Yanımda elleri ve ayakları aynen benim gibi bağlı olan adamları yeni fark etmiştim.
- Yarım saattir bağırıyorsunuz ama pek bir işe yaramıyor gibi.
- Nesiniz siz asker falan mı?
- Evet güzel hanımefendi. Tam o dediğiniz oluyoruz.
Üç gün geçmişti. Üç boş gün. Genel olarak günlerimi şempanze gibi kalk , ye , uyu olarak geçiriyordum. Çünkü burada çok fazla kadın yoktu. Ve olanlarda nedenini anlamadığım bir şekilde bana bok görmüş gibi bakıyorlardı. Tamam kabul edeceğim onların yanında kısa ve bakımsız kalıyordum ama ben arkadaşlıkta bunlara bakmazdım . Ve bunların üstüne komutanı da üç gündür görmemiştim. Abimi de gördüğüm pek söylenemezdi. Bende canım sıkıldığı için askeriyeden çıkıp dolaşmaya karar verdim. Hava sıcak olduğu için yeterince hava alan şeyler giydim. Üstüme giydiğim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve şuanda tek başıma etrafı bok götüren bir parkta oturuyordum. Hayır gerçek anlamda az önce bir çocuk salıncağa top top bırakıp gitmişti. Kalkmaya karar vermiştim çünkü bunlarda yetmezmiş gibi on beş dakikadır orada oturup beni süzen ve yiyecekmiş gibi bakan adamlardan sıkılmıştım. Tiplerine bakarsam afgana benziyorlardı. Kalkıp yürümeye başladım açıkçası nereye gittiğimi bende bilmiyordum. Ama önümdeki yol pek iç açıcı gözükmediği için bir ara sokağa girdim. - yüksek zeka göstergesi - . Harika az önce bir kedi gözümün önünde çöpten bir dana kuyruğu çıkartıp onu yemeye başlamıştı.
- Güzellik daha ne kadar kaçacaksın? Cehenneme kadar piç. - Ne istiyorsunuz ? - Sadece senin gibi güzel bir kızın bu saatte burada ne aradığını merak ediyoruz. - Malum buranın iti var köpeği var prenses. Belli buralı değilsin. Gel seni evimize götürelim ? - Hayır evim şurada - Orada olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Hadi zorlaştırma işimizi.
Bunu demesiyle yüzüne yumruğu çakmam bir olmuştu.
- Salak prensesmişsin.
Açıkçası ikisinide gayet rahat pataklardım . Çünkü bacakları kolumdan daha inceydi. Üzerime gelen diğer adamın özel bölgesine vurup eğilmesini sağladıktan sonra bacağımla yüzüne vurdum. Ve burnu kanamaya başladı.
-Gel buraya or-
Bir dakika bunu ben yapmamıştım. Önümdeki cüsseden ben bile korkmuştum. Esmerim içim içim ... Ne diyorum lan ben . Kısacası önümdeki Aslan komutan adamın yüzüne yumruğu çakmıştı. Herifin bana kalkan elini almış ve ters çevirerek adamın sırtına getirmişti. Lanet olsun evet bunu yapmıştı ve adamın kolundan sesli bir şekilde kırılma sesi gelmişti.
- Aslan dur !
Bana attığı ölümcül bakışları umursamadan aslanın yanında patates çuvalı gibi kalan adamı Aslan'dan uzaklaştırmaya çalışıyordum.
- Aslan bırak! - Ne demek bırak doğa! Adamın ne dediğini duymuyor musun ? Sen bana nasıl bu şerefsizleri savunursun ! - Savunmuyorum ama lütfen bırak. - Napayım ellerini sallayarak gezsinler mi ?
Yan taraftaki adam bu didişmeyi fırsat bilip koşmaya başlamıştı. Aslan beklemediğim bir şekilde kemerinden silahını çıkartıp adamın topuğuna sıktı. Kurşunun çıkmasıyla bağırmam bir olmuştu. Aslansa telefonunu çıkartıp birini aramaya başladı.
