"ÖLMESİ GEREKEN CESET!"

7 5 11
                                    

Bileğimi sıkı bir şekilde tutan çocuğa korkak gözlerimle bakıyordum.
Elimdeki ilaçlar bile çaresizlikle boyanmıştı ellerimde.

Hızlı ve düzensiz nefeslerim bile öleceğime işaretti!

Çocuk ismimi söylemişti. "Umut Aksoy."

Gözlerim, boşalırcasına akarken ben korkudan ötürü tir tir titriyordum.

Gri gözleri kararmış çocuk, bana gülümsedi.

"Doğrusu seninle tanışmak için meraklıydım. Benimle geliyorsun!"

Kaşlarımı hafifçe çatmış, gözlerim fal taşı gibi açılmış,korkudan titreyen bedenimin son iradesiyle başımı iki yana olumsuz şekilde salladım.

"Lütfen!" Diye fısıldadım, ağlamaklı bir sesle.
Çocuk ise öldürücü bir gülümseme ile "sen, geberene kadar seni bırakmıyacağım Umut Aksoy!" Dediğinde korkuyla yutkundum.

"Ne istiyorsun? İntikam mı? Bak... Ben suçsuzum tamam mı? Tanımadığım bir herif yüzünden acı çekmek istemiyorum! Lütfen! Lütfen bırak gidiyim!"

Çocuk umursamaz bakışlarla, "hayır, dediğim gibi: sen ölene kadar seni bırakmıyacağız!"

O an kurtulamayacağımdan o kadar emin oldum ki

Lanet hayatım! Bırakta acısız bir şekilde öleyim!

"Lütfen! En azından ilacımı içiyim!"
"Hayır, acı dolu çığlıkların ne kadar canlı olursa, milyonlarca kişinin ve milyonlarca ölülerin ruhunun intikamı alınmış olucak."

Gözlerim daha da büyüdü. Ölmeliydi! Hayır, cesedim ölmeliydi.

Gözlerim dolmuştu. ben kurtulmak için bin bir türlü düşünceden çıkıp giriyordum. Vazgeçemezdim!

Diğer Elimdeki siyah şemsiyeyi bıraktım ve şemsiye yere hızla çarptı. Elimdeki ilacı hızla diğer elime aldım ve tam ağzımın hizasına getirdiğimde sert bir şekilde ilaç kutusuna vurdu. Kutu elimden fırladı ve içindeki tüm ilaçlar yere saçıldı.

Hiç düşünmeden korkudan titreyen bedenimi yere, dizlerimin üzerine attım.

O hala bileğimi tutarken ben  bir avucuma alabildiğim kadar ilaç aldım.
" Ne yapıyorsun?!" Diye bağırdı ama nafile...

Kendimi o kadar kaptırmışım ki ben tüm yerde yutabildiğim kadar ilaç yutarken durdurmaya çalışıyordu.

Eliyle ağzımı kapatmıştı ve ben o benim ağzımı kapattıktan sonra gözlerim yaşlarla doluyken çırpınıyordum.

İlaç sanki şimdiden işe yaramaya başlamıştı sanırım. Uyku vücudumu ele geçirirken ben güçsüz ve zayıf çırpınışlarımla kurtulmaya çalışıyordum.

"Ne kadar kurtulmaya, çırpınmaya çalışırsan çalış. Sonun en büyük acıyla ölüm olacak." Dediğini duyuyordum ama bu söze artık korku tepkisi veremiyordum. Artık çırpınmalarım durmuş, gözümden yavaş yavaş akan yaşlar kalmıştı.

Uyku vücudumu esir alırken, zayıf kalan göz kapaklarımda kapanmıştı.

Tek duyu organım çalışır durumdaydı şuan.

Karnımdaki sancılar artarken, duyu organımda kapanmış ve derin bir uykuya dalmıştım.

                                 °°°

Gözlerim müthiş bir acıyla yanarken gözlerimi kısarak açtım.

Bana doğru eğilmiş bir yüz vardı.
Kim olduğunu anlayamamıştım.

YÜRÜYEN CESETLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin