Karnına sert bir tekme atarak adamın elinden kurtuldum. Adam iki büklüm olmuş karnını tutarken olabildiğince hızlı bir şekilde dışarı çıktım.
Ama adamda peşimden sokağa çıktı. Kolumdan tutup beni bahçe duvarına doğru fırlattı. Duvara çarpanın etkisiyle kalkamayacak hale geldim. Adam belinden çıkardığı bıçakla kolumda uzun bir yarık açıp "kimden çaldın lan o parayı!?" Diye bağırdı.
Sızlanırken "ç-çalmadım" diyebildim. Başımıza toplanan hiç bir insan adamı durdurmadı. "Nerden buldun o zaman!" Diye bağırırken bıçağı kolumdan sertçe çekti. "Abim verdi" dedim. Canım çok acıyordu.
"Abim kim?" Doğrulmaya çalışırken "bora, dedektif Bora" diye mırıldandım. Adam şok içinde "beni öldürtmeye mı çalışıyorsun lan!?" Diye bağırıp bıçağı karnıma sapladığımda acı içinde çığlık attım.
Yüzüme gelen kan damlaları bana ait değildi sahibi beni bıçaklayan adamdan başkası değildi. Göğsünden çıkan üç pençe kalbini delip geçmişti. Adam yana doğru yıkılırken o tanıdık yüzü gördüm.
Bir kaç saat önce bana çarpan çocuktu bu ama gözlüğü yoktu. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken elimdeki kana baktım.
Bir kadın çocuğunu kucağında uyutmaya çalışıyordu. Yüzünde benimki gibi bir pençe izi vardı. Kadına biraz yaklaştım. Çocuğun yüzünde de o izi gördüğümde bunun ben olduğumu anladım. Ama onu uyutan kişi kimdi?
"Seni seviyorum İlayda'm" bu ses bana çok tanıdık geliyordu. Nedenini bilmediğim şekilde sakinleşiyordum. Sonra bir anda etraf karardı ve o söz yankılandı "abiye bay bay de"
Korkuyla uyandım. Bir yatağın üzerinde olduğumu anlamam uzun sürmedi. Hafifçe doğrulmaya çalışırken karnımdaki yaramın ağrısıyla sızlandım.
Etraf karanlıktı. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Bu evi daha önce hiç görmemiştim. Salona geldiğimde 5 tane çocukla karşılaştım hepsi nerdeyse aynı yaştaydı. Çocuklardan 3 tanesi tilki 2 tanesi pandaydı.
Sessizce cama doğru yürüyüp dışarı baktım. Hava kararmış ve yağmur başlamıştı. Dışarıyı izlerken omzuma dokunan elle yerimden sıçradım. "Korkutmak istemedim" diye mırıldandı.
Benle nerdeyse aynı boyda olan kıza döndüm "Neredeyim ben?" Diye sordum sesimde öfke yerine dost canlısı bir insan yatıyordu. "Kardeşim seni bulduğunda satıcı tarafından bıçaklanıyordun" diye cevap verdi.
Tam o anda yaşananlar aklıma gelmişti. Bıçaklandım ve bunun sebebi sadece fazla paramın olmasıydı. En sinir olduğum şey buydu, bana iftira atması.
Biraz vakit geçtikten sonra kapının çalındığını duydum. pandalardan biri kapıya Bakarken merakla kapıya doğru bir adım attım. Kapı açıldığında bora telaşla içeri girdi.
"Allah'a şükür iyisin" derken diz çöküp beni kucakladı. Beni bu kadar önemsemesi garipken beni önemseyen kişinin dedektif Bora olması. dünyanın en soğuk kanlı insanı beni düşünüyor.
"Teması sevmiyorum" derken onu geri ittim. Boranın arkasından gelen adam ya çocukların babası yada abisiydi. Koşarak ona sarılan çocukları umursamadan dışardan gelen çığlık seslerine bakım.
Benimle beraber herkes dışarı bakmışlardı. Kapıya doğru bir kaç adım atıp dışarı çıktım. İnsanların kanlar içinde vampirlerle savaşmasına tanıklık ettiğim o an şok geçirdim. Tabikide arkamdan gelen bora ve diğerleri benim ve kızların geride durmasını ittirerek anlattılar.
Vampirlerin birinin tam kalbine giren okun sahibine bakmak için döndüğümde o uzun turuncu saçlı adamı gördüm. Daha önüme dönemeden acı içinde bir çığlık duydum. Koşarak gözlüklü tilkinin yanına gittim.
Herkesi köşeye sıkıştırmışlardı. Sinirle herkesin önüne çıkıp vampirlerin tam karşısında durdum. "Onlardan uzak dur seni pis canavar!" Diye mırıldandım.
Boynumu eğmiş yere bakıyordum. "Yoksa naparsın?" Diye sordu dalga geçerek. Sıkıca gözlerimi kapattım. Nolur şimdi kurt olayım diye yalvarıyordum içimden.
Sinirle salladığım kuyruğumu hissettiğimde her şey benim kontrolümden çıkmıştı. En son gördüğüm şey ise paramparça olmuş vampir bedenleriydi.
Yaptığım tek şey bana şok içinde bakan gözlere mahçup bir ifade ile gülümsemek oldu. Bana saldırmasını beklediğim insanlar bir anda bana sarıldığında ilk başta afalladım ama sonra onlara katıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diş ve Pençe
WerewolfLuna: merak etme o sadece sana dövüşmeyi öğreticek güvendesin Asya: peki o güvende mi?