Joshua Jeonghan'ın yazdıkları ile öylece kalakaldı. Nerde olduğunu adı kadar iyi biliyordu, bu yüzden üstüne bir mont geçirip hızlıca oraya gitmeye başladı. Evet çok kırılmıştı ama Jeonghan'ın da pişman olduğu açıkça belliydi.
Koşarak oraya ilerlemeye devam etti. Nefes nefese kalmıştı ama yine de durmadı. Sonunda oraya yaklaştığında durup nefeslendi, gözleri etrafı aradığında yere çökmüş bir beden gördü.
Duyduğu şeylerle gözünden bir yaş düştü. Joshua konuşmaya başladığında beden hemen ona dönmüştü.
"Sorun değil Yoon, sorun değil. Geçti"
Gördüğü yaşlı gözlerle hemen yanına gitti joshua.
Yanına çöktü ve elini omzuna koydu.
"Hey jeonghan, ağlama"
"Özür dilerim shua"
"Yeter özür dileme bıktım özür duymaktan"
"Özür dilerim elimden başka bir şey gelmiyor"
"Hala özür diliyorsun"
Jeonghan burnunu çekti ve kızarmış gözlerini joshua'nın gözlerine çıkardı.
Karşısındaki oğlanın da ağladığını görünce hızlıca ellerini yanaklarına çıkarıp gözyaşlarını sildi."Hey, sakın Hong Jisoo. Ağlama, yalvarırım ağlama. Seni böyle görmek istemiyorum"
Joshua gülümsedi.
"Tamam ağlamıyorum"
Joshua da Jeonghan'ın yaptığı gibi gözyaşlarını sildi.
"Sende ağlama"
Jeonghan başını salladı ve kızarmış gözlerini kırptı, soğuk hava yüzünden acımaya başlamışlardı. Gözlerini tekrar joshua'nın gözleri ile buluşturdu. O da çökmüştü kendi gibi, her baktığında içinden bir parça kopuyordu.
"Joshua, o güzel yüzünü ben mi bu hâle getirdim"
"Hey ağlama yine vuracağım yoksa"
"Ama-"
"Sus"
"Joshua"
"Hm?"
Jeonghan artık kendini tutamıyordu. Sessizce kelimeler ağzından döküldü.
"Sana sarılabilir miyim?"
Joshua kırgınca gülümseyip kollarını açtı. Jeonghan hiç beklemeden ellerini oğlanın beline sardı, başını omzuna yasladı. Zaman durmuştu ikisi içinde. Ne rüzgarı, ne denizin dalgalarını, ne de birbirlerinin kalp atış seslerini duyuyorlardı. Hissettikleri tek şey birbirine sarılmış kollar ve özlem duygusuydu.
Jeonghan, sanki joshua onu bırakıp gidecekmiş gibi sıkıca sarmıştı onu. Hiç bırakmayacağına yemin etmiş gibi. Fısıldayarak konuşmaya başladı hiç kıpırdamadan.
"Özledim shua, seni çok özledim. Sana sarılmayı, seninle konuşmayı, kokunu içime çekmeyi"
"Bende jeonghan, bende seni özledim"
Dakikalarca oturup sarıldılar, konuşmadan.
Joshua üşüdüğünü hissettiği için ayrıldı ve Jeonghan'nın yüzüne baktı. Kaşlarını çattı.
"Hava soğuk, saçların ıslak. Hasta olacaksın kalk"
"Sana sarıldım joshua, şuan hiçbir şey umrumda değil"
Jeonghan'ın dediği ile utansada belli ettirmedi.
"Tamam hadi gidelim, hasta olma"
"Tamam"
Sessizce oradan ayrılıp yürümeye başladılar.
______
Finale dogru 🤸🤸🤸🤸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Like a Daisy - Jihan
Short StoryBir sen, bir de papatyalar Yoon Jeonghan...