Çık Şu Kumsaldan | Yarı Texting

35

"Giy şunu."

"Saçmalama."

"Sana giy dedim Berra."

"Seni duydum ve 'giymek istemiyorum' dedim!"

2 dakikadır aldığı elbiseyi giymem için zorluyordu.

Artık sinirden bağırdığımda kolumu sıkarak sürükleyip hızla odaya itti ve elbiseyi de kucağıma atıp kapıyı üzerime kilitledi.

Neye uğradığımı şaşırarak kocaman açılan gözlerimi kapıya dikmiştim.

Hasta herif.

"Giydiğini söyleyene kadar açmayacağım sevgilim!"

"Ben senin sevgilin falan değilim!!!!!!!"

"Bende sana aşığım Berra Altun Ağca!"

Biraz daha bağırırsam boğazım yırtılacaktı, derin bir nefes çektim bezmişcesine. Sakinleşmeye çalıştım ve istemeye istemeye elbiseyi giymeye başladım.

Yoksa gerçekten sabaha kadar burda kapalı kalacaktım, dediğinde gayet ciddi olabilecek kadar psikopat biriydi.

"Aç şu kapıyı lanet elbiseni giydim!"

Yakınlaşan ayak sesleri ve kapının yavaşca aralanması ile ittirip dışarı fırladım.

Hızlı adımlarımla merdivenlerden aşağıya inecekken yine sıkmaktan zevk aldığı kolumu tutup beni kendine çevirip durdurdu ve saçımdaki tokayı çekti.

Sırıtarak üstümü süzmeye başladığında kolumu çekip suratına yumruk attım.

Yanağını tutarak şeytani bakışlarını gözlerime dikti.

"Belli ki akıllanmayacaksın sen, Barlası gördüğüm yerde gebertsem iyi olur.

"Eğer ona dokunursan sana yemin ederim Yamaç, bütün saçlarımı sıfıra vurur evin başka başka yerlerine koyarım ve hiç beklemediğin yerlerde saç tellerimi ve saçsız kafamı görürsün.

Saçlarıma karşı hassasiyeti vardı. Zamanında kuaförde kestirdiğim için kafayı yemişcesine davranışlara girdi. O gün hırsından Saçlarıma ek saç yapıştıracağını düşünmeye başlamıştım. Fazlasıyla takıntılı ve tehlikeli bir adamdı. Bu tehdite kafa kaldıramayacağını iyi biliyordum.

Yüzüne gelen donuk ifadeyle bir kaç saniye düşünüp konuştu.

"Hadi gidiyoruz."

"Nereye?"

"Yemeğe"

"Ne yemeği?"

"Yemek yiyeceğiz."

Boş gözlerimle ciddi misin der gibi bakıp cevap verdim.

"Aç değilim. "

"Acıktığın için gitmiyoruz zaten. Ben istediğim için gidiyoruz. Ama istersen Barlasla yiyebilirim." Dedi imayla ve arkasını dönüp gitti.

Göz devirip odadan çantamı aldım.

Sabır dileyerek aşağı inmeye başladım.

***

Lüks bir restorana gelmiştik. Etrafa göz gezdirdiğimde, gelen insanların çoğu iş yemeği yiyordu. Onun getireceği restoran tam da böyle bir yer olabilirdi zaten.

Garson gelip "Ne alırsınız?" diye sorduğunda "su." Diye cevap verecektim ki Yamaç şaşırtmayarak benim ne yiyip içeceğime de karar verdi.

"Bize 2 porsiyon somon, 2 porsiyon salata, 2 kadeh de pinot noir."

What do pinot noir????

Lt to be alchol I drink lt??

Garson gittiğinde yüzüne bakıp sesli şekilde bastırarak uzun uzun ofladım.

Gevşek ve pişkin bakışlarıyla gülümsemekten başka bir şey yapmadı.

"Ben lavaboya gideceğim."

"Otur oturduğun yerde. Tuvaletinin olmadığını ikimiz de biliyoruz."

"Masanın üzerine yapayım istersen?"

"10 dakika. Geldiğinde yemek gelmiş olur."

Hay senin yemeğine.

"İstersen kanıt olsun diye örneğini getirebilirim."

"Çabuk gel de ne yaparsan yap."

Mayonez ketçap?

Tuvalete yürürken etrafta penguen dolu olduğunu fark ettim. Takım elbiseli iş adamlarından ibaret bir yerdi. Benden başka kadın yok muydu?

İşimi bitirip tuvalet kapısından çıktığımda karşımda görmeyi beklemediğim bir yüz belirdi. Hipnoz olmuşcasına üstümdeki elbisede gezindi gözleri.

"Ne işin var burda?"

İnan bende bilmiyorum.

"Yemeğe geldim."

"O herif mi getirdi? Getireceği yere sokayım. Bu restorana iş adamlarının eşleri dışında kadın girmiyor."

"Sen ne yapıyorsun burda?"

"Hayırdır hesap mı soruyorsun?"

"Sen bana sordun."

"Ben sorarım. Sormaya hakkım olduğunu düşünüyorum."

"Benim neden yok?"

Yüzüme öylece bakıp sessiz kaldı ve cevap vermeden gitti.

Gitme...

________________________

Ben geldim lan!

Bütünlemelerden geçtim.

Bütünlemelerden geçtim.

Bütünlemelerden geçtim.

Aldım kabul ettim öylede oldu amin 777 xd

Bölüm nasıl?

Rap müzik önerisi? Melankolik rap?

Kitaba ilginize teşekkür ederim ♡