ÖLDÜRÜLME KORKUSU

28 12 60
                                    

Metrodan inmiş evime 10 dakikalık yürüme mesafesi kalmıştı. Bu yol boyunca düşünceler zihnime hücum ediyor ve ben daha çok korkuyordum.

Günlerdir beni takip eden kızın elindeki zarftan benim fotoğrafım çıktı, düşünceler bile bu kadar korkunçken, yaşayacaklarımın boyutu ne olacaktı acaba?

Gerçi zarf elimde ve o kız yanımdan geçip gittiğinden beri içine bakmadım.
İçinde bir kaç kağıt daha vardı sanırım.

Lanet olsun. Ya o kız bilerek o zarfı benim önüme attıysa, tam bir ruh hastası derim. Niye korkuyorum? Evet, ölmek istiyordum ama böyle değildi. Beni vahşice öldürdüklerini biraz daha düşünmeye kalktığımda kafayı sıyıracak noktaya ulaştığımı hissediyordum. başkası tarafından öldürülmekten korkarken, kendimi kendi ellerimle öldümek beni hiç korkutmuyordu.

Acaba okula bir kaç gün gitmesemmi?
Anneme ne diyeceğim? Offf kahretsin, şimdide ölmekten korkuyorum.
Kendimi öldürmek isterken canımın yanmasından korkarken, şimdi başkası tarafından vahşice öldürülmekten korkuyordum...

Bu düşüncelerle beraber eve varmıştım.
Hiç hazır olmadığım bir anda sırtımdan bana dokunan eli hissettim ve korkudan direkt öne atıldım.

Uras'ı gördüğüm an rahatladım.
"Ne oldu? Niye korktun?"
Yorgun bakışlarımla yüzüne baktım.
Uras çocukluğumdan beri en yakın arkadaşımdı.
Annesiyle benim annemde çocukluktan arkadaştı, bizde buradan tanışıyorduk.
"Sen iyimisin?"
Ben yine cevap vermediğimde, elini yüzümün önünde salladı ve güldü.

"Ben, ölsem ne yapardın Uras?" Dedim.
Bakışlarında bile bir değişim olmamıştı, kaşlarını çatıp, bir kere omuz silkerek, "hiç bir şey," dedi.

Ben ise yavaşça başımı sallayarak, bakışlarımı yere diktim.

"Ama, ne derim biliyormusun?"

"I ı" dedim, inliyerek.

"Ceset kurtuldu!" Bakışlarımı yerden kaldırıp yüzüne baktım, hiç bir şey demedim.

"Oğlum, ne bu mutsuzluk. Biraz canlı ol. Valla seni gören yabancı birisi ne der biliyormusun? Zorla yaşıyor der!"

"Bilmiyorum, yoruldum galiba..." Gözlerimin yineden dolduğunu hissettim.
"Her şeye ağlıyorsun, sulu gözsün cidden ya!"
Güldüm. Bu gün ilk defa güldüm. Beni bu güne kadar tek Uras gülümsetebilmişti sanırım.

"Okula gitmedinmi sen?"
"Yoo, gittim. Niye sordun?"
"Ne bileyim okula giden kişinin sırtında çanta olur ama sende yok."
Gözlerim dehşetle açıldı ve yüzüne baktım.
"Ne?!" Dedim şaşkın bir sesle.

Arkama baktığımda gerçekten çantam yoktu. Nasıl ya? Çantam kanatlanıp gitmiş olamaz değil mi? Neden bu aptalca şeyler benim başıma gelir ki ya?!

Aklıma gelen olayla kafamda bir aydınlanma oluşmuştu. "Şey sanırım metro istasyonunun orada düşürdüm."

"Sen iyi değilsin haa!"
Hiç bir şey demeden yanından ayrıldığımda, hızlı adımlarla istasyonun yolunu tuttum. Offf ya istasyonun orda bir pat diye ses duymuştum o sesle beraber omzumdaki yük uçup gitmişti, nasıl fark etmedim?

İstasyona vardığımda çantanın orada olması ümidiyle etrafa bakındım.

Oturakların altına, geçiş yerlerine, raylara bile baktım. "Neden ya? Neden?"
Dedim sesli bir şekilde. Sesim acı çeker gibi çıkmıştı.

Yorgun ve bıkmış gözlerle geçip giden arabaları seyrettim. İç çektim. "Neden?" Diye fısıldadım. Elimdeki zarfın rüzgarın etkisiyle çıkarttığı hışırtılar kafayı sıyırıyorsun diye bağrıyordu bana.

YÜRÜYEN CESETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin