İyi ki haritayı kraliçenin odasından araklamışım. Yaklaşık 1 saat yürümem dışında hiç bir sorun olmadan ve avcılara yakalanmadan krallığa varmıştım. Şimdi en zor kısımdaydı saraya sızmak. Bahçe duvarından kimseye görünmeden atladım. 2. Kattaki camda bir kız çocuğunun siluetini gördüm. Bu o çocuk olmalı. Zar zor da olsa pencereye tırmandım.
Kız beni gördüğü an çığlığı bastı. Hemen elimle ağzını kapadım ve diğer elimle kollarını tutarak onu susturdum. "Sessiz ol! İkimizide yakatıcaksın." Dedim. Sonra devam ettim "yavaşça ağzını açacağım eğer bir kez daha çığlık atarsan ağzını değil bilincini kapatırım" yavaşça ağzını açtım.
"Sen kimsin!" Sakinleşmeye çalışıyordu. "Beyaz atlı prensin değilim orası belli" diye yanıtladım sorusunu. "Ya adam akıllı cevap ver" az önce benden korkan velet şimdi bana bağrıyor. Dışardan bir ayak sesi geldi.
Hemen yanındaki dolaba saklanıp onu benden bahsetmemesi hakkında nazikçe(!) uyardım. Kapı açıldı. " O ses neydi?" Bu kaba ve kibirli ses bana çok tanıdık geldi. "Sadece kocaman bir fare gördüm" diye yanıtladı kız.sesin sahibi gittikten sonra dolaptan çıktım.
"Şimdi bana kim olduğunu söyleyecek misin?" Dedi bana. "adım asya beyaz atlı prenssin olmasamda seni kurtarmaya geldim" dedim bıkkınlıkla "hâlâ beyaz atlı prens diyor ne yaşadığımı bir bilsen" diye mırıldandı sinirle.
" Biri tarafından kafana çok sertçe vurulup sonra hiç bilmediğin bir evrene yanlızca vampir olduğun sanılıp getirilmen ve uyandığında kendimi bir tabutta bulman gibi ufak bir şey değildir her halde" dedim sesim yüksek çıkmıştı. Fazla yüksek
Ayak sesleri duyduğum an " beni takip et" diyerek elinden tutup cama sürükledim sonra eline haritayı verip " eğer ben gelmessem vampir krallığına git ve onlara bu çantayı göster" diyip çantayı eline verdim " sakın çantama veya içindekilere zarar verme" diye ayrıca uyarıp onu pencereden ittim.
Kapı açıldı. Cama dönük olmam büyük bir hataydı. Biri beni kollarımdan tutarak bir yere götürmeye başladı. Büyük bir odaya geldik. Taht odasına. Ellerim serbest kalsa bile ses çıkaramadım. Klius tahta oturmuş 30 yaşlarındaki genç birazcıkta yakışıklı birinin yanınnda duruyordu.
" Kralım Deniz kaçmış bu kızda onun kaçmasına yardım etmiş" dedi muhafız. "Klius?! Vay hayin şerefsiz" dedim hırlarcasına. "Bak bak bak burda kimler varmış. Noldu Betin benzin atmış" dalga geçercesine konuşuyordu benimle. Kral susması için ona baktı sonrada ayağa kalkıp benim boyuma ulaşabilmek için yere çöktü
"Sana zarar vermek istemiyorum. Lütfen bana sakince Denizin nerde olduğunu göster" diyerek kafamı okşamak için elini uzattı. Hareket etmekten kapüşonum açılmış kuyruğum sweatshirt ümden kurtulmuştu. Sertçe elini tuttuğum an klius harekete geçip yanımıza gelicekken "sakin ol sana zarar vermeyeceğim" diye mırıldandı.
"Ama ben sana vereceğim" diyip yüzünü pençeledim. Kurtların pençeleri olması çok iyi. Klius beni kraldan uzaklaştırıp bana saldırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diş ve Pençe
WerewolfLuna: merak etme o sadece sana dövüşmeyi öğreticek güvendesin Asya: peki o güvende mi?