"Merak etme saçın yerinde" dedi alaycı bir tavırla. Ölümcül bir bakış attım. Kolumdan aşşağı bir sıcaklık hissettim. Ardından acı verici bir sızlama. İnlerken kolumu tuttum. Sonra elimdeki kırmızı sıvıya baktım.
Yanıma gelip kolumu hızlıca bandajla sardı. "Vampirlerden sağ kurtulan tek çocuksun, şansısın ki seni buldum" dedikten sonra kafamı okşamak için elini uzattı. Uzattığı gibi kolunu sıkıca tutum.
"Kimsin sen?" Diye sordum. "Dedektif Bora gizli bir görevdeydim" diye mırıldandı. "Bu kıyafetle mi? Diye sordum iğneleyici bir şekilde. "Normalde giydiğim kyafetler senin sayende kanlı" diye cevap verdi.
"Peki güneş gözlüğü?" Dedim. Elini çekmeye çalışırken " vampirler sabahları gözlerini güneşten korunmak için gözlük veya lens takarlar" diye yanıtladı Sorumu.
Elini bırakınca afalladı. "Bana saldıran vampir değil avcılardı" dedim düşünceli bir şekilde. Dehşetle bana baktı "neden avcılar küçük bir çocuğa saldırsın!?"
"Bilmiyorum ama vampirlerin ok kullandığını da sanmıyorum." Diye mırıldandım. "Önce seni güvenli Bir yere götürelim sonra ben hallederim" diyerek beni sürüklemeye başladı.
Yarım saatlik bir yoldan sonra köy gibi gözüken ufak bir şehir parçacığı ile karşılaştık. Şehirdeki en lüks gözüken ev Bora' ya aitti. Kapıdan girdiğim gibi kendimi koltuğa attım.
"Ben yedek vampir kıyafetlerini alıp çıkıyorum başını belaya sokma" diyerek bir odaya girdi. Bense koltukta uyuya kalmıştım. Uyandığımda kendimi bir yatakta buldum. Aklımda hâlâ bora ile olan konuşmalarımız vardı. Kurt adamların hiç bir zaman köylere saldırmamışlardı.
Kurt adamlar sadece kendi bölgelerine izinsiz girenlere saldırırdı. Ama bir kral vardı şu an adını hatırlamıyorum. Uyku sersemiyim hâlâ. O kral insanlara saldırmaya başladı. En sonunda kurtları avlamaya başladılar.
Bu olayı bilen çok az kişi vardı. Bora'da bunu biliyordu. Söylediğine göre idam cezası olanları kurtlara vererek kurtları destekliyorlardı.
Ama şu an pek umrumda değildi. Yatağın yanındaki masada bir kağıt fark ettim.kağıtta şunlar yazıyordu:
Ben gittim akşam döneceğim. Biraz para bıraktım. Bir kaç tane kıyafet al kendine bir tane ben sana aldım ama uyar mı bilmiyorum kanlı kıyafetlerle şehirde gezmeni önermem. Kendine istediğini al banada bir kaç aburcubur alırsın artık
Masadaki kıyafte baktım. Sonra ufak bir sevgi(!) Sözcüğü söyledim. Tabutta yatmaktan bile daha miğde bulandırıcı bir şey varsa o da toz pembe bir elbisedir. Ama kanlı kıyafetlerle gezmemeliydim.
Pembe elbiseyi tiksinircesine tutup inceledim. Süs kullanılmamış hatta cep bile dikilmemişti. Elbiseyi giyip notun yanındaki üstünde 200 yazan parayı aldım.
Elimin içine sıkıştırıp dışarı çıktım. Kalabalık ve tanımadığım sokaklardan geçtim. En sonunda bir ara sokağa girip yürümeye başladım. Bir anda dengemi kaybettim. Son anda dengemi toparlayarak düşmekten kurtuldum.
Düşmeme sebep olan şeye bakmak için arkamı döndüğümde bir tilki ile karşılaştım. Tilki çocuk yere kapaklanmıştı.
Tilkilerin krallığının yıkıldığını ve bazılarının kurtlarla anlaşma içinde olduğu bazılarınınsa kurtlardan uzak köylerde insanlarla yaşadığını öğrenmiştim bora'dan. Bana "tilkilerden uzak dur bazıları saldırgan olabilir" demişti hatta.
Çocuk bana bakıp özür dilemeye başladı. Sanırım benide o tilkilerden nefret eden kalpsiz insanlardan sandı. Elimi uzatıp "iyi misin?" Diye sordum sakinleştirici bir tonla.
Elimi tuttuğunda onu kendime çekip kalkmasını sağladıktan sonra yere düşen gözlüğünü ona uzattım. Biraz sakinleşmiş gibi görünüyordu. Elimden gözlüğü nazikçe alıp "teşekkür ederim" diye mırıldandı.
Gözlüğü alırken onu inceleme fırsatım oldu. Siyah saçları karışmış, açık tenli bir çocuktu. Taktığı siyah çerçeveli saydam gözlük ona güzel bir hava katmıştı. Yoluma devam ettim. Biraz ileride sadece kadınlara özel kıyafetler satan bir dükkanla karşılaştım.
İçeri girip kıyafetlere bakmaya başladım. Gözüm Gök yüzü mavisi ceket siyah t-shirt ve siyah pantolondan oluşan takıma kaydı. Fiyatına baktığımda şok oldum. Parası sadece yirmiydi.
Tam o sırada bir ses duydum "onu almaya paran yetmez velet defol git senle uğraşamam" alaycı sesin kaynağı olan kişinin bulunduğu yere, kasaya döndüm. Bir kaç adım köpeğin önüne kemik atar gibi parayı masaya attım. Adam bir anda bağırarak "bu parayı kimden çaldın!" Dedi ve masanın yanından geçip boğazıma yapıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diş ve Pençe
WerewolfLuna: merak etme o sadece sana dövüşmeyi öğreticek güvendesin Asya: peki o güvende mi?