"iyi şanslar!" bağırışımla etraftaki birkaç bakış üstümüze düştüğünde o da arkasını dönüp benim olduğum tarafa çevirdi gözlerini.
Yüzünü saran gülümsemeyle beraber kısılan gözleri aceleci bi tavırla üzerimde gezindi. Büyük adımlarla yanıma ulaşıp el...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nazan Öncel- Beni Hatırla
İyi okumalar...
Acı, ruha işlediği zaman vücut en büyük güçle savaşmaya başlar. Acı, insanı yerle bir edebilecek kadar güçlüdür. Acı, kışın o soğuk havada çıplak elle kar topunu uzun süre tutmak gibidir. Hem keskin, hem uyuşturucu.
Acı, bu hayatta aranın bozuk olduğu birisiyle barıştıktan sonra ertesi günü o kişinin ölmesi gibidir. Acı, beklenmedik ancak geldiği zaman unutamamaktır.
Yeşim, içerisinde sadece bir piyano ve taburenin bulunduğu binada durmuş öylece duvarı izliyordu. Az önce yaşanan konuşmalarının ardından Savaş gittikten sonra Yeşim sadece tabureye oturmuş duvarı izlemeye başlamıştı. Gözlerinde tane tane akmayı bekleyen yaşlar inatmış gibi öylece duruyorlardı akmadan.
Derin nefes alarak bakışlarını duvardan çekti ve kucağında birleştirdiği ellerine baktı. Kendinden beklemediği bir davranış yapmıştı. Savaş hakkında ki düşünceleri hiçbir zaman değişmemişken şuan ne oluyordu da birden kendini bunları yaparken bulmuştu anlamıyordu.
Savaş'a ismiyle seslendiği ilk andı. Yeşim'in kaşları hafifçe çatıldı. 'Ve sondu.' Diye geçirdi içinden.
Savaş ne dese haklıydı diye düşündü. Ne yapsa haklıydı çünkü Yeşim hiçbir zaman böyle bir insan olmamıştı. Aynısını Savaş yapsaydı Yeşim kesinlikle aynı tepkiyi verirdi.
Yarın yapılacak yarışı düşündü. Bu düşünce direkt olarak başına büyük bir ağrı saplamıştı. Kaşları güçlükle çatılırken oturduğu tabureden yavaşça ayağa kalktı. Etrafta dolanan gözlerini dakikalar önce Savaş ile birlikte çaldığı piyanoya çevirdi. Yüzünde belli belirsiz oluşan tebessüm ile birlikte dudaklarını birbirine bastırıp bulunduğu binadan çıktı.
Aynı saniyeler içerisinde son sürat sürdüğü motorunu kuytu bir ormanlık yolunun kenarına frenlerini sertçe sıkarak durdurdu Savaş. Bomboş yolda lastiklerden çıkan güçlü ses yankılandığında bunu pek umursamadan motordan inip kaskını kafasından çıkarttı ve o an içinde ki duygu yüküyle sertçe yere fırlattı.
Derin soluklar alarak bir sağa bir sola gidip geliyordu. Aklında ki düşüncelerin bir anlığına kendisini yiyeceğini düşündü. Kaşları her zamanki gibi çatıktı ancak içindeki düşünceler kaşlarının tam aksiydi.
"Nasıl yapabilir böyle bir şeyi, nasıl?" Öfkeyle çıkan sesi boşlukta kayboldu. Yeşim'in ona sarılacağı aklının ucundan geçmemişti. Üstelik ona bir de ismiyle seslenmişti, Yeşim bunu yapmazdı.
Adımları sertçe duraksadı. Aklından sürekli o anları geçiriyordu. "Niye yaptın?" Kendi kendine fısıltı halinde çıkan ses tonu az öncekinin aksine çaresizce çıkmıştı ve Savaş bunu kendinden dahi beklemiyordu.