0.9

77 7 8
                                    

    Karşımda ki manzara Carlos ve bir kadının dudak dudağa yiyişmesiydi, bu o kadar mide bulandırıcıydı  ki, ama sadece mide bulandırıcı olmakla da kalmıyordu, ağırdı, kalp kırıcıydı,  can yakıcıydı, tam bu sırada dudaklarımdan bir hıçkırık kopmuştu, ki bu da beni fark etmelerini sağlamıştı. Carlos sesimi duyduğu anda kafasını çevirmiş ve bana bakmıştı;                      

Carlos: Yn.

   Hala gördüğüm manzaranın ağırlığı altında eziliyordum ve her ağladığımda olduğu gibi dikenli bir telin boğazıma dolandığını hissediyordum, bu yüzden konuşamıyordum, gerçi konuşmak istesem de  konuşabileceğimden  pek emin değildim. Daha fazla dayanamayıp koşarak o dar koridordan çıkıp partinin olduğu alana gelmiştim, fakat koridordan geçerken Carlos' un arkamdan  geldiğini fark ettiğimden şu an tek yapmak istediğim burayı terk etmekti, bu yüzden son sürat, arkama bile bakmadan parti alanından çıkmıştım...

  Dışarıya çıkmıştım fakat ne yapacağıma, otele nasıl gideceğime dair hiç bir fikrim yoktu. Ayakta dikilmiş hüngür hüngür ağlamaya devam ederken omzuma konan elle bir anda irkilmiş ve arkama dönmüştüm ve karşımda gördüğüm kişiyle beraber çok şaşırmıştım;   

Charles: Yn, iyi misin ?

    Kafamı sadece olumsuz anlamda sallamakla yetinmiş ve ağlamaya devam etmiştim fakat tam bu anda hiç beklemeyeceğim bir şey olmuştu çünkü Charles Leclerc beni kendine çekip sarılmıştı, benimse yapabildiğim tek şey kafamı onun omzuna yaslayabilmek olmuştu. Biraz böyle kaldıktan sonra; 

Charles: Sanırım otele gitsek iyi olacak, arabam biraz ileride, yürüyebilirsin değil mi ?

   Bu sefer kafamı olumlu anlamda sallamıştım, o ise  kolunu şefkatli bir şekilde omzuma koymuş arabaya binene kadar bana eşlik etmişti. Arabaya bindiğimizde ise otele varana  kadar beni teselli etmişti, benimse tek düşündüğüm ve aklıma dank eden şey  beni içten içe  bitiriyor ağlamamı hiddetlendiriyordu ve aslında tüm bunlar olurken bu gün hayatın canın sıkıldığında değil de  canın yandığında sana bir şeyler öğrettiğini anlamıştım. 

     Bir anda arabanın durmasıyla irkilmiş Charles' a  dönmüştüm, o da bana dönerek; 

Charles: Evet, sanırım vardık                                                                  Yn: Ben çok teşekkür ederim Bay Lecle-                                                     Charles: Yn, bana artık ismimle hitap edebilirsin, bunda bir sorun yok                                                                                                                    Yn: Peki, çok teşekkür ederim o zaman Charles.                               Charles: Önemli değil, ve sanırım artık arkadaşız değil mi ?               Yn: Evet, sanırım öyleyiz. 

Charles elini elime koyarak;

Charles: Güzel, ve aynı zaman da başka bir sorun yaşarsan her zaman bana  gelebilirsin, kapım sana her zaman açık.

   Elimi tutarak ne yapmaya çalıştığını anlamlandıramamıştım ama cevap vermeden önce hemen elimi çekmiştim.

Yn: Teşekkür ederim.

   Arabadan indikten   sonra otele  farklı yerlerden girmeye karar vermiştik, daha doğrusu ben karar vermiştim çünkü bizi gören biri olursa yanlış anlaşılmamızı istemiyordum...

   Otele girdikten sonra direk odama geçmiş ve kıyafetlerimi odanın bir kenarına fırlatıp  duşa girmiştim. Araban indiğimde bir nebzede olsa hafifleyen ağlamam duşun altında birden artmıştı, neden bu kadar üzülüyordum ki, neden bu kadar kırılıyordum.

   Düşünmek beni öldürüyordu sanki ve tabi bir de çok korktuğum ama bu saaten sonra korkmanın hiç bir işe yaramayacağı bir duygu daha vardı, aşk. Ona aşık olmaktan o kadar çok korkuyordum ki...

  Duştan çıktığımda direk bornozuma sarılmış ve aynada kan çanağı gibi olmuş gözlerimi incelemeye başlamıştım. Düşündüm, bu benim ilk üzülmüşüm değildi, ama ilk defa nasıl geçeceğini bilmiyordum...

  Saçlarımı kurutmaya  takatim dahi olmadığı için pijamalarımı giyip hemen yatağa geçmiş ve ağlama mesaimi de biraz orada devam ettirmiştim, ve o an karar vermiştim ki ben Carlos' a aşıktım, çünkü bir insan herhangi biri için kendini bu kadar harap edemezdi, onun için bu kadar üzülemezdi ...

   En sonunda yorgunluktan uyuya kalmıştım...

 
Gecenin köründe bir anda kapımın yumruklanmasıyla dehşet içinde uyanmıştım... 


"Aşk iki kişilik bir oyundur ve iyi olan bu oyunu kaybetmeye her zaman mahkumdur".

Carlos SainzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin