6.bölüm: Kayıp Kız

21 9 2
                                    

On bir saatin sonunda Wuhan'a ulaştık. Gerçekten yolculuk fazlasıyla uzun sürdü. Çin çok büyük bir ülke. Yaklaşık 1 milyar insandan fazla nüfusu olan bir ülke. Kendimize burda bir karargâh kurduk ve yerleştik. Herşeyimiz hazır ve derli topluydu. Burda işlerimizi daha kolay ve güvenli şekilde halledebilirdik. Ama ben hala pekindeki şoku üzerimden atamadım. Nasıl olurda benim için babasının canına kıydı? Bunu hangi evlat yapar. Bir ailenin soyuna kan dökmüştüm resmen. Yufengle hala bir samimiyetimiz yoktu. İkimizde çok sessizdik. Onun ne susma hakkı vardı ne de konuşma hakkı. İşimizin başına bir an önce dönmeliydik. Yufeng şuan da karakolda. Kayıp kız hakkında ki bilgileri sızdırmaya gitti. Geldiğinde ise bu kızı bulma görevimiz başlayacaktı...

Kapı sesi duyuldu. Yufeng elinde ki bir kaç dosya ile içeri girdi ve dışarıyı kontrol ederek kapıyı sessizce kapattı. Bana doğru yaklaştı ve elindeki dosyaları bana uzattı:

"Kızın ismi Hana Kim. Aslen kuzey Koreli. 17 yaşında. Kuzey Koreden buraya kaçtığını tahmin ediyorlar. Muhtemelen eğitim görmek ve rahatça gezebilmek için gelmiş. Nasıl ve ne tür geldiği bilinmiyor. En son ... mahallesinde görülmüş. Orada kaldığı bir otel varmış. Ama o otele 26 gün önce baskın düzenlenmiş ve silahlı saldırı gerçekleştirilmiş. Otel ismi ... Kızın resmi de burda."

Sanırım bunu tek yapamazdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sanırım bunu tek yapamazdım. Yufengin yardımına ihtiyacım vardı. Bu yaştaki bi kız nasıl kuzey koreden kaçmış? Ya da zorla mı buraya getirilmiş? Hepsinin bir anlamı olmalı...

Role bürünüp oteli göz ardı etmemiz gerekiyordu. Hemen hazırlandık ve işe koyulduk. Elimizde ki dosyaları ve silahları aldık. Yarım saat sürecek olan yolumuza çıktık. Arabaya bindik ve otele doğru gittik. Otelin önü kalabalıktı. Basın,gazeteci,manşet... herkes oradaydı ve kayıp olayını soruşturuyorlardı. Bu dava benim için kayıp değil kaçırılmaydı. Kuzey Koreden gelen bi kızı asla burda tutacaklarını sanmıyordum. Arabadan indik. Yufeng önümünden yürüyordu ve cüzdanındaki sahte polis kimliğini insanlara göstererek ilerliyordu. Bende yufengin arkasından soğukkanlılıkla içeriye girdim. Ordaki görevliler bizi içeri almıştı. İçeride otelin müdürü ve otel şirketinin sahibi vardı. Şirketin sahibi ile konuşmak için adım attım. Ve burda ki olaydan bahsettim: " Bu olaydan sizin haberiniz var mıydı?" Diye sordum. Bana, " benim yeni haberim oldu otel bana bunu yeni anlattı. Gerçekten çok telaş içindeyim. Bu otelin güvenlikli bir ortam olması için çok uğraştık" dedi. Yufeng söylenen sözleri bir kağıda not alıyordu. Otelin müdürü ise bana "o kızla daha önce bir diyoloğum oldu. Burada kalması için bir aile izninin olması gerektiğini söyledim. Ama bana ailesinin olmadığını ve uzaktan geldiğini söyledi. Nerden olduğunu söylemedi. Bende bu durumdan şüphelendim. Bir gece dışarıya çıktığını görüyoruz benimle gelin" dedi. Ve içerideki kamera odasına geçtik:
"Evet bakın burda ki kamera e gece dışarı çıktığını gösteriyor. Tam olarak gece bir suları." O günden sonra ise bize ateş açtılar oteli darmadağan ettiler. Ama o kız silahlı saldırıda burada yoktu."
Elimle yanağımı kaşıdım ve bu durumu göz ardı ettim. Muhtemelen amaçları Hana'yı öldürmekti ama Hana gece 1 de dışarıya çıkmış ve geri dönmemişti. Acaba bu tehlikeden haberi varmıydı da dışarıya çıkmıştı? Bu kamera görüntülerinin özetini bi kenara koyduk ve otelden çıktık. Çıktığımız da Yufeng arabayla "Beni takip et" işaretini vermişti. Ve bir nöbetçi bir eczacının önünde durduk. Bana " kamera kayıtlarını dikkatle incelediğimde yaralandığını gördüm kolunu tutarak bu yola doğru ilerliyordu."dedi. Muhtemelen yarasına iyi gelmesi için bir ağrı kesici alacaktı. Nöbetçi eczaneye girdik ve eczacıya polis olduğumuzu gösterdik. Eczacı şaşkınlıkla baktı. Söze girdim:" kayıp olan kız yaklaşık 25 gün önce gece bir sularında buraya uğradı mı?" Diye sordum. O ise kafasıyla evet işareti yaptı ve ciddi ve yavaş bir şekilde konuşmaya başladı:" evet hatırlıyorum o günü. Kolunu kapatarak girdi buraya. Eczaneye ben bakıyordum,nöbetçiydim. Yarası baya derindi ve açılmıştı. Taze bir yaraya benziyordu. Bu durumdan endişelendim ona alkollü mendil ve gazlı bez vererek hastaneye gitmesini söyledim. Eczaneden çıktı ama hastane yolundan gitmedi. Peşinden gidemedim yanlış anlar diye bu yüzden sadece nereye gittiğine baktım."
Yufeng atıldı:" Nereye doğru gitti?"
Eczacı,"Karşıda ki yoldan gitti" dedi.

Gece bir de wuhan sokakları çok tehlikeli olur. Ama onun ıssız bir yoldan gitmesi çok garipti. Geri dönüp arabaya bindik. Yufeng'e baktım ve "gidecekmiyiz?" Dedim. Yufeng arabanın kontağına anahtarı takarak çalıştırdı ve Hana'nın gittiği yoldan devam etti. Biraz gittikten sonra durduk. Bana "gece olmasını bekleyelim,silahını hazırla ne olur ne olmaz." Dediği gibi yaptım. Silahı hazırladım ve saçımı bağladım. Zaman geçmiyordu. Yufeng yazdığı konuşmalara bakarken bende Hana'nın dosyasını inceliyordum. İncelerken bir şey farkettim:
Hanna bir işte çalışıyordu. Buralarda ki bir kumarhane de. "Ben bunu nasıl gözden kaçırdım?.."  Yufeng birden bana baktı ve "Ne oldu?" Dedi. Dosyayı ona uzattım,arabasının direksiyonuna birden vurdu ve "Lanet olsun!" Diye bağırdı. Sanırım sinirlenmişti bana bunu gözden kaçırdığım için. Haklıydı,biliyorum...

Saat gece on ikiyi gösteriyordu. Bu saat kumarhanenin saatini gösteriyordu. Kumarhaneye giriş yapmak zorundaydık. Burası fazla büyük ve sanat mimarisi gibiydi. İnceleme yaptığımızda Davetiye ile giriş yapıldığını gördük. Yan taraftan geçen bir kişi davetiyesini düşürmüştü. Yufeng arabanın kapısını usulca açtı ve yerdeki davetiyeyi aldı. O kişiyi davetiyesi olmadığı için görevli içeriye almadı. Görevli olan kişi çok sert bir adama benziyordu. Sanırım bir gün daha beklemek zorundaydık. Yarına bütğn hazırlıkları tamamlayıp Yufeng ile bir eş olarak rol yapmalı ve içeriye girecektik. Planımız şimdiden hazırdı. Karargâha geçerken bir dükkan gördük. Bu dükkanda elbise takım elbisesi dahil herşey vardı. Yufeng içeri girdi bende onun arkasından boynumu kaşıyarak girdim. İçeride çok güzel elbiseler vardı. Ama ben tek bir tanesini gözüme kestirmiştim bile. Çok güzel kadife uzun, koyu kırmızı bir elbise vardı. Onu askılığından alarak kasaya getirdim. Yufeng elleri cebinde bana bakıyordu. Yufeng'e 2 saniyeliğine bakarak " ne bakıyosun?" Dedim. Yufeng susmaya devam etti ben ise gözümü devirerek kasaya "bunu beğendim" diyerek satın aldık. Elbiseyi aldığım da Yufeng bana kapıyı açarak "önden buyrun matmazel" ben ise yufenge 'ne alaka?' bakışı attım ve arabaya bindim. Karargâh'a döndük ve koşarak odaya gittim. Uzun zamandır elbise giymiyordum ve heyecanlı olsun diye karargâhta denemek istedim. Yufeng dışarda şarap içiyordu tek başına. Hafif bir yağmur vardı.Elbiseyi giydim ve ıslanmaması için şemsiye alarak Yufeng e göstermek için yanına gittim. Yufeng beni görünce bardağında ki şarabın yarısını yere döktü ve gözünü benden alamadı. Yufeng bana "Senin bir fotoğrafını çekmeliyim" dedi ve cebinde ki  eski kamerayı çıkartarak bir fotoğrafımı çekti...

 Yufeng bana "Senin bir fotoğrafını çekmeliyim" dedi ve cebinde ki  eski kamerayı çıkartarak bir fotoğrafımı çekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

fotoğrafımı çektikten sonra 1 dakika boyunca inceledi. Sanırım aşık olmuştu. Bana aşık olmaması için dua ettim çünkü onunla iyi bir takım arkadaşıyız. Yufeng aşırı beğendi ve üşümemem için beni içeriye davet etti. Ben tekrardan elbiseyi çıkarttım ve rahat birşeyler giydim. Elbiseyi dikkatlice askıya astım. Yarın neler olucağını düşünerek derin uykuya daldım...

Devam edecek...

Gizli SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin