5-Karşılaşma

3.2K 91 20
                                    

~
2 SENE SONRA:

Aradan geçen kocaman 2 sene. Kızım ve ben küçük dünyamızda Ayazı bekledik ama gelen olmadı. Annesi benim doğum yaptığımı öğrenince aradı, Ayazın çok mutlu olduğunu ona ulaşmamak gerektiğini söyledi. Bende dediği gibi o gün bugündür ne Ayaza ulaşmak istiyordum, ne de onu bekliyordum.

Küçük kızım 4 gün sonra 2 yaşına girecekti. Benim prensesim gözümün önünde kocaman oluyordu. Büyüdükçe ikimize daha çok benziyordu. Bu süreçte onun her anında ben ve Mina yanındaydık.

Çalıştığım şirket değişmişti. Bir reklam şirketinde kostümlerle ilgileniyordum. Çok yoğun çalışmadığım için Arvende benimle geliyordu. Bu hafta sonu Antalya da çekim vardı, ben gitmek istemedim ama mecbur kalınca kabul ettim. 2 gün 1 gece kalacaktık. Arvenden ilk defa ayrı kalacaktım. Mina ona bakacağı için içim çok rahattı.

"Annee."
"Aşkım, kızım. Uyandın mı sen?"

Arveni kucağıma aldım. Saçlarını kokladım ve bir küçük öpücük kondurdum.

"Acıkmış mı benim kızım? Ne yemek istiyormuş?"
"Iıımmm, pappek."
"Aşkım pankek o. Tamam ben kızım pankek yapayım o zaman."

Arvenle çok sık konuşuyordum, hamileliğimin ilk anından itibaren bu böyleydi. O yüzden erken konuşmaya başlamıştı. Ama tam olarak telafuz edemiyordu.

"İkimiz."
"Tamam o zaman ikimiz yapalım kızım. Sen teyzeni uyandır bende mutfakta sizi bekliyorum."

Arveni yere indirdim. O küçük adımlarıyla odadan çıktı ve Mina'nın odasına doğru ilerledi. Ona baktıkça gözlerimi alamıyordum, o kadar tatlı, uysal bir kızdı ki hayran kalıyordum.

Mutfağa geçtim. İçerden onların gülüş sesleri geliyordu. Bu sesle güne başlamayı çok seviyordum. Bu sesi duyduğum zaman aklıma Ayaz geliyordu, onunla bu halde olabilme fikri içimi rahat ettirmiyordu. Artık düşünmek istemiyordum.

Ama Arven artık sık sık baba nerde diyordu? Ben buna nasıl cevap verecektim bilmiyorum. Bu bilinmezlik benim kafamı yoruyordu.

Mina kucağında Arvenle mutfağa geldi.

"Anneeemmm."
"Bak ya eşek sıpasına, bana bu kadar neşeyle gelmiyor."
"Kızımla aramıza girme Mina. Annesine aşık o bir kere."

Arven gerçekten bana aşık bir çocuktu. Evet Mina'yı da çok severdi ama bana ayrı bir tutkusu vardı. Her zaman Mina'yla atışırdık, bu konuda ona nispet yapmak çok hoşuma gidiyordu. Hemen sinirlenir ve sinirlenincede ayrı bir tatlı olurdu, canım arkadaşım benim.

"Haddi anne, pappek yapayım."
"Hadi teyzesi çıkar malzemeleri, kızım acıkmış benim."

Mina malzemeleri ayarlarken ben de Arvene önlük giydirdim. Ve onu mutfak tezgahına oturttum.

"Ben mumuyta kıyıyım mı?"
"Al annem kır."

Arvenin en sevdiği şey karıştırmak ve yumurta kırmaktı. Yumurtanın bir tanesi ona verdim ve kırmasına yardımcı oldum. İkinci yumurtayı da ben kırdım. Kapın içine biraz da şeker ekledikten sonra elime tel çırpıcıyı aldım.

"Anneeee ben ben ben ben."
"Annesi ver prensesimize o yapsın. Onun yaptıkları daha güzel oluyor."

Arvene vermiştim. Her yere sıçratmış bütün mutfağı batırmıştı. Ama onun bir gülüşü için bu mutfağı 50 kere temizlerdim.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra Arvenle odaya geçmiştik.

"Kızım gel otur seninle konuşmamız gereken bir şey var."

Arven cevap vermeden kucağıma gelip oturmuş maviş gözlerini de bana dikmişti. Daha çok küçüktü ama bir çok insandan iyi anlıyordu beni. Onun anlayamayacağı bir şey olsa bile ben onu anlatırdım. Çünkü o da bir bireydi.

"Arvenim. Şimdi ben birazdan gideceğim. İş için şehir dışına gitmem gerekiyor."
"Anniş ben?"
"Meleğim oraya bebekler gelemiyor, sen evde Mina teyzenle kalmalısın."

Arvenin yüzü düşmüştü, onu bu halde görmeye dayanamıyordum. Saçlarını okşadım ve durumu biraz daha açıklamaya çalıştım.

"Aşkım. Sadece 1 gece, şimdi gideceğim yarın akşam geleceğim. Sen bu gece Mina teyzenle uyur musun?"
"Damam. Ama geyi gel. Bıyakma beni baba gibi."

İşte benim korkulu rüyam başlamıştı. Arven babasının onu terk ettiğini düşünüyordu. Ona babasının ülke dışında çalıştığını ve bize ulaşması için telefonu olmadığını söylemiştim. İlk başta inanmış sorun çıkarmamıştı ama aklı artık her şeyi algılıyordu. Son 2 aydır bu yalanlarıma inanmıyordu.

Babası onu değil beni terk etmişti. Arvenin varlığını bilse gelirdi biliyorum. Belki de annesinden öğrenmişti ve gelmemişti artık hiç bir şey bilmiyordum onu fark etmiştim.

"Bebeğim baba gelecek. O seni bırakır mı hiç? Bunları seninle çok konuştuk, eğer istersen daha sonra tekrar konuşuruz ama şuan olmaz. Benim valiz hazırlamam yardım eder misin?"
"Oluuuyyy."

Arvenle beraber sohbet ederek bavul hazırlamıştık. Elimde olsa onu da bavulun içine atar götürürdüm ama işte olmuyordu.
Uçak saatine 3 saat vardı. O yüzden artık evden çıkmam gerekiyordu. Arvenle nasıl vedalaşmam gerektiğini bilmiyorumdum.

"Prensesim, konuştuklarımızı unutma olur mu? Uslu durup teyzeyi üzmeyeceksin. Ne zaman istersen beni arayabilirsin, korkmak ağlamak  yok anlaştık mı?"
"Anlayşitk."

Şu kelimeleri söyleyiş şekli beni benden alıyordu. Onu kendime çektim sıkıca sarıldım ve bol bol öptüm.

"Anniş benim doğum günüme aj kaydı ya, bana hediye al damam mı?"
"Tamam aşkım alırım ben sana."

Mina ile de vedalaştıktan sonra evden ayrıldım ve ilk taksi ile havaalanına gittim. Bizim şirkettekiler ile orada buluşacaktım.

~

Antalya'ya gelmiştik. Çekim alanları kurulmuştu, ben o sırada odaya yerleşiyordum. Şimdiden kızımı özlediğimi hissediyordum.

Eşyaları yerleştirdikten sonra sete gitmek üzere odadan ayrıldım. Otel çok karışıktı, anladığım kadarıyla düzenle yapılıyordu bu yüzden yırt dışından mimarlar gelmişti. Her yerden bir insan çıkıyordu. Zorlukla set alanına geçtim ve kıyafetleri ayarlamaya başladım.

~

Saat 20.30 olmuştu. Yemekten sonra odaya çıkmıştık. Oda arkadaşım Adaydı şirkette de çok iyi anlaşırdık,o nedenle burda da eğleneceğimizi düşünüyordum.

"Bade. Akşam yüzmek çok güzel oluyor hadi denize gidelim."
"Ada ben çok yorgunum yarın sabah erken kalkıp girsek olmaz mı?"
"Ya kızım akşamın tadı ayrı oluyor. Hadi kalkı itiraz istemiyorum."

Mina'nın ısrarı ile yanıma bikini almıştım. İyi ki de almışım yoksa giremezdim. Adayla beraber hızlıca hazırlandık ve denize gittik. Otelle deniz arası sadece 2 dakikayı o yüzden hızlıca orada olduk.

Ama çok kalabalık bir grup vardı. Dikkatli baktığım zaman otelde çalışan mimar grup olduğunu anladım, iş için değil yüzmek için gelmişlerdi.

"Ada çok kalabalık burası, gel daha sonra gelelim biz."
"Ya ne olacak? Bizi yiyecek halleri yok ya."

Ada beni dinlemedi. Genelde kimseyi dinlemezdi, çok özgür ruhluydu. Gözleri etrafa bakındı 2 tane boş şezlong görünce oraya doğru yürüdü, bende peşindeydim.

Eşyalarımız oraya bıraktıktan sonra denizin sol kısmını daha boş olduğunu fark ettik. O yüzden o tarafta yüzmeye karar verdik. Sol tarafta arkası bize dönük tek başına yüzen bir adam vardı, başka kimse yoktu.

Ada bir anda denize öyle bir atlamıştı ki ben ne olduğunu anlamıştım. Bir anda adamın arkasında belirmişti.

"Hadi Bade, su çok güzel sende gel!"

Ada bana bağırınca o adamda önce Adaya daha  sonra bana bakmıştı.

Ve o an fark ettim ki ben bu adamı tanıyordum. Kendisi aylarca peşinden koştuğum, bir haber almaya çalıştığım o adamdı.

Şu an karşımda duran ve bana bakan kişi, Ayazdı...

Güzel KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin