Ozan merakla "Niye istemedi?" diye sordu.
"Öz oğlu olmadığım için sanırım."
"Peki seni niye yetimhaneye verdiler?" dedi Ozan bu defa.
"Bakamayacak durumda oldukları için vermişler. Annem hiç istememiş ama üvey babam imzayı çoktan attığı için bir gün apar topar beni alıp götürdüler."
Ozan dudaklarını sıkarak "Üzüldüm. Peki yetimhaneden niye kaçtın?" diye sordu.
"Bunu konuşmak istemiyorum."
Derin bir iç çekerek "Peki sen bilirsin. Ama ne zaman anlatmak istersen dinlerim" dedikten sonra sigarasından bir nefes daha çekti ciğerlerine.
Odanın içinde bir süre sessizlik olmuştu. Ozan'a, huzursuz ve meraklı gözlerle bakan Ali "Senin ailene ne oldu?" diye sordu.
Ozan kendisiyle ilgili her şeyi anlatmaya başladı. Konuşmaya yeni başlamıştı ki, bir an da büyük bir gürültüyle evin camı kırıldı. İki çocuk korkuyla ayağa kalktılar. Koşarak dışarıya çıktıklarında, hurda arabası taşıyan biri "Defolun buradan? Sizi bizim mahallemizde istemiyoruz. Bir daha da bize ait hurdaları çalmaya kalkmayın!" diye bağırarak koşmaya başladı.
Ali korkudan titreyen bir ses tonuyla "Niye taş attılar cama? Dertleri ne bunların?" diye sordu.
Arkasından baktıktan sonra sigarasını yere atıp ayağının ucuyla ezen Ozan "Duymadın mı? Bizi bu mahallede istemiyorlar işte" dedi sinirle.
"Niye istemiyorlar? Ne yaptık ki biz onlara?"
"Mahallenin hurdalarını başkasıyla paylaşmak istemiyorlar. Boşver hepsi aynı işte. Hadi girelim içeriye" dedikten sonra eve geri girdi.
Arkasından gelen Ali "Peki onlar istiyor diye gidecek misin bu evden?" diye sordu merakla.
"Sonsuza kadar burada kalacağımı mı sandın?"
Ali bu sözle daha da tedirgin olmuştu. "Kalmayacaksın yani. Peki nereye gideceksin?" diyerek baktı.
"Bu sokaklarda kalacak yer elbet bulunur" diyerek uzandı yatağa umursamaz bir tavırla.
Ali üzgün bir şekilde "Peki ben ne yapacağım?" diye sordu koltuğa kendini bırakarak.
"Ben nereye, sen oraya. Merak etme seni tek başına bırakacak değilim. Bundan sonra birlikteyiz" diyerek gülümsedi.
"Bunu duyduğuma sevindim. Ben tek başıma ne yapacağımı bilemiyorum. İyi ki karşıma çıktın."
Kaderleri kötü yazılmış bu iki çocuğun yollarını yine aynı kader aniden kesiştirmişti. Ozan ve Ali bundan böyle kader arkadaşı olmuşlardı. Yıllardır yalnız yaşamaya alışmış olan Ozan, hayatında ilk defa tanımadığı birisine güven duymuştu.
Ali ise sokaklarda yaşamak için henüz tecrübesiz olduğunun farkındaydı. Kötü niyetli ve acımasız insanlarla çevrili bu sokaklarda, tesadüf eseri de olsa onun gibi iyi biri çıktığı için kendisini çok şanslı hissediyordu. Ozan'ın deneyim ve cesareti, zaman içinde Ali'ye çok şeyler katacağı aşikârdı.
Hızla geçen saatler karınlarını açıktırmaya başlamıştı. Bu yüzden bir şeyler buluruz ümidiyle yine sokak sokak dolaşmaya başlamışlardı. Bir süre gezdikten sonra kahvenin bahçesinde Nuri'nin oturduğunu gördü Ozan.
"Niye durdun? Kime bakıyorsun?"
"Benim emanet elinde. Sallamayı da bilmiyor şerefsiz!" dedi dişlerini sıkarak öfkeyle ona bakarken.
Bir süre düşündükten sonra bıçağını ondan nasıl alacağını bulmuştu. Aklındaki plan oldukça basitti. Ozan, onun ve kahvedekilerin dikkatini dağıtırken, Ali de bıçağı usulca alıp cebine atacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Kalan Sokaklar //BxB//
ContoTehlikelerle dolu sokaklarda, hayata tutunmaya çalışan evsiz ve kimsesiz sokak çocuklarının yaşadıklarını, Ozan ve Ali'nin gözüyle okuyacağınız bu kurgu umarım hoşunuza gider.