-⁵

773 47 8
                                    


-

Gözlerimi araladığımda bedenimdeki ağrı ile yüzümü ekşittim. Uyuduğum yer her ne kadar rahat olsa da sırtımdaki yoğun acı huzursuzca kıpırdanmama sebep oldu.

Gözlerimi tekrardan kapatacağım sırada aklıma gelenler ile aniden oturur pozisyona geçtim. Dün geceki kavga bir bir kafamda canlanırken gözlerim yabancısı olduğum odada gezindi. Geniş ve iç açıcı bir oda olsa da fazla boştu.

Yataktan çıktığım gibi gözlerimi hafifçe ovaladım ve yalnız olduğum odadan çıktım. Baygınlık geçirmeden öncesinde gördüğüm gözler aklıma geldikçe sinirlerim tepeme çıkıyordu. Bir de gözlerimi hiç bilmediğim bir yerde açmıştım. Sahi ya neredeydim ben?

Odadan çıktığım gibi aşağıya inen bir merdivenle karşılaştım. Anlaşılan dublex bir evdi. Tahta merdiveni inerken istemsizce çıkan gıcırtı sesleri aşağıdaki mutfakta kahvaltı hazırlayan çocuğun dikkatini dağıttı.

Kahve gözleri benim olduğum yeri bulduğunda merdivenleri ağır ağır indim. O ise beni boş bakışlarla izledi. "amacın ne senin kuzey?" Sorumla birlikte aşağıya inmiş ve salonla birleşik olan mutfağa girmiştim.

"Sana kahvaltı hazırlamak." Söylediği şeye güldüm. "Dün canıma okudun. Sadist falan mısın sen? Herhalde acı çekmem hoşuna gidiyor ve bundan etkilendiğin için hemen sonrasında yapışıyorsun bana." Tuttuğu tavayı sallayıp üzerindeki yumurtayı ters çevirdi. "Seni orada bırakma şansım da vardı. Dua et ki bunu yapmadım."

Tam yanında durmuş onu izliyordum. "Bir de teşekkür mü bekliyorsun? Peki o zaman ağzıma sıçtığın için teşekkür ederim ruh hastası." En sonunda ocağın altını kapatıp bana döndü. "Kavgayı başlatan sendin, her zaman sen oldun." Hatırladıkları ile bakışları sertleşti. "Çok yanlış konuştun Çınar.. hem de çok yanlış."

Sertçe yutkunup başımı aşağı yukarı salladım. Hatamın farkındaydım ve onu böylesine üzmüş olmak benim de canımı yakıyordu. "Kuzey, özür dilerim." Ona doğru yaklaşıp önüne düşen saçlarını geriye yatırdım. Kalbimi hızlandıran yüzü ortaya çıktığında uzanıp dudağının kenarına bir öpücük kondurdum. "Özür dilerim ama benden uzak durmanın tek yolu buydu."

Az önce bana kahvaltı hazırlayan çocuk dün olanlardan bahsettikçe kendi içinde bir savaş veriyordu. Aslında beni orada baygın bir şekilde bırakmalıydı ama bırakamamıştı belki de en çok bu yüzden kızıyordu kendisine.

"Canımı çok sıkıyorsun Çınar, ama ben yine de kalkıp seni evime getiriyorum." Tahmin ettiğim gibi siniri kendisineydi. Eliyle çenemi tutmuş ve hafifçe sıkmıştı. "Bir daha canım yakarsa işte o zaman benden kaçacak bir delik arayacaksın."

"Beni tehdit mi ediyorsun?" Alayla konuşup bana hazırladığı masaya doğru ilerledim. "Bu tehditi kahvaltımı hazır etmeden önce yapsaydın ciddiye alabilirdim." Masaya oturacağım sırada kolumdan tuttu. "Eğer bu evden sağlam çıkmak istiyorsan dediklerimi yapmak zorundasın."

Derin bir nefes verip ona doğru döndüm. Yine benimle uğraşacak bir şeyler bulmuştu. Ona sorarcasına baktığımda arkamdaki masanın ucuna yaslamıştım kalçamı. Ellerim ise aynı şekilde iki yanımda dururken üzerime doğru eğildi. "Madem senden uzak durmamı istiyorsun, duracağım." Ben ağzımı açıp konuşacağım sırada beni durdurdu. "O zaman son eğlencemizi yaşayalım.

Beyaz olan tenim kızarmış olmalıydı. Bu herifin yine aklından ahlaksız düşünceler geçiyor olmalıydı. Yuvarlak peynirlerden bir tane ağzıma atmış ve ellerini iki yanımdan masaya yaslayarak üzerime eğilmişti. Ciddi anlamda yemek masasında fantezi yaşayacak gibi duruyorduk.

Ben öksürük krizine girdiğimde o benim bu utangaç tavırlarımdan zevk alıyordu. Benim gibi birinin utangaç olması söz konusu bile değildi ama o an ağzımı bile açamadım. Hayır diyerek ona karşı çıkarsam bundan pişman olabilirdim. Belki de dediği gibi son kez eğlenip yollarımızı ayırabilirdik.

Odio Amar (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin