Aysema evin en küçük kızı idi bir Abisi 2 ablası vardı,Abisi Sinan,en büyük Abla Rahşan,birde Selin ablası vardı Aysemanın,ailesinin sevgi dolu ilgisiyle büyüyordu günden güne ,en büyük ablası Rahşan o doğduğunda 7 yaşındaydı genellikle Aysema'ya bakardı Annesi iş yaparken,evin en büyüğü olmasından sıkılmıştı artık bütün kardeşlerine biraz olsun bakımlarını üstlendiğinden kardeş görmek istemiyordu neredeyse en azından bu yıl ilkokul 1e gideceği için mutluydu bir yandan da endişeli idi,neticede Almanya'da dilini çat pat bildiği Türklerin az olduğu ilkokula gönderecekti ailesi onu zira evlerine en yakın okul orasıydı,Rahşan güzel, inatçı ,içine kapanık sessiz bir kızdı Annesi onun inadını daima babasına benzetir sinirlenince babası kılıklı derdi,bu durumdan hoşlanmasada inadından vazgeçmez bildiğini yapardı burnunun dikine giderdi tabiri caizse o içine kapanık haliyle,kardeşlerine kendince Ablalık yaptığı için hüküm sürmek isterdi onlar üzerinde buna ne Sinan nede selin asla izin vermezdi Aysema henüz bebekti ,Sinan erkek çocuklarına göre daha uysal karakterli görünsede baba yadigarı inat ondada vardı Annesinin tabiriyle,inadının ırkından kaynaklı olduğunu da söylerdi zaman zaman Nuriye hanım Gürcü damarları tuttu yine derdi,oysa Gürcü olsalarda hiç birisi dil bilmezdi kökenleri Artvin'e dayalı Şavşat ilinin Madenköy eski adı ile Bazgiret bağlıymış mış mış bilinen bu kadardı orda yaşamamışlardı hiç gitmemişlerdi,milliyetçi ruhları kökenlerinin göçlerini nesilden nesile aktarmıştı memleket olarak her ne kadar Tokat Niksar bilinsede ,yıllar yıllar evvel Artvin'den
Niksar'a göç etmiş dedeler...Niksar'dan da Almanya'ya uzanan göç hikayesiydi bu ,Almanya'nın küçük bir içesi Bergneustadt ,küçük fakat yeşilliği doğası ormanlarının güzelliği ile doğasına ihanet etmeden kurulan bir ilçede ikamet ediyorlardı,o kadar yeşilliğine rağmen soğuk ve yağmurlu ,yeşilliği olmasa İstanbul gibi gri, 20 bin nüfus lük bir yerde doğmuştu Aysema ailesinin sevgi dolu sıcak yuvasına,Aysema yı en çok seven selindi kendisinden 2buçuk yaş küçük kardeşi olduğu için çok mutluydu azcık büyüse onunla oyun oynamak için can atıyordu büyümesine en çok sabırsızlanan sanırım selindi aralarında,Selin;çok duygusal içine kapanık çekingen İtaat'kar yaramaz ve en az inatçı olandı aralarında,Abisi Sinan dan ötürü biraz erkeksi bir yapısı vardı Abisi onu bütün erkek oyunlarına dahil ettiğinden kızkardeşinin büyümesini beklemekte haklıydı,zira Rahşan onunla oynamaz biraz dışa dönük bir kızdı kardeşini arkadaş olarak görmez başkalarıyla oyun oynamayı severdi,bu sebeptendirki Selin yıllar boyunca hem Abisi sinanın sevgisi ve arakadaşlığı ile cevval ,hemde Aysemaya Ablalık yapabilmek için nazik davranmak olmak zorundaydı,çünkü o rahşanın kendisine olan tavırlarından rahatsız olduğundan Aysemayla hep oynayacak ona ablalık yapıp sahiplenecekti,Abisi ve kardeşi Aysema ile hayatı boyunca bağı öteki kardeşlerine göre farklı olacaktı,Aysema yavaş yavaş büyüyor yaş alıyordu bir yaşını geçmiştiki eve yeni bir kardeş geldi hemde kız Aysemadan 1 buçuk yaş küçük bir Bebek ,oysa Aysema henüz bebeklikten çıkmamıştı,doya doya bebekliğini yaşayamadan artık sen büyüdün yeni bir bebek var psikolojisiyle sevgisini Selin ablasına aktarmıştı tamamen belkide ozamandan beri Annesine biraz kırgındı kıskançlıktan çocukluk böyle bir şeydi,neyseki onunla devamlı ilgilenen Selin Ablası vardı, Sinan'la Aysemanın arasında kalıyordu Sinan kendine oynuna dahil etmek istiyor Aysema kendine çekiyordu ,Aysema yeni gelen kardeşine hiç sıcak bakmamıştı çocuk aklıyla,pabucunun dama atıldığını ilginin azaldığını hissettiğinden soğuk duruyordu kardeşine,utangaç ve alıngan bir kızdı Aysema inadı da kah babası kah ırkından belirgindi şimdiden, Rahşan evdeki en hoşnutsuz u idi belkide pabucu çoktan dama atıldığından Ailedeki hiç bir kardeşiyle derin bir bağ kurmadı o dışa yönelmiş yeni arkadaşlar ediniyordu kendince,en küçük bebek ailenin yeni üyesi Zinnureye koca kafa diyordu bıkmıştı evin en büyüğü olmaktan,ailesinden kaçar gibi hali vardı zira kardeşi Zinnure devamlı hasta ve ağlıyordu.Annesi doktora götürüyor doktor bileti yok diyerek eve gönderiyordu,Nuriye hanım Zinnure bebeğin kolik bir bebek olduğunu anlamamış bebeğin de çok zayıf olmasından ötürü bu kız yaşamaz ölür diyordu sadece kendisi değil hem akrabası hemde komşusu olan Hayriye yengesi Sevim halası hepsi aynı fikirdeydi "bu kız ölür".Ölmedi oda 3 yaşına kadar ağladı zırladı o zayıf haliyle kah yedi kah yemedi zor bir bebeklikti ama nihayetinde büyüdü,Nuriye hanımın zor bir bebebekle tek başına uğraşmasından kaynaklı öteki çocuklarını istemsiz bir hayli ihmal etmişti Zinnure çok sık hastalanan devamlı ağlayan zor bir bebekti,Aysema 4 buçuk yaşında Selin ilkokul 1 e başlamıştı,selinin okula başlaması Aysemayı yıkmıştı ,ağlayan oyun bilmeyen bir bebekle tek başına evde kalıyordu abla ve abileri okula gidiyordu bu durumu o küçük yaşında kabullenemiyordu bir türlü Babasına bende kinderkarton (kindergarten) yani anaokul a gitmek istiyorum diye hiç susmadan tepinir ağlardı öyle zor bir durumduki Almanya'nın ana okullarında çocuklara yemek verildiğinden göndermemişlerdi hiç bir çocuğunu Anaokuluna zira onlar hristiyandı,domuz eti ile yapılan şeyleri yedirebilirlerdi çocuklarına,kendileri markete çıktığında tek tek inceler domuz eti barındırmayan içki katkısı olmayan şeyleri tek tek seçer alışverişlerini öyle tamamlarlardı, evlatlarını bu sebepten anaokula göndermediler gurbet ellerde dolayısıyla ilkokula başlayan çocuk dil bilmeden başlıyordu,istemsiz içine kapanık oluyordu çocuklar kendilerini ifade edemediğinden,Aysemanın yine çocuk diliyle kinderkartona gideceğim ağlamasıyla Annesi Nuriye ortaya kocaman bi karton atıp
—Al sana kinderkarton gir oyna
Aysema küçüktü fakat dalga geçilmekten hoşlanmaz,sinirden tepinirdi dalga geçildiğini hissedince o günde delirdi ağlamaktan gözleri şişti Selin ablamı istiyorum dedi
Can bey baş edemeyince
—hazırla okula götüreyim Ablasının yanına
—hiç öyle şey olurmu öğretmeni kabul etmez
Can bey
—şansımızı deneriz Nuriye sen hazırla çocuğu dedi sinirli bir ses tonuyla
Nuriye hanım kalktı Aysemanın elini yüzünü yıkadı temiz üstlerini giydirdi
—seni Ablana göndereceğim öğretmeni kabul etmese ağlamadan eve gel dedi
—hı hı dedi Aysema ağlamaklı ses tonuyla
Çok heyecanlıydı Ablası selinin sınıfını okulunu göreceği için
—hadı kızım
dedi can bey elinden tutarak Aysemanın babasının elini tuttu hızlıca kara gözlerini minnetle babasına dikti küçük adımlarla koskoca ford minibüsün arka koltuğuna geçti heyecanlı yolculuk başlamıştı Aysemanın sınıfa girecekti öğretenin hayır ını kabul edecek gücü yoktu Annesine hı hı demişti ama ağlardı
Babalı kızlı okula vardılar Babası arka koltuktan Aysemayı kucağına aldı okula doğru yürüdü güvenlik nereye geldiğini sordu 1 b sınıfı dedi izin aldı içeri girdi okulda 1 b sınıfını ararken Aysemayı zapt etmeye çalışıyordu aynı zamanda okul okadar cıvıl cıvıldıkı duvarlarda çocukların yaptığı resimlerde koridorun köşelerinde çocukların tenefüse çıkarken oynayabilecekleri oyuncaklar, oyuncaklarla dolu sınıflar Aysema cennete düşmüştü sanki mutluluktan uçuyordu babası
—kuzum kapıyı tıklayalım Öğretmene soralım dedi
Aysema çok heyecanlanmıştı kapının ardındakı sınıfta ablası vardı öğretmeni izin verirse aynı sınıfa girecekti babası kapıyı tıklattı öğretmen kapıyı açtı buyurun dedi Almanca Can bey çat pat Almancasıyla derdini anlatırken Aysema babasının kucağından indi ablasının oturduğu sıraya doğru yöneldi öğretmenin cevabını beklemeden
—Abla ben geldim dedi
Aysema mutluydu fakat Selin bu durumdan hiç hoşlanmamış arkadaşlarına karşı mahcubiyet hissetmiş Öğretmenide durumu anlayışla kabullenip Can beye
—siz gidebilirsiniz çıkış saatinde gelip alırsınız Aysema ders esnasında oyun odasında oynar tenefüslerde ablasıyla beraber olur.durmazsa sizi ararım gelir alırsınız dedi
Can bey
—teşekkür ederim anlayışınzdan ötürü dedi öğretmene
Vedalaşıp ayrıldı okuldan
Öğretmen Aysemayı sınıfın sınıf içerisindeki oyuncaklarla dolu oyun odasına götürdü oturttu eline oyuncaklar verdi sınıfa döndü tekrar
Aysema çocuktu ama akıllıydı sessizce oynuyordu odada tek başına en azından evde sürekli ağlayan bebek dinlemek zorunda değildi Ablasıda kızmamıştı sorun yoktu ozaman oda hergün gelebilirdi okula ablasıyla..
Selin öyle düşünmüyordu Anne ve babasına kendisini rezil ettikleri için çok sinirlenmişti Aysemayı çok seviyordu ama okul ortamında ne işi vardı küçücük kzın kimsenin kardeşi gelmiyorduki bira daha asla müsaade etmeyecekti eve gidince çıkış saatini bekledi sabırsızlıkla Aysemaya da ilgi göstermiyordu evdeki gibi alışmasın hergün gelmek istemesin diye O gün dersler bitmek bilmemişti Selin için nihayet zil çalmıştı ablalığın verdiği sorumlulukla Aysemanın elini tuttu sinirli bir tavırla
—yürü gidiyoruz babam gelmiştir
Tam çıkışa yaklaştılar can bey çıkışta bekliyordu kızlarını
—sürpriz oldumu sana Selin kızım
—ne demezsin baba hiç kimsenin kardeşi gelmiyor neden getirdin Aysemayi
—kızım Ablamı istiyorum diyerek saatlerce ağladı susturamadık mecburen getirdim
—bir daha getirme baba
Bu sözü işitince Aysema feryat figan ağlamaya başladı babası göz kırptı seline
—tamam sus götürüm ben seni
Aysema sustu bu dan sonra hergün ablasıyla gidecekti okula.
Selin çok beklersin diyordu içinden yarın asla gelmiycak hangisinin Gürcü inadı galip gelecekti ertesi gün ,gün ağarmadan bilemezlerdi.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aysema
NonfiksiBazı şeyler kaderdir doğduğun yer,ait olduğun köken,Anne baban kardeşlerin ... Karşılaştığın insanlar vs ...Aysema ne tatlı bir isim dedi can bey Nuriye hanıma dönerek ,Nuriye hanım sancı çekerken doğacak olan Aysemasına evet dedi can beye hastane...