scene twenty five

205 30 11
                                    

Selam,yeni bölümümüz ile geldim.
İlk kısmı oldukça aksiyon dolu bir bölüm oldu.

Bu bölümümüz bir önceki bölümle birlikte otuz beş oya ve on beş yoruma ulaştığında yeni bölüm gelecek.

İyi okumalar dilerim.

🌪

Canozan,
Ağlama Ben Ağlarım.

"Göğsümde bir sancı. Sızlıyor bileklerim,yara bere içinde dizlerim. Yeşil harelerini arıyorum kanlar içinde bir gece yarısı. Göğsünde uyuyorum,ellerinden tutuyorum. Canım yandıkça kaçmak yerine sana biraz daha yaklaşıyorum sevgilim. Şimdi ise kendi sınırımdaydım. Bir adım atsam,seninleyim. Bir adım geriye gitsem,sensizim. Araftayım sevgilim,araf sen'iken."

🌪

Gözlerimi araladığımda oldukça ağrıyan başım ile birlikte tekrardan sımsıkı kapattım. Bir kaç saniye sonra yutkunarak tekrardan araladım gözlerimi. Ardından gözlerimi kırpıştırarak etrafa bakınmaya başladım.

Etrafta görebildiğim tek şey küçük ve eski bir eve ait eski zamanların havasını veren bir mutfaktı. Tahta ağırlıklıydı eşyalar. Perdeler ve genel olarak dizaynı bana eski zamanları hatırlatmıştı fakat bundan daha öncelikli bir konumuz vardı. Bahsi geçen mutfağın en köşesinde bir sandalyede ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturuyordum.

Kaçırılmıştım.

Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Başım çok ağrıyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Bakışlarımı camdan dışarıya çevirdiğimde sabahın ilk saatlerinde olduğumuzu fark ettim. Her şey bir yana,en nefret ettiğim saatlerdi. Gözlerimi kaçırarak zemini incelemeye başladım. Ardından derin bir nefes alarak bakışlarımı kapıdan dışarıya sabitledim.

"Kimse yok mu?"diye bağırdım. "Kendi kendimi kaçırdım galiba."diyerek dalga geçmiştim. Fakat sinirden dalga geçiyordum. Zaten sinirden de gülerdim ben hep,şuan olduğu gibi.

Çok geçmeden içeriye otuzlu yaşlarında ve esmer birisi girdi. Simsiyah giyinmişti. "Günaydın hanımefendi."diyerek yanıma doğru ilerledi. Ardından biraz ötemdeki masanın üzerine oturarak ilk önce beni baştan aşağı süzdü,ardından bakışları gözlerime tırmandı.

"Sen kimsin?"dedim dümdüz bir ses tonuyla. Endişeliydim ve korkuyordum ancak bunu karşımdaki şahısa yansıtmayacak kadar zekiydim.

"Seni ilgilendirmiyor."diyerek ayağa kalktığında sinirle burnumdan soludum.

"Ne kadar burada kalacağız?"dediğimde cevap vermeden mutfaktan çıkmıştı. "İnsan bir cevap verir."diyerek kendi kendime söylendim. Bir yandan da ellerimdeki ipi çözmeye çalışıyordum. Sanırım sıkı bağlanmamıştı.

Bir kaç dakika uğraştıktan sonra başımın dönmesiyle susadığımı fark ettim ve birazcık ara verme kararı aldım. Bakışlarımı gökyüzüne çevirerek gökyüzünü inceledim. Yaklaşık on dakika sonra aynı kişi elinde telefonla mutfağa girerek yanıma geldi. Bu defa masaya oturmadı,tam karşıma geçti. Fakat tüm bunlar olurken ben onu görmezden gelerek gökyüzünü izlemeye devam ettim. Buna sinirlenmiş olacaktı ki hızla parmaklarıyla çenemi kavrayarak başımı ona doğru çevirmemi sağladı. Gözlerim simsiyah gözleriyle birleşti. Korkunç gözüküyordu.

"Beni iyi dinle. Arayacak kişiyi dinleyeceksin ve terslemeden istediği bilgileri ona vereceksin. Yoksa senin içinde etrafındakiler içinde iyi olmaz."dedi ve ellerinin baskısını arttırdıktan sonra hızla elini çekti. Gözlerinin içine dik dik bakarken canımın acıdığını fark ettirmemeye çalıştım.

Bar Taburesi|Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin