3. Gerçeklerin Yüzü

699 75 10
                                    

Can Bonomo - Sen Bunları Duyma

------------------

En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar, diye çok ünlü bir sözü vardır bir yazarın. Havanın 'en' karanlık gece olup olmadığını bilmiyordum ama şimdiden benim için zorlu geçeceği belliydi.

Gecenin bir vakti orman yolunun ortasında, üç yanım kötü adamlarla sarılı bir halde arabada tıkılmıştım. Üstelik bu adamlardan biri benim öz babamdı ama bundan haberi bile yoktu. Ne yazık ki haberi olsa bile bunun onda bir şey ifade edip etmeyeceğinden emin değildim, ne de olsa o; babasını yerinden edip yerine geçecek kadar vefasız biriydi. Birçok açıdan kötü ve aşırı tehlikeli birini hangi aptal cesaretiyle takip etmeye cürret ettim bilmiyordum.

Ön camdan, arabanın tam karşısına dikilen adamı izlerken titreyen elim kapı kilidine gitti. Basit bir kapı kilidinin bu adamların geri çekilmelerini sağlayacağını düşünecek kadar çaresizdim şu an. Çaresiz ve salak maalesef.

Çekdar Sipahi, iki eli cebinde, omuzları dik bir şekilde karşımda dikilirken yalnızca duruşu bile bedenime korku dolu ürperti yaydı. Görüntüsü fotoğraftaki gibiydi ama onu kanlı canlı karşımda görmek çok çok başkaydı. Karanlıkta seçemediğim ama rengini bildiğim yeşil gözlerindeki delici bakışlar beni oturduğum yerde sindirirken ağlamama ramak kalmıştı. Gözlerini benden ayırıp etrafımı sarmış arabaların içinden çıkan siyah takım elbiseli adamlardan birine işaret verdi kafasıyla.

Başımı sürücü kapısına yaklaşan adama çevirdim panikle. Kısa sürede kapıya yaklaşıp açmaya çalıştı ama kilitlemiştim. Kapalı camın arkasından göz göze geldiğimizde kısa bir an yüzümü inceleyip kaşlarını çattı. Bunu karşısında başka tipte birini beklemesine yordum. Sonuçta böyle tehlikeli insanları hangi genç kız takip edecek kadar kafayı yemiş olurdu ki? Korku dolu bakışlarım onun üstündeyken elini beline götürüp silahını çıkardı. Gözlerim irice açılırken anında mesajı alıp kapının kilidi açtım. Aynı saniyeler içerisinde kapım ardına kadar açıldı. Daha ne olduğunu anlamadan kolumdan tutulup dışarı çıkartıldım.

"Hey! N'apıyorsun be?" dememe kalmadan kolumdaki el beni sürükledi ve tanışmaktam çok korktuğum o insanın karşısına dikti beni.

Durduğumuzda kolumu çekmeme izin verdi ve birkaç adım geriye gitti. Geriye giderken başımdaki şapkayı da çekip almayı ihmal etmemişti salak adam. Şapkanın içine tıkıştırdığım sarı saçlarım sert rüzgarın etkisiyle anında dağıldı. Ters bakışlarım geriye giden korumaya uğrarken bana dümdüz bakmaktan başka bir şey yapmadı.

Titremesi durmayan ellerimle saçlarımı düzeltirken beni izleyen delice bakışlarla buluştu gözlerim. Yalnızca birkaç adım ötemde dev gibi boyuyla dikilen ve aurasıyla tehlike yayan bu adamın babam olduğunu bilmek çok garipti.

Kaşlarını çatmıştı, gür kirpiklerinin sardığı yeşil gözleriyle beni inceledi kısa bir an. Karşısında onun da böyle bir tip beklemediğinin farkındaydım.

"Tek soru, tek cevap." dediğinde duyduğum ses tonuyla sessiz bir nefes aldım. "Fazladan tek bir kelimeye tahammülüm yok haberin olsun."

Elinde tuttuğu sigara paketinden bir dal alıp dudaklarının arasına koydu ve arkamda dikilen adamlardan birinin aceleyle uzattığı çakmağı aldı. Son derece rahat bir şekilde sigarasını yakarken fazladan tek bir kelimeye tahammülü olmayan bir adam için fazla yavaştı. Üstünde öyle bir tavır vardı ki, girdiği her ortamdaki hâkimiyetin kendisinde olduğunu bilir gibiydi. Tıpkı şu an olduğu gibi.

Beni Öp Sonra Koru BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin