Jisung hastaneden çıkalı bir kaç saat olmuştu ve tüm arkadaşları hemen eve damlamıştı. Felix eve girer girmez 'Arkadaşıma ne oldu! Jisung ölme! Ölme Jisung!' nidalarıyla onun yanına koşmuş ve bir anda ağlamaya başlamıştı. Jisung ona durumu gerçeğinden biraz abartarak anlatmıştı mesajlaşırken ve haliyle o da çok korkmuştu.
Onların ardından koştur koştur gelen Seungmin ve Jeongin ikilisi de kapının Minho tarafından açılmasıyla yüz yüze hiç tanışmadıkları adamla bir an yanlış eve geldiklerini düşünmüşlerdi.
Minho kısaca onlara durumu izah etti. Hyunjin onu hastanedeyken arayıp evi temizlemesini rica etmişti. Minho onu kırmayıp önce hastaneye uğrayıp anahtarı almış, Jisung'u görmüş sonra da gelip temizleyebildiği kadar banyoyu ve kan olmuş çarşafları temizlemişti. Su ile karışan kan bayağı zorlamıştı onu ve o da çareyi çarşafları çöpe atmakta bulmuştu.
Şimdi hep birlikte Jisung'un odasında toplanmış Felix ve Jisung'un bağırarak konuşmasını dinliyorlardı. Seungmin göz devirerek onları izlerken bir yandan da Jisung'u iyi görmenin getirdiği iç ferahlığıyla kafasını Jeongin'in omzuna koydu.
Koluna yirmi dikiş atılmış Jisung canı acır korkusuyla hareket dahi edemiyordu ve put gibi yatıp sadece konuşuyordu. "Ay Felix az daha ölüyordum!" Felix onun ağzına vurdu ve sarıldı sıkıca.
"Ay arkadaşım deme öyle!" onların konuşma tarzı Minho'nun çok hoşuna gitmişti ve pür dikkat dinliyordu onları.
Seungmin daha fazla dayanamayıp onları durdurdu. "Ölmeden cenaze yaptınız resmen. Ay bir susun!"
Jeongin başını sallayıp sevgilisini onayladı. "Evet, hadi aşağı inip karpuz yiyelim. Jisung senin en sevdiğinden aldım."
Jisung parlak gözlerle bir anda ellerini çırpıp sevincini gösterecekti ki aniden hareket ettiği için canı yanmıştı. "Ay!" nidası ağzından kaçtığında Hyunjin yaslandığı kapı pervazından hızlıca ona dönmüştü. "Canın mı yandı!"
"Ay aşkım ani hareket ettim ya ondan oldu sanırım."
"Dikkat etsene bebeğim ya." dedi Hyunjin onun kolunu dikişleri patlamış mı diye kontrol ederken. Minho dramatikce burnunun en üst kısmını sıkıp yere baktı. "Dayanamıyorum daha fazla. Ben karpuz kesmeye gidiyorum."
Hyunjin arkasından ters ters bakarken Felix kıkırdadı.Diğerleri de teker teker salona indiğinde Jisung yürüyemeyeceği bahanesiyle kendini Hyunjin'e taşıtmıştı. Sonuçta kan kaybetmişti ve her an tekrar bayılabilirdi.
Koltuklara kurulmuş hepsi karpuz yerken Felix'in gözleri Minho'nun üzerindeydi. Gerçekten iyi bir vücudu vardı ve kızıl saçları ona çok yakışmıştı. Üstelik burnu çok güzeldi. Sesli bir iç çektiğinde yanında oturan Seungmin onu dürttü. "Az bak az."
"Sana ne be?" diye çirkeflendi ona Felix. Onlar birbirini dürterek kavga etmeye başladıklarında Jeongin çaresizce onları susturmaya çalıştı.
Minho aniden ayağa kalktığında ikisi de birden susmuştu. "Karpuz isteyn var mı daha?" Felix gülümseyerek ona elindeki tabağını verdi. "Ben istiyorum."
Jisung son iki parça karpuzu ağzına attı ve ayaktaki Minho gitmeden hızlıca ona yetiştirmeye çalıştı. "Ben de istiyorum ben de." konuşurken karpuzun tüm suyu ağzından akmıştı.
"Bayan yetiştin sakin." diye güldü ona Seungmin. Minho kahkaha atarak onun da tabağını alıp mutfağa gitti.
Felix Hyunjin'in de orda olmasını ve Minho'nun yakın arkadaşı olması gerçeğini görmezden gelerek "Minho'yu bana ayarlasana." diye bir soru yöneltti Jisung'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
always been you 𐙚hyunsung꒱ ✓
Fanfictionaynı evde yaşayan jisung ve hyunjin [texting, twitter] #1 hyunsung