-¹⁹

475 26 4
                                    

-

"Yiğit, sen iyi misin? Hani ciddi ciddi soruyorum kafanda bir sıkıntı var mı?" Çağla'nın Yiğit'e karşı sitem etmesine gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yiğit ise elindeki papatyaları Çağla'nın almayacağını anlayarak tezgaha bıraktı. "Ama kızlar papatyalara bayılır."

"Çağla, daha çok kırmızı gül seven birine benziyor." Diyerek fikrimi belirttiğimde Çağla başını sallayarak beni onayladı. "Papatya değil gül seviyorum fakat sorun hangi çiçeği sevdiğim değil, on gündür çiçek istemediğimi söyleyip duruyorum sana!"

Çağla'nın dayanamayıp bağırması ile kahkahayı patlattım. Çöpler çiçek buketleri ile dolmuştu. "Nasıl kızsın sen ya? Bu numaralar başka kızlarda hep işe yarardı." Yiğit, düşünceli bir şekilde konuştuğunda tezgaha koyduğu çiçekleri kafasına yemesi ile afallayarak oturduğu tabureden ayrıldı. "Delirdin mi kızım sen?!"

Çağla'dan kaçtığı sırada ikisini videoya almaya başlamıştım bile. Çağla, kesinlikle onun kolayca tavlayacağı romantik kızlardan değildi ve Yiğit'in epey bir işi vardı onunla. İkisi kavga ederek gözden uzaklaştığında telefonu kapatarak arka cebime attım.

Gözlerim dans eden kalabalığın üzerindeyken esneyerek belimi rahatlatmaya çalıştım. Gece daha yeni başlıyordu ve ben tüm gün Yiğit ile uğraştığım için uyuyamamıştım. Sürekli olarak sanki Çağla'yı yıllardır tanıyormuşum gibi onun nelerden hoşlandığını sorup durmuştu.

Evine gitmeyip benimle birlikte Kuzey'in odasında kalmıştı. Eh, haliyle Kuzey ikimizi birlikte kendi yatağında görünce sinirlenip Yiğit'i kovmuş ve bana da uyarıda bulunmuştu. Şimdi ise birbirimize tavırlıydık. Odasını yemedik ya altı üstü biraz uyumuştuk.

Kuzey'i kalabalığın arka tarafında görmemle o beni fark etmese de göz devirdim. Uyanır uyanmaz sinirlerimi bozmuştu. Yanında biriyle hararetli hararetli konuşuyordu. Tam olarak göremediğim için hafifçe ayak uçlarımda yükselerek karşısındaki kişiyi görmeye çalıştım.

Gördüğüm yüz ile ağzım aralanırken olduğum yere sindim ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Bu gelen Kuzey'in abisi Metin'di. Ece'yi vuran ve bana gelip kardeşlerinden uzak durmam için gözdağı veren kişinin ta kendisi.

Beni burada görmemeliydi. Eğer görürse bu olay çok hızlı bir şekilde yayılır ve hem kendi ailesine hem de benim aileme duyurulurdu. Aklımda dönen senaryolar ile kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi.

Ne kadar yorulsam da alışmıştım. Çağla ve Yiğit'in kavgalarına, Güney ve Doruk ile uğraşarak ikisini de sinir etmeye alışmış ve burayı benimsemiştim.

Hemen hemen her gün yaşanan bu senaryoların dışında bir de Kuzey ile aramda geçen saçma bir ilişki vardı elbette.

Buraya geldiğimde aramızın daha iyi olacağını düşünmüştüm. Çünkü aile etkeni kısa bir süreliğine de olsa ortadan kalkmıştı. Burada biz bizeydik. Güney ve Yiğit de dahil olmak üzere bizi yargılayacak birileri yoktu. Evet, Gürkan da Yiğit de ara sıra benimle Kuzey konusu hakkında uğraşsalar da bunlar rahatsız edici türden değildi. Klasik arkadaş zorbalamalarıydı ve bunun aynısını ben de onlara yaptığım için hiçbir sorun olmuyordu.

Lakin Kuzey iyice kıskanç olmaya başlamıştı. Zaten en başından beri burada çalışmamı doğru bulmamıştı ve istememişti. Beni işe almasının tek sebebi beni ortada bırakmamak istemesiydi. Eğer işe alınmasaydım burada kalmayı kabul etmezdim.

Gözünün sürekli üzerimde olması bir yana bir de kendi olmadığı zamanlarda başıma beni gözetleyecek birkaç adam dikiyordu. Bundan rahatsızlık duyduğumu söylediğim hâlde aynı şekilde devam etmişti. Bir de bu sabah ben ve Yiğit'e olan davranışları vardı. Saçma bir şekilde günümüzü mahvetmişti.

Odio Amar (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin