Sabaha gözlerimi yastığımın altında titreyerek beni uyandıran alarmımla açarken güneş ışıkları odaya yeni yeni vuruyordu. Etrafta ki kuş cıvıltılarını rahatlıkla duyabilirken doğrulmuş ve hâlâ mışıl mışıl uyumaya devam ediyor olan diğer üyelere kısa bir bakış atıp ayağa kalkmıştım.
Bugün güne başlamadan önce bir kaç işimi halletmem gerekiyordu. Sırf bu sebepten erkenden kalkmış (belki biraz üyelerin uyanık olduğu saatte ortalıkta dolaşmak istememem sebep olmuş olabilirdi) ve dün gece de ilk defa babamlarda kalmaya gitmemiştim. Bu hafta sonu tamamıyla yurttaydım. Yani, yarın okul için kütüphane ve kırtasiyeye gitmem gerektiği dışında hep yurtta olacaktım...
Dolabımdan kıyafetlerimi, diş fırçamı ve macunumu alıp sessiz olmaya özen göstererek odadan çıktığımda, salonda da kimseyi görememiş olmam daha kimsenin uyanık olmadığını düşündürtmüştü. Banyoya girdiğimde kapıyı kilitleyip hızlıca üstümü değiştirmiş, daha sonrada aynı hızda dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkamıştım.
Çıkardığım kıyafetler ve eşyalarımla tekrar odaya döndüğümde kimse uyanık olmadan tadını çıkardığım son dakikalarda sonlanmıştı, çünkü Jeon Wonwoo uyanmış kısık gözlerle oturduğu yerden etrafını izliyordu.
Odaya girer girmez göz göze geldiğimizden varlığımı fark etmesi çokta zor olmamıştı ama hemen gözlerini kaçırmış ve battaniyesiyle üstünü kapatmıştı, çünkü üstü çıplaktı. Oysa hemen alt ranzada uyuyor olan Mingyu'nun da şuan üstü tamamıyla açıktaydı ve o da aynı durumdaydı...
Bunu umursamadan eşyalarımı yerleştirmek için dolabıma yürüdüğümde zaten onları bir kaç defada böyle gördüğümü düşünüyordum. Odalarında bir kızın kaldığını bilerek üstlerini çıkarıp yatıyorlarsa bundan utanmaları saçmaydı. Ayrıca anlamıyordum, gece gece neden batardı ki bir insana kumaş parçası.
Yanımda ki yatakta uyumakta olan Minghao'nun da kıpırdanmaya başladığını fark ettiğimde eşyalarımı yerine koymuş ve dün akşam yatmadan önce hazırladığım büyük bez çantaları yatağımın altından çıkarmıştım. Gidişimin sebebi giyecek kıyafetim olmasına rağmen en sevdiğim parçaların günlerdir kirli olmasıydı.
Zaten üşengeçlikten hep böyle olurdu. Genelde hep son dakika yapardım böyle kendim için önemli olan şeyleri...
Bugün giyeceğim ayakkabılar ve yeterince hafif olan çantalarla birlikte, neredeyse kaçarcasına odadan çıktığımda koridorda Jeonghan ile karşılaşmış ve yüzüne bakma gereği bile duymadan yanından geçip gitmiştim. Muhtemelen uyku sersemliği ile o da ne olduğunu anlamamıştı bile. Neyse ki ondan bir süre uzak durma kararını alalı çok oluyordu çünkü herşeye rağmen ona karşı en ufak bir nefret duygusu bile hissedememem sinirimi bozuyordu.
Dışarıya çıkar çıkmaz ayakkabılarımı giyerken içeriden gelen uğultuları rahatlıkla duyabiliyordum. "Kimdi çıkan?" Konuşanın Korecesi biraz eksik olduğundan o kişinin Junhui olduğunu düşünüyordum. "Aerin." Cevaplayan da az önce koridorda karşılamış olduğum Jeonghan'dı. "Okulda yok, sabah sabah nereye gidiyor?" Onları baş başa dedikodumu yaparlarken bırakıp merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştım.
Bugün bir kaç gün öncekine göre biraz daha iyi hissediyordum. Yani hâlâ içimde bir yerlerde agrasif ve hüzünlü olan Aerin her an gün yüzüne çıkmak için zaman kolluyordu ama izin vermeyi düşünmüyordum. Ben, benim kişiliğim bu değildi. Kolay kolay yıkılmazdım ve sulu gözlü değildim. Yine hep olduğu gibi ne yaşarsam yaşayayım içimde yaşayacak ve dışarıya bir şey yansıtmayacaktım.
Apartmandan çıkıp sokakta yürümeye başladığımda çamaşırhane zaten on dakikalık mesafede olduğundan hızlıca ulaşmıştım. Kıyafetlerimi iki ayrı makineye koyup çalıştırdığımda ise etrafta kimsenin olmamasından faydalanarak geçip bir yere yayılarak oturmuş ve cebimde ki telefonumu çıkarmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me - Yoon Jeonghan
FanficBaşlarda bizi bir arada tutan tek şey nefretimizdi. Yazım: Ağustos 13, 2023 Yayım: Ocak 31, 2024