beş

19 1 8
                                    

+82*********

+82*********:
merhaba jisung

jisung:
siktir|

+82*********:
beni engelleyerek durdurabileceğini sanman çok komikti
ve de çok tatlı

jisung:
açıkça hayatımdan defolup gitmeni istemiştim junhyung
bırak peşimi
seni sevmediğimi anlayamıyor musun?

junhyung:
hadi ama
yapma böyle
hala beni sevdiğini ikimiz de biliyoruz

jisung:
senden şikayetçi olmak istemiyorum
beni rahatsız edip durma

junhyung:
şikayetçi olabilirsin jisung...
yapmadığın bir şey değil sonuçta
ama biliyorsun ki şikayet etsen bile hiçbir şey olmayacak
babamın bir amir olduğunu unutuyorsun

jisung:
siktiğimin|
orospu çocuğu|

junhyung:
ahh...
kaşlarını böyle çattığında çok tatlı görünüyorsun

jisung:
yine mi kafenin yakınlarındasın?
gerçekten mi?

junhyung:
seni izlemek hoşuma gidiyor
bu benim suçum değil

jisung:
tekrar olay çıkarmanı istemiyorum
git buradan

junhyung:
o zaman doğru düzgün buraya gel ve konuşalım
yoksa geçen günkü olay tekrarlanacak
ve biricik felix tekrar müşteri kaybedecek

jisung:
sikeyim seni
orospu çocuğu

junhyung:
yanında şu changbin denen herifi getirme
yoksa elimden bir kaza çıkabilir
ara sokaktayım
bekliyorum

jisung:
psikopat herif

çevrim dışı

sinirle soluyorken üstümdeki önlüğü çıkarttım ve sinirle tezgaha koydum. derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım bir süre, ardından personel odasından çıktım ve çalışan felix'e seslendim kendimi zorla gülümsetip.

"felix, ben bir markete uğrayacağım. canım çok dondurma çekti. sen de ister misin? ya da başka bir şeye ihtiyaç var mı?"

"aslında birkaç kutu süt lazım, dün almayı unutmuşum. ve lütfen bana da dondurma al! yanıyorum. içerisi çok sıcak."

"tabii, ne istersin?"

"kendine ne alıyorsan bana da ondan al. changbin'i de yanına alıp git."

sertçe yutkundum ve yalandan gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"gerek yok onun gelmesine ya... ben yokken benim yerime o yardım etsin sana, market çok yakın zaten. hemen gidip gelirim."

"emin misin? içim rahat etmiyor..."

"sorun değil, hemen gidip geleceğim." diyip koşar adımlarla kafeden çıktım ve junhyung piçinin bahsettiği sokağa girdim. gözlerim onu ararken bir anda iki duvar arasına çekilmem ile şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm ve karşımdaki bedene baktım.

"bir dahakine daha hızlı gel." dediğinde kaşlarımı çatıp duvarların arasından çıkmaya çalıştım. ara çok dardı, vücutlarımız arasında santimler vardı ve bu iğrenç hissetmeme neden oluyordu.

"bir daha diye bir şey olmayacak. bırak beni, ne diyeceksen de ve gideceğim." iç çekti ve geriye çekilme çabalarım ile bileklerimi tutup vücudumu çekti, bedenlerimizin birbirine değmesine neden oldu. midemde başlayan bulantı ile geri çekilmeye çalışırken kollarını belime sardı ve bir yere gidemememe neden oldu.

"çok sabırsızsın... birbirimizi uzun bir süre sonra görüyoruz ve böyle davranman hoş değil."

"bırak beni junhyung, yoksa yemin ederim ki çığlık atarım." yüzünde büyüyen gülümseme ile iyice gözlerimi çatıp baktım ona, komik bir şey mi vardı?

"bence atamazsın." dedi cebinden bir şey çıkarırken. gözlerim cebinden çıkardığı bıçağa korkuyla bakarken kıkırdadı ve bıçağı hafifçe boğazıma dayadı. "istiyorsan da deneyebilirsin, ama kaç saniye sürer bilmiyorum..."

"tam bir orospu çocuğusun. ne istiyorsun benden?" elindeki o bıçak korkutamazdı beni, ilk defa böyle bir şeyle karşı karşıya değildim sonuçta, ama yine de bir şekilde minho öğrenir diye korkuyordum. öğrenirse ona söylemediğim için bana kızacak, belki de erkenden buraya gelecekti.

"sadece tekrar sevgili olmak, eski günlerdeki gibi."

"ne kadar komiksin se-" lafımı bitiremeden dudaklarımda hissettiğim baskı yüzünden gözlerim kocaman açıldı, birkaç saniye şaşkınlıkla donakaldım. kendime geldiğim gibi onu ittirmeye çalışsam da nafileydi, alan o kadar dardı ki çırpınışlarım bir işe yaramıyordu. bacak arasına tekme atmaya çalıştığımda onu da yapamadım.

ona karşılık vermediğimde bıçağı biraz daha boğazıma batırdı. ne yapsam kurtulabilirdim ki elimden? beynim çalışmayı durdurmuş, ne yapacağımı bilemez şekilde kolları arasından çıkmaya çalışıyordum.

bırakması umuduyla tüm gücümle dudağını ısırdığımda, hatta kanattığımda yaptığı tek şey dudaklarıma daha çok asılmak oldu. gözlerimin dolduğunu hissederken ona vurmaya kalkıştım, bu sefer ise sertçe ellerimi tuttu ve beni tamamen etkisiz hale getirdi. birisi bizi böyle görse çok yanlış anlardı, ama gerçekten bu isteyerek yaptığım bir şey değildi.

ve birisi gördü de.

"jisung?"

duz yazi yazmaya yazmaya paslanmisim gibi😔😔

junhyung cok igrenc bi insan ya

gebersin pislik

yine bana gel, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin