DELTA/2

40 4 4
                                    

"Alfalar kadar şerefsiz bir millet görmedim ben."

Seokjin oturduğu sandalyede kayarak kendini tamamen bıraktığında bıkkınla kollarını iki yana açtı, bakışlarını tavandan çekip karşısında oturan jimin'e yönelttiğinde onun hâlâ resim çiziyor olduğunu görmüştü.

"Alfalar diyorum, uzak durmak gerek onlardan anlıyorsun değil mi? Beni dinlesene, ohoo kime diyorum..."

Seokjin jimin'in odaklanmış ifadesine bomboş bakıp yeniden bıkkınca başını yukarı kaldırdığında baş ucunda dikilen adamın yüzüyle karşı karşıya geldi, üzerinde takılı olan kahverengi önlük ve elindeki tabakta bulunan kırmızı kadife keki ile gülümseyişi pırıl pırıldı.

Seokjin gözlerini yavaşca açıp kapatarak dudaklarını araladığında bir keke bir de sahibine bakıp duruyordu. Seokjin için çok uzun süren ama aslında beş saniyeden uzun sürmeyen bakışma bittiğinde masaya tabağı bırakıp boş sandalyeye oturdu namjoon.

Hâlâ seokjin'in dalgın olan haline alaylıca gülümserken ıslak ellerinin kahverengi önlüğüne silmişti, seokjin'in ilgi dolu bakışları eşliğinde önlüğü boynundan çıkarıp katlayarak masaya koydu ve gözlerini sorgularcasına dikip ona doğru eğildi.

"Az önce alfalardan uzak durmak gerek diye akıl veren sen değil miydin seokjin o zaman bu bakışlarından ne anlamalıyım?"

Namjoon işaret parmağı ile seokjin'in pembe dudaklarına dokunup parmağını içeriye ittirdiğinde jimin ifadesizce baktı ikisine, burda odaklanmaya çalışıyordu. Akşama kadar bu siparişi yetiştirmeli ve aldığı para ile evinin kirasını ödemeliydi.

Küçük pastaneyi saran alfa feromonu ile titredi jimin namjoon'un feromonlarından korkmazdı ama hâlâ ne zaman bir alfa feromonu algılasa ürküyordu. Namjoon aniden gelen farkındalık ile feromon salgılamayı kesip bakışlarını jimin'e doğrulttuğunda onun küçülmüş ve sandalyeye gömülmüş haline gülümsedi.

Jimin'in omzunu okşayıp sıktığında jimin'e doğru şaşkınca eğilip sakladığı yüzünü görmeye çalıştı.

"Jimin? Abin sayılırım biliyorsun değil mi? Benden korkman yersiz."

Jimin umursamaz davranıp omuz silkti, biliyordu tabiki de ama çekinmeden edemiyordu. Pastanenin içini dolduran alfa feromonu yavaş yavaş dağılırken yerini başka bir koku almıştı.

Jimin ve namjoon aynı anda dönüp seokjin'e baktıklarında seokjin açık duran ağzından salyasını akıta akıta namjoon'a bakıyordu, bu durum namjoon'u tekrar sırıtmaya zorlarken jimin bir kez daha ikisine boş boş baktı.

Namjoon bir kez daha feromonlarını salarak seokjin'i zorlarken seokjin'in de feromonu artmaya başlamıştı, bir beta için feromon imkansızken namjoon'un her kışkırtmasında daha da güçleniyordu seokjin'in kokusu.

"Evet evet anlıyorum mini mini kurtlar yapmak istiyorsunuz ama bunu önümde yapmanız etik olmaz değil mi?"

Jimin rahatsızca ensesini kaşıyıp bir yandan da çizimine devam ettiğinde namjoon'un feromonu jimin'i boğacak seviyede çoğalmıştı üstelik sadece seokjin'in feromonunu soluyup ona bakarken bu kadar feromon salması jimin'e göre sağlıksızdı. Namjoon acilen bir doktora görünmeliydi.

"Ah cidden yeter."

Jimin elindeki kalemi masaya çarpıp sinirle gözlerini ikiliye diktiğinde farkında olmadan feromonlarını salmıştı, seokjin'in dikkati namjoondan kayıp jimin'e geçtiğinde az önceki şehveti ve ciddiyeti kaybolmuş bir şekilde gülmeye başladı.

"Jimin neden hâlâ şeftali kokuyorsun sen, sadece hamile omegalar şeftali kokar."

Jimin gözlerini devirdi, sinirden o da gülmüştü ama seokjin'e karşılık vermekle uğraşmadı çünkü karşısındaki betanın nasıl bir eğitilmez çomar olduğunu iyi biliyordu.

KaradulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin