Uyandığımda ağzım kurumuş dilim damağıma yapışmıştı. Etrafa göz gezdirdim. Tek elimle saçlarımı geriye attım. üstümdeki battaniyeyi kaldırıp pencereye yöneldim. Gemi korkutucu şekilde sessiz ve sallantısız ilerliyordu.Altımızdaki kar tabakası karanlıkta görünmüyordu ve sanki ilerlemiyormuşuz gibi bir ilizyona neden oluyordu. Güneş yeni batmış olmalıydı. Ufukta pembe mor karışımı ışığı gördüm. Yaklaşık 10 saat uyumuş olmalıydım. Gemide duş yoktu. Mola verip alışveriş yapabileceğimiz bir kasabaya da yakın görünmüyorduk. Bu nedenle sadece saçlarımı yıkayabilirdim. Banyoya, sadece lavabo ihtiyacı için yapılmış küçük dolap kadar yere, gidip saçlarımı ıslattım. Aynada görünüşümü inceledim. Gözlerim şişmişti altlarındaki morluklar ise nispeten yerini eski rengine bırakmıştı. Saçlarım en son kestiğimden beri uzamıştı ve omuzlarıma değiyordu. Hafif dalgalı ve kahverengiydiler.
Ellerim bir makas bulmak amacıyla çekmeceleri karıştırdı. Alt çekmecede metal büyük bir makasla karşılaşınca memnuniyetle gülümsedim. Ailemizde herkesin saçını ben keserdim bu nedenle bu işte iyi sayılırdım. Aklım tekrardan o günkü dehşet dolu anlara gitti. Gözlerimi kapatıp tuzlu suyun onları yakmasına izin verdim. Geri açtığımda saçlarımı kavradım ve makası vurdum.
Tamamen temizlenmiş ve Srendia nın bıraktığı kıyafetleden giymiştim. Saçlarım artık kulak mememin hizasındaydı. Böyleyken daha mutluydum ve sürekli omuzlarıma değerken oluşturdukları rahatsızlıktan kurtulmuştum. Kapıyı açarak uzun koridordan ana güverteye vardım. Srendia ve Theo oturmuş saçma bir kart oyunu oynuyorlardı. Beni ilk fark eden Theo oldu.
" Aman da aman kimler uyanmış. Biraz daha uyusaydın Uyku hastalığına yakalandığını düşünecektik."
Her zamanki bilmiş sesiyle konuşmuştu. Siyah saçlarını geriye atmıştı. Geniş omuzlu, uzun boylu, gür sesli bir çocuktu. Tam olarak bir barbar. "Sanada merhaba Theo" dedim kinayeli bir sesle. "Saçların güzel olmuş" diyerek kafasını aşağı yukarı salladı Srendia. "Gel bize katıl." Yanlarına gidip rahat koltuğa oturdum. Başta sessizlik olsa da sonradan Theo konuşmaya başladı.
"Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu."
"Evet, değişmişsin."
Salak gibi gülerek "Daha mı yakışıklı olmuşum?" dedi.
"Maalesef Theo. Hatta daha da çirkinleşmişsin"
"Tabi tabi." diyerek yüzünü buruşturdu. "Yeni stilim nasıl peki?"
Sol kulağını gösterdi. Kulağının her tarafı demir takılarla kaplıydı. "Fena değil." diye kestirip attım. Konuşacak halde değildim. Uyuyunca dinlenirim sanmıştım ama tam tersine uyku beni daha da yormuştu. Vücudumda inanılmaz bir gerginlik vardı. Boynum ve belim tutulmuş ellerim titriyordu. "Başına gelenleri duydum. herkes duydu." Dönüp Theo ya ters ters baktım. "Bazıları senin suçun olduğunu söylüyor."
"Sawera (Son umuttaki Gençler ocağı başkanı) senin yüzünden tüm seferlerin boşuna gittiğini bile söyledi." Diye devam etti Theo. Srendia ayağıyla sertçe onu dürttü.
Tam konuşmaya başlayacakken Srendia sözümü kesti. "Ona aldırma, ne dediğini bilmiyor." Derin bir nefesi dışarı verdim. "Sanırım ben biraz yalnız kalsam daha iyi olacak." Tekrardan Theo ya iğreniyormuş gibi baktım. Yüzünde suçluluk ifadesi yoktu. Odadan çıkarken arkamdan fısıltılarını dinledim.
"Ne dedim ki ben şimdi?"
"Bir gün ağzın başına bela olacak. Cazasını da benim ellerimden çekebilirsin unutma."
"Çok çabuk alınıyor. Eskiden öyle değildi."
"Kapa çeneni. Daha yeni yeni atlatmaya başlamışken herşeyi berbat ettin Theo."
![](https://img.wattpad.com/cover/371631547-288-k593101.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jade - Buzlu Kader
FantasíaGün gelecek ateş vermeyecek ışık. Gün gelecek korumayacak seni ağaç atadaki sarmaşık. Anne tilkinin koynundaki sıcaklık. Yıldızlardaki sonsuz karanlık. Babanın göz yaşlarındaki son pişmanlık. Korumayack seni ebediyete doğru yolculuktan. Yıldırım...