmeyen bana, aşık olmanın ne demek olduğunu hissettirdi.
-Bizim yaş farkımız çok fazla. Sen doğduğunda ben 16 yaşındaydım.
Bunu, farklılıklarımız konusunda ısrarcı olan kıza bir kez daha uyarmak için söyledim. Ancak A-Nueng'ın ona anlatmaya çalıştığım şeyle ilgilenmediği barizdi.
-Ne olmuş yani?
-Bunun anlamı sen 20 olduğunda ben 36 olacağım. Aramızdaki fark çok büyük.
-Başka bir açıdan bak. Sen 86 olduğunda ben 70 olacağım. Yani insanlar yakın yaşlarda olduğumuzu söyleceyecek. Ve ben senden daha genç ve güçlü olduğum için hasta olduğun zaman seninle ilgileneceğim. Bu harika değil mi?
Nedenler yüzünden benimle tartışan ufak kıza baktım. Daha sonra herkesin dağılmasını sağlayan o sözcükleri söyledim.
-Bana yeterince layık olduğunu mu düşünüyorsun?
-Şimdi değil ama bir gün... Söz veriyorum.
