Bölüm - 2

32 6 6
                                    


Ahşap masanın üzerinde yanan purodan süzülen ince dumanı seyrediyordum. Karşımda babam oturmuştu. Elleriyle alnını ovuşturuyor hiçbirşey söylemiyordu. Gür bıyıklarıyla korkutucu duruyordu. Kırmızılaşmış gözleri kısıktı ve boşluğa bakıyordu. Annemin bulaşıklarla çıkardığı sesler kafamda yankılanıyordu. Sadece olanları düşünmekten yorulduğum için seslere odaklanmış da olabilirdim. Yengem Arim içeriye yanımıza doğru geldi ve bir sandalye çekti. Herkes susuyordu. Sadece sessizlik vardı. Olanların üstünden üç hafta geçmişti. Amcam hemen babama haber gönderip gelmelerini sağlamıştı. Amcamların evinde kaldığım üç hafta boyunca hiç uyku uyumamış ve çok az yemek yemiştim.

Kendimi cezalandırmanın pek çok yolundan biriydi bu. O kadar ağlamıştım ki artık babamın önünde ağlamaya utanıyordum. Olanları kabul edip neler olacağını beklemek ve her türlü cezaya razı gelmek dışında bir planım yoktu. Babamı ilk defa bu kadar sert ve sinirli gördüm. O da benim kadar ağlamıştı ama bana hiç bağırmadı hiç ceza vermedi.

Annemse tam tersine sinir krizleri geçirdi bağırarak suçumu yüzüme vurdu. Günlerce birbirimizi görmedik. Amcamlar babamınla annemin evin o halini görmesini istemedi. Onlar giderken çocuklarını son görüşleri olduğunu bilmeden gitmişlerdi ve şimdi ise onların mezarlarını yaptıracaklardı. Hava resmen gri ve pusluydu ağırlaşmış, tepemize çökmüştü. Normalde son fırtınalardan sonra güneş açar ve bahar gelirdi. Güneş açmadı. Dışarısı hala buzluydu. Benim kabahatim doğayı bile etkilemişti sanki. Ortadan kaybolmak istiyordum gidip bir daha gelmemek. Uyumak istiyordum. Düşüncelere dalmışken babamın iç çekişiyle tekrar olduğum yere döndüm. Sessizce konuşmaya başladı.

"Cenazede burada olman doğru olmaz. Büyük halanın evine gideceksin." Başımı olumlu anlamda salladım. Annem;" Onu ödüllendiriyorsun Jerry. Gidip de ne yapacak? Hem gelen ziyaretçilere ne diyeceğiz?" dedi. "O burada olmayacak o kadar" İkisine de bakamıyordum. Ferrin amcam içeri girdi ve konuşmamızı duydu. Yanıma gelerek " Merak etme Benna. Mety halanlarda daha iyi olacaksın, baban haklı." dedi. Babam bir kere daha gözlerini üzerimde gezdirdi. Bakışlarını üstümde hissediyordum. "Yarın erkenden Srendialar seni alacak ve halanlara götürecek ona göre hazırlan" dedi. Sonuçları çoktan kabullendiğimden sesimi çıkarmadım.

Sadece kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladığımı belirttim. Sandalyeden kalkıp içeri doğru gittim. Ben koridordan kaybolur olmaz odadan sessizce tartışma sesleri geldi. Ferrin amcam babamı vazgeçirmeye çalışıyordu. Mety halam Validarda yaşıyordu. Son umuttan çok uzaktı. Yaşadığımız şehir olan Son umut Kıtanın en batı ucu ve buz denizindeki tek limandı. Adı bu yüzden son umuttu. Odaya vardığımda üstümü değiştirip uyumaya çalıştım. Eğer amcam ve yengemin ebeveynlerimi vazgeçirme çabaları boşa çıkarsa yarın gerçekten uzun bir yol olacaktı. Ne kadar uğraşsam da bir türlü uyuyamadım.

Her zaman olduğu gibi sabah kendi kendime uyandım. Kıyafetlerim yoktu. Üstümde gecelikle öylece odada kalmıştım. Biri gelip eski kıyafetlerimi giyinmiyim diye kaldırmış olmalıydı. İçeriden sesler geliyor, ev ahalisinin çok daha erkenden kalktığını gösteriyordu. Kapıyı açıp yavaşça süzüldüm. Eğer misafirler varsa beni böyle görmemelilerdi. Bir anda içimi bir sıkıntı kapladı ve kalbimi sıkıştırdı. Arkamdan gelen ayak sesleri işittim ardından arkama döndüm. Yengem Elinde kıyafetlerle yanıma geldi. Uzun yolculuk yapmaya uygun gezgin elbiselerinden getirmişti. "Uyandın demek. Bende bu kadar geç saate kalmassın diyordum ama yorgunsundur diye uyandırmadım." "Saol Arim yenge. Elindekiler bana galiba. Vazgeçmediler değil mi?" Arim yengem bana güç vermek istercesine elini omuzuma koydu." Hem sonbaharda döneceksin. Senin suçun olmadığını çok iyi biliyoruz, ama Baban ile annene biraz zaman vermen gerek ve bunu uzakta yapman her iki tarafında kârına olur canım." "Biliyorum." Ellerindeki kıyafetleri alıp odama döndüm.

Jade - Buzlu KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin