10

13 3 0
                                    

Tavanı izlerken neredeyse bütün çıkıntı ve lekeleri ezberlemiştim. Ara sıra Ezgi'yi hatırlayıp aptal aptal gülümsüyordum.

Kısa öpüşmemizden sonra dolmuşu geldiği için hemen kalkıp gitmek zorunda kalmıştı. Yine de hayatım boyunca böyle güzel bir şey hissettiğimi hatırlamıyordum. Sanki hayatımın arka plan müziği değişmişti, artık bizim şarkımız çalıyordu.

Dudaklarımdan istemsiz bir mırıltı, kafamda çalan notaların mırıltısı çıktı. Yataktan fırladım. Gitarımı elime aldım ve kağıt-kalem aramaya başladım.

🎶

Kapı çaldığında tellerin üzerinde gezinen parmaklarım durdu. Annem içeri girdi, elimi hafifçe tellerin üzerine koyup çıkan sesi susturdum.

"Misafirin var." Kaşlarım çatıldı.

Annem kenara çekildiğinde Sarp'ı gördüm. Yüzümdeki ani değişimi fark etmiş, mahcup bir ifadeyle bana bakıyordu. Annem beklemeden gittiği için odadaki gergin havayı fark etmedi. Sarp, içeri girip kapıyı kapattı.

"Ne işin var burada?" Sertçe yutkundu.

"Seninle son kez konuşup her şeyi anlatmak istiyorum. Sonra bir daha karşına çıkmayacağım."

Gitarı yatağa, yanıma bıraktım ve notaları yazdığım kağıtları toparlayıp gitarın üstüne koydum. Yeterince kaçmıştım. Ne söyleyecekse söylemesini, bir an önce beni rahat bırakmasını istiyordum.

"İyi. Otur."

Yavaş adımlarla yaklaşıp masamın yanındaki sandalyeyi çekti ve bana çevirerek oturdu.

"Ben geçen sene annemi kaybettim."

Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Bu durum hâlâ bir anda ortadan kaybolmasını açıklamıyordu ama onun için üzülmüştüm.

"Başın sağ olsun."

"Sağ ol."

Yüzüme bakmakta zorlanıyordu. Bir zamanlar ona deli gibi aşık olduğumu hatırlamak içimi sızlattı. Şimdi kalbimde en küçük parçası bile kalmamış, silinmişti. Onunla beraber ona olan aşkım da kaybolmuştu.

"Babam toparlanmadı. Bir an önce gitmek, uzaklaşmak istedi. Yurt dışından bir iş teklifi almıştı daha önce. Bana haber vermeden kabul etmiş."

Kaşlarım kalktı. Hâlâ yeterli değildi.

"Ben son anda öğrendim. Bir anda apar topar evden çıkıp havalimanına gittik. Yemin ederim hiç vaktim yoktu."

"Arayabilirdin."

Derin bir nefes aldı. "Yapamadım, Didem. Seni arayıp; 'ben şimdi senden kilometrelerce uzaktayım, mecburdum, beni unut' diyemedim. Yapmam gerekiyordu, biliyorum. Ama yapamadım."

"Ne demek yapamadım ya? Ne demek yapamadım?" Sinirle güldüm. "Lan biz her şeyden önce, hadi sevgili olmamızı geçtim, biz her şeyden önce arkadaştık, Sarp. Sen benim hep yanımdaydın. Sen beni hep korudun. Sonra bir anda kayboldun, bir anda her şeyimi kaybettim ben."

O hâlimi hatırlamak gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Sesim de öfkeyle hem yükselmiş hem de titremişti.

"Özür dilerim." Sesi kısık ve mahcup çıkmıştı. "Sen benim için hep özeldin. Hep de öyle olacaksın."

Kaşlarım kalktı. "Ne demek istiyorsun?"

"Sana karşı hislerim değişmedi."

Elime geçen her şeyi ona fırlatmak istedim ama kendimi frenledim. Derin bir nefes aldım. "Senin adına üzgünüm, Sarp. Yaşadıkların için de üzgünüm. Ben her şeyi geçmişte bıraktım."

Gözlerinin MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin