Ateşim falan yoktu. Zaten hasta bile değildim ki?
"Gerçekten mi? Birde ben bakayım Prenses'e!" Dedi telaşla hemşire.
"Gerçekten gerçekten! Gerek yok bakmana. Hadi şifahane'ye gidiyoruz."
Dedi ve beni bileğimden resmen sürükleye sürükleye şifahane'ye kadar götürdü.
Yatağa oturmuş bir şekilde Veliaht Prens'e bakıyordum ve ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
"Prensesim eğer kötüleşirseniz diye ilacı buraya koymuştum." Diyerek masaya koyduğu ilacı aldı hemşire. Kaşığa ilacı döktü.
Prens'e bakıyordum öylece. Cidden bu adam beni öldürmek için mi uğraşıyor? Amacı bu muydu?
"Hayır! Hayır içmem!"
"Prensesim içmek zorundasınız!" Hemşire elindeki ilacı bana doğru uzattı.
"Asla! Sakın bana içirmeye çalışmayın onu!"
"Prenses Stella, hani hastaydınız? Lütfen sizi iyileştirmesine izin verin! Hemşire sizi iyileştirir."
"Ama ben kendimi daha iyi hissediyorum. Ateşim falanda yok."
"Var var. İçin rahatlayın. Hem iyileşirseniz daha dinç görünürsünüz yemekte Dük'ün karşısında."
"Ama dük..."
"Unutmuşum. Dük yemekte bizimle olamayacaktı değil mi? Ama siz olmalısınız. Hadi bir an önce iyileşin ki ayağa kalkın."
"Ben gerçekten iyiyim. İyiyim ben!"
"Fakat sabah ki davetime katılmadınız? Hasta olduğunuz için."
"O zaman kötüydüm şimdi iyiyim."
"O zaman kötüyseniz, şimdi de kötüsünüzdür. Hem korkmayın iğne değil ki bu, sadece biraz ilaç. Ne zararı var? Ölmezsiniz."
"Ölürüm. İyiyim diyorum size."
"İtraf et o zaman." Dedi Veliaht Prens.
"Neyi?" Diye sordum.
"Sabah canın istemediği için davetime gelmediğini ve hasta olduğunu bahane ederek yalan söylediğini söyle."
"Ben öyle birşey yapmadım!"
"Yaptın. Yalan söyleme sabahda hasta değildin!"
Bir anda Veliaht Prens'in arkasına odaklandım. Dük tamda Prensin arkasında ne oluyor dermişcesine bakıyordu.
"Ne oluyor burada? Ne diyorsun oğlum? Bir sorun mu oldu?" Dedi Dük.
"B-baba?"
"Evet baba. Prenses Stella'yı görmeye gelmiştim. Fakat sen neden buradasın ve ne diyorsun?"
"Şey baba ben..."
"Tamam tamam hadi şifahane'den çıkda kız biraz dinlensin." Dedi Dük.
Veliaht Prens kafasını öne eğdi ve Dük'ü onayladı. Bana öyle bir baktı ki sanırım bu da sen bittin demekti...
Veliaht Prens yavaşca kapıya doğru yürürken Dük,"Siz dinlenin Prenses Stella. Oğlumun kusuruna bakmayın. Ne de olsa burada misafirsiniz. Oğlumu biraz daha nazik olması için uyaracağım. Şimdilik gitmem gerek." Dedi.
Veliaht Prens umursamaz bir şekilde kapıda bekliyordu. Sanırım denilenleri duymuştu. Sadece göz devirdi.
"Sorun değil Dük'üm"
Dük yürüyerek çıktı. Veliaht Prens bana baktı ve eliyle gözüm üstünde işareti yaptı... Bundan daha kötüsü ne olabilir?
O çıkana kadar hareket etmedim. Artık kabullenmiştim. Ya gerçek ailemi bulacaktım ya da ölecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ay Prensesi 🌙
Ficción históricaEvelina kendi gibi yaşamıyordu. Bunca zaman sözde ailesinin yanında onların ellerinde, onların kendisi için kurduğu hayatı yaşamıştı. "𝘈𝘳𝘵ı𝘬 𝘬𝘦𝘯𝘥𝘪 𝘪𝘻𝘭𝘦𝘳𝘪𝘮𝘪 𝘣ı𝘳𝘢𝘬𝘮𝘢𝘬 𝘪𝘴𝘵𝘪𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮 𝘣𝘶 𝘩𝘢𝘺𝘢𝘵𝘢." dedi Yıllar sonra...