11

27 3 27
                                    

Baş ağrısıyla uyandım. Sanki kafam ağırlaşmış, tüm vücudumun ağırlığı kafama toplanmıştı. Oflayarak kalktım ve saate baktım.

"Siktir ya..." 9.10. Okula geciktim.

Kaşlarımı çatıp neden bu hâlde olduğumu hatırlamaya çalıştım.

~"Kızım dur, bu kadar içmesene."

Bitmiş bira şişelerini kenara itip onun elindekini almaya çalıştım. "Sarp itini hafızamdan silene kadar içeceğim, ver şunu!"

"Anasını satayım ne Sarp'mış, bırak! Bir de bana içme diyordu."~

Evet, hatırladım. Beraber annemin zulasını patlatmıştık. Ama ben bokunu çıkardığım için muhtemelen beni yatağa da o taşımıştı. Yorganı üstümden atıp yataktan kalktım.

Dün yatağın üstünde duran gitar ve kağıtları toplayıp masamın üzerine koymuştu. Biraz yaklaşınca kağıtların üstünde bir not fark ettim.

'Flaşı aldım, ben açmayı deneyeceğim. Ortalığı da topladım, içtiklerimizin yerine yenilerini koydum. Annen fark etmez. Bir daha götünle içme. -Sinan'

İçimden ona teşekkür etmekle sövmek arasında ince bir çizgide kalırken telefonumu elime aldım. Ezgi'nin mesajlarıyla karşılaştım. Cevap vermediğim için endişelenmişti. Kerem ve Pelin de daha sonra aramama dönmüş, cevapsız bıraktığım için merak etmişlerdi.

Siz: Uyuyordum özür dilsrim

Siz: Dün biraz içmişim okula da geciktim

Anında çevrimiçi olup döndü.

Güzellik: gelmeyecek misin

Siz: Geleceğim

Siz: Biraz geç geleceğim ama çıkışta mutlaka geleceğim

Güzellik: bir şey mi oldu, neden sabah uyanamayacak kadar içtin?

Parmaklarım klavyenin üstünde dokunmadan gezindi. Ona söylemek istemediğime karar verdim.

Siz: Olmadı, arkadaşımla oturuyorduk

Siz: Öyle gelişti

Güzellik: anladım

Güzellik: çıkışta görüşürüz

Pelin ve Kerem'e de birer açıklama mesajı yazdıktan sonra hiç acele etmeden okula gitmek üzere hazırlanmaya başladım.

🎶

Kulaklıkların kulağımda sınıfa doğru ilerlerken Sinan görüş açıma girdi. Tam kulaklığı çıkarmak için uzanmıştım ki kolumu tutup beni çekiştirdi.

"Ne yapıyorsun be?"

"Konuşmamız gerek."

Koridorun sonundaki müzik odasına girdik. Kullanılmayan müzik aletlerinin üst üste yığıldığı, az güneş alan odada baş başa kaldığımızda kapıyı kapattı.

"Açtın mı flaşı? Kimmiş?"

"Flaş yok, Didem." 

Donup kaldım. "Ne?"

Telaş ve suçluluk içeren bakışlarını gözlerimden kaçırdı. "Yok, bulamıyorum. Evin altını üstüne getirdim, hiçbir yerde yok."

"Ne- ne demek yok? Sinan, kayıp mı ettin flaşı? Lan onun için camdan atladım ben!"

"Ya vallahi anlamıyorum, masamda duruyordu. Sabah bir baktım, yok."

"Aptal."

Odadan çıktım. Hızlı adımlarımı takip etti. "Nereye?"

Gözlerinin MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin