4. Bölüm

46 8 9
                                    

"Bila gula îro tu bî, dengê sibehê ez" "Bugünün gülü sen ol, yarının sesi ben"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bila gula îro tu bî, dengê sibehê ez" "Bugünün gülü sen ol, yarının sesi ben"









"İşte sevmek böyle bir şeydi. Kemanın yaylarından çıkan acı çığlıkları sevmek gibi"
Dersten çıkma isteğimin kat ve kat arttığı saatlerde sözde keman dersi veren hocamızın bu son sözleriydi. Zira daha fazla dayanamayıp dersten çıkmıştım. Ben müziğin uygulamalısını severdim. Sözlü anlatımlar hep boş gelmiştir bana. Zaten yaptığım müziğin notaları konuşur, benim yerime derdimi anlatırdı.

Kampüsün merdivenlerini tek tek inip kendimi bir an önce bahçeye atmak istiyordum. Baharın yavaş yavaş gelmesiyle birlikte yeşil örtüye bürünmüştü etraf. İlk bulduğum boşluğa yatağımdan farksız bir şekilde uzandım. Temiz havanın kokusu ciğerlerime ulaştığı andan itibaren gerçekten nefes alabildiğimi hissettim. Son zamanlarda bir boşluğa düşmüş gibiydim. Kafamı meşgul eden her şeyden uzaklaşmaya çalıştıkça daha dibe batıyor gibiydim. En iyi çözüm ise gözlerimi kapatıp, derin bir nefes almaktı.

"Hafta sonu yağmur yağmıştı. Neyse ki şanslısın yerler kurumuş."

Gözlerimi açtığımda tepemde dikilen bir adet insan sureti vardı. Sanırım bana huzur yoktu.
"Bana öyle tepeden bakmayı kes istersen." dedim.
Tek isteğim az da olsa bir yerlerde tek başıma huzur bulmaktı oysa.

Yavaşça uzandığım yerden doğrulup direk karşımda sırıtan surete baktım.
"Ne istiyorsun Eren? "dedim.
"Niçin çıktın dersten?" Cevap vermeme dahi izin vermeden tekrar söze girdi.
"Seni anlıyorum Evin. Daha doğrusu seni tanıyorum. Belli ki bir sıkıntın var. Bana anlatabilirsin."
Oldukça kendinden emin tavırlar sergiliyordu yine. Oldum olası cesaretine hayran kalmışımdır bu çocuğun.

"Bir derdim yok önce bu konuda anlaşalım. Olsa dahi niye sana anlatayım ki?"

Her zamanki gibi çarpık bir gülüş belirmişti dudaklarında. Etrafına göze gezdirip tekrara bana dönmüştü.
"Seni üzgün görmeye dayanamıyorum çünkü. Daha ne kadar beni görmezden gelebilirsin ki?" son sözlerinden sonra yüzünü bana doğru yaklaştırmıştı. O an tokadı yapıştırmak vardı lakin kendime hakim olmam gerekirdi. Okul bahçesindeki dedikoducu tayfalara laf vermek istemezdim.
"Eren, ben seni hiçbir zaman görmeyeceğim. Çünkü yoksun benim için, haliyle yok olan birini de göremem öyle değil mi?"

Sözlerim canını hiç yakmamıştı. Bu diyaloglar sıkça tekrarlandığından olsa gerek, bu konuda bağışıklık kazanmıştı. Uzun saçlarını düzeltip yeni kestiği belli olan sakallarında ellerini gezdirip, bir yandan da ne diyeceğini düşünür vaziyette bana bakıyordu.
"Peki Evin şimdilik öyle olsun." dedi. Daha fazla orda kalmak istemediğimden bu diyaloğa bir son verip oradan ayrılmıştım. Arkamı dönüp gittiğim esnada tekrar konuşmuştu ama duymamazlıktan gelip yoluma devam ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EVİN (AŞK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin