1. Bölüm

196 27 119
                                    

Ozan gibi çocukta, onların niyetinin iyi olmadığını sezmişti. Kalbi korkuyla çarparken, titreyen bir ses tonuyla "Ben gitsem iyi olur" dedi.

"Nereye gideceksin bu saatte? Geç arabaya biz seni istediğin yere bırakırız. Hem karnın aç değil miydi senin?" diyerek önüne geçti adamlardan biri.

Birden saklandığı yerden çıkan Ozan "Nereye kayboldun lan sen? Babam seni göremeyince evde küplere bindi yine!" diyerek onlara doğru yürümeye başladı.

Adam şaşkın bir şekilde "Sende kimsin? Hani kimsen yoktu senin?" diyerek çocuğa baktı.

Ozan "Bu safın dediklerine bakmayın siz abi. Biz sekiz kardeşiz. İçimizde en salağı da bu. Nereye gitse yolunu kaybediyor bu gerizekalı!" diyerek, çocuğun ensesine vurdu gülerek.

Onun da, perişan bir halde olduğunu gören adam, Ozan'ın söylediğine pek inanmamıştı. Hatta onun da sokakta yaşadığından şüphelenmişti. "Sizi gideceğiniz yere bırakalım isterseniz. Bu saatte buralar, sizin gibi çocuklar için tehlikeli olabilir" dedi.

Cebinden çıkardığı kelebek bıçağı sallayarak açtıktan sonra "Ne çocuğu abi? Bizim çocuğa benzer halimiz mi var? Baksana bu salak bile eşek kadar oldu. Başımız sıkışsa altı tane hayvan gibi abimiz var bizim. Size ihtiyacımız yok aga çok şükür!" dedi bir külhanbeyi edasıyla sesini yükselterek.

Elindeki bıçaktan ve altı abi hikayesinden tedirgin olmuşsa benziyorlardı. Ardından "Hadi yürü gidelim burdan. Eve gidince babam ebene atlayacak!" dedikten sonra çocuğu kolundan çekerek hızla yürümeye başladı.

Yanlarından ayrılıp, ara bir sokağa girerek, elektrik direğinin arkasına götürürdü çocuğu.

"Sessiz ol" diyerek beklemeye başladılar direğin arkasında.

Yine sallayarak kapattıktan sonra arka cebine koydu bıçağını Ozan. Adamların onları takip edip etmediklerinden emin olmak istiyordu. Bir süre sonra adamlar arabayla hızla geçip gittiler. Böylece iki çocukta rahat bir nefes almışlardı.

"Kimdi onlar, tanıyor musun?" diye sordu korkudan hâlâ ayakları titreyen çocuk.

"Tanımıyorum. Ama dertleri senin karnını doyurmak değildi. Neyse bana teşekkür edebilirsin. Sayemde ucuz yırttın."

Çocuk, ona bakarak "Saf, salak, gerizekalı, dediğin için mi teşekkür edeceğim sana?" dedi kaşlarını çatarak.

"Aklıma ilk geleni söyledim. Sonuçta işe yaradı ya, sen ona bak. Yoksa bu gece götü kaybedebilirdin. Bundan sonra da kimlerle konuştuğuna dikkat et" dedikten sonra yürümeye başladı.

Çocuk arkasından bakakalmıştı öylece. Ozan birkaç adım attıktan sonra çocuğun üç gündür bir şey yemediğini ve aç olduğunu hatırladı. Geriye dönerek "Açtın değil mi sahi sen?" derken, poşetten çıkardığı ekmeğin yarısını kopararak verdi ona.

Büyük bir iştahla ve nefes almadan ekmeği yemeğe başladı günlerdir aç olan çocuk. Ağzındaki lokmayı telaşla çiğnerken "Teşekkür ederim" dedi.

"Kimin kimsen yok mu senin?" diye sordu Ozan merakla.

Çocuk son lokmayı da, bir hamlede çiğneyip yuttuktan sonra "Yok. Eve geri dönmek için yetimhaneden kaçtım. Ama üvey babam, annemi ve üvey kardeşimi alıp gitmiş. Yaşadığımız eve başka birileri taşınmış. Nereye gittiklerini bilmiyorum" dedi üzgün bir ses tonuyla.

"Bence yarın kaçtığın o yetimhaneye hemen geri dön. Orası bu sokaklardan daha iyidir."

Başını sağa sola sallayan çocuk "Sokakta açlıktan ölürüm. Ama hayatta dönmem o cehenneme" dedi.

Sensiz Kalan Sokaklar //BxB//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin