Veda

44 6 0
                                    

Uçağın kalkış saatine yarım saat kalıncaya kadar hiç konuşmadık. Daha sonrasında ise şarj aleti için teşekkür ettim ve gittim. 10 yıl boyunca hayal ettiğimden belki de daha iyi bir karşılaşma ile karşılaşmıştık ama tamamen batırmıştım. Şimdi ise hayatımın yeni başlangıcı için uçağa binmiştim. Bindiğim anda kulaklığımı takıp gözlerimi kapadım. Yokluğuna dahi ihanet etmediğim adama bir kaç kelime sarf etmiştim. Her ne kadar saçma olsa da hayatımın en iyi anıydı. Ben bir saat önce olanları düşünürken  gözlerimi yanıma oturan kişinin sesi ile açtım:

-"Tekrar merhaba. Umarım bu defa da farklı sakarlıklarla karşılaşmam yabancı."

Şokla yan tarafa döndüm.

-"S-sen."

-"Beni gördüğüne pek sevinmedin sanırım yabancı."

-"Yabancı? "

-"Daha ismini söylemedin hatırlarsan."

-"Nur."

-"Bende Jude."

Adını söylemesi ile elimi ağzına götürüp sessiz olmasını sağladım.

-"Şşşşt. Biri seni duyabilir ama."

Gülerken elimi çektim.

-"Demek benim sözlerim bana karşı. Güzel, Nur"

O adımı söylemişti. Ne kadar da yakışmıştı ağzına. Ve şu an onunla beraber 2 saat 44 dakikalık bir yolculuğa çıkacaktım. Sanırım hayatımda ki tüm şansımı şu an kullanıyordum. Kalbim deli gibi atarken ne yapacaktım bilemiyordum.

-"Yine daldın Nur. Geride birilerini mi bıraktın yoksa?"

-"Herkes ardında birilerini bırakır."

-"Tabii orası öyle ancak bazıları daha özeldir bizim için."

Dediği sözler kalbime ok gibi saplanmıştı. Bu okların Eros'un okları olmasını tercih ederdim ancak ne yazık ki hüzün tanrıçasının oklarıydı.

-"Anlaşılan senin için çok özel birileri var geride kalan."

-"Beni boş ver. Ben sana soruyorum."

-"Seninle aşk hayatımı konuşmayacağım Jude Bellingham."

Sözlerimi söylerken gözüm dolmuştu. 10 yıldır hayallerimde yaşayan adama aşk hayatımdan mı bahsedecektim.

-"Hey hey iyi misin? Ne oldu?"

Koltuğun kenarında ki elimi tutup başımı kendisine doğru çevirdi.

-"Bana şu an ne olduğunu anlatıyorsun. Biliyorum daha yeni tanıştık adını bile 5 dakika önce öğrendim ama sen beni önceden tanıyordun. Bence bu anlatabilmen için uygun bir koşul. Hem nasılsa bir daha birbirimizi görmeyeceğiz. Büyük ihtimalle."

Evet görmeyeceğiz. Sorunda tam olarak bu aslında. Ona bu zihnimden geçenleri söylemek istedim ancak bunu yapmam dünyanın en mantıksız hareketlerinden biri olurdu.

-"Tamam. Başını ağrıtacağım ama."

Zorla gülerken gözlerine baktım.

-"İnan bana Nur başımın ağrımasını istiyorum."

-"Tamam o zaman. 10 yıldır hiç erkek arkadaşım olmadı. Ondan öncede 1 haftalık basit bir lise takılmasıydı. Londra'dan da temelli ayrılıyorum. Artık Madrid'te ki şirkette çalışmaya başlayacağım. Bu kadar."

-"Bu kadar mı daha başım karıncalanmaya bile başlamadı."

-"Biraz monoton bir hayatım var. Eee sen anlat bakalım Jude."

-"Ben Jude. 8 senedir Real Madrid'te futbol oynuyorum. Real'de oynamaya başladığımdan beri hiç ciddi ilişkim olmadı. Hiç aşık olmadım. Şu an uçakta tanımadığım birine bunları anlatıyorum."

-"Ahahah. Demek hiç aşık olmadın."

-"Olmak istedim. Ancak tanrının başka planları var sanırım. Sen hiç aşık oldun mu peki?"

-"İlk görüşte aşka inanır mısın?"

-"Hayır. Bence sırf görünüşe kanmak ilk görüşte aşk dedikleri. Sen inanıyor musun?

-"Hayır. Ama ilk bakışta aşka inanıyorum"

-"Waow. O zaman dinliyorum."

-"10 yıl önceydi. Onu instagramda bir haber paylaşım sitesinde gördüm. O anda o kadar tuhaf hissettim ki. Daha önce hiç bir böyle bir şey hissetmemiştim. Onu sanki sadece görmüyor hissediyordum. Aşırı imkansız biriydi. Ama bana o kadar imkansız gelmiyordu. Sanki bir şekilde yollarımız kesişecek gibi gelmişti. Sonra onunla kendime bir sürü shop yaptım rüyalarımda gördüm. Ona aşık olmuştum. "

-"Etkileyici. Bu kişiyi kıskandım doğrusu. Haber paylaşım sitesinde görmüştüm dedin. Ünlü biri mi?"

-"Lütfen gülme ama evet."

-"Şaşırtıcı. Bu yüzden 10 yıl boyunca hiç erkek arkadaşın olmadı. Hiç sıkılmadın mı"

-"Ben yokluğuna dahi ihanet etmem Jude. Yani onun yokluğuna."

-"Peki yollarınız kesişti mi?"

-"Aslında garip bir şekilde evet. Hem de hiç beklemediğim bir anda. Ama biliyor musun o yerde ki insanları yorumlarken onun yüzünü görmemişken hissettim. Sanki ikimiz aynı şarkıyı dinliyor gibiydik. Onunda eski bir müzik zevki var benim de. "

-"Konuştun mu onunla?"

-"Evet ama sonu hala belirsiz."

-"Etkileyici. Birinin beni böyle sevmesini çok isterdim. Onunla tanışmak, onu dinlemek ,onunla bir şeyler paylaşmak isterdim."

-"Başka bir şey dilesen olurmuş sanırım."

-"Ne demek istediğini anlamadım."

"-Yani şey belki de başına gelmiştir ama hissetmemişsindir."

-"Eğer bu olduysa cidden çok üzülürüm."

-"Belki tekrar konuşursun onunla."

-"İnan bana o kadar şanslı bir adam değilim Nur. Hem bir şey merak ettim. Shop yaptığını söylemiştin. Bir kaç tanesini göstersene."

O anda bir öksürük tuttu ve lafı çevirmeye çalıştım.

-"Aklıma bir şey geldi."

Jude merakla gözle bakarken çantamda ki not defteri ve kalemi çıkardım.

-"Ne yapıcaz bunlarla?"

Defterden bir yaprak kopartıp kalemle beraber Jude'a uzattım.

-"Bu kağıda bugünden aklında kalan bir cümle ve şarkı adı yaz sonra onu katla ve bana ver. Aynısını bende yapacağım. Uçaktan inmeden bu kağıtlara bakmayacağız ama."

-"Bunu  amacını pek anlamadım ama hoşuma gitti."

Amacımı bende anlamadım çok çocukça bir şeydi. Ama insan en çokta sevdiği kişinin yanında çocuk olmaz mıydı zaten. 

Kağıda şarkı olarak The End of the World-Sharon Van Etten ve cümle olarakta Ben yokluğuna dahi ihanet etmem Jude... yazısını yazdım. Özenle katlayıp ona uzattım. O da yazdığı kağıdı bana uzattı. Kaybetmemek için çantama koydum hemen o da eşofmanının cebine koyup fermuarı kapattı. Biz sohbet ederken çoktan İspanya'ya gelmiştik bile. Uçaktan inmeden önce tanıştığına memnun olduğunu söyledi ve bende ona sarıldım. Rüyalarımdan bile daha güzeldi ona sarılmak. Ölünceye kadar o şekilde kalmayı diledim o an. Daha sonra cep telefonunu çıkarıp bir fotoğraf çekti. Nedenini sorduğumda artık bilinen kişinin ben olduğumu söyledi. Bu şekilde veda ettik birbirimize. Vedası bile acı verirken o kadar güzeldi ki. O dünyanın en mükemmel gözlerine canlı bir şekilde bakabilmek özellikle...

Uçaktan inip şirketin gönderdiği araca bindiğimde çantamdan Jude'un verdiği kağıdı çıkardım. Okuduklarım göz yaşlarımı serbest bırakmıştı:

The End of the World-Sharon Van Etten, Ben ilk bakışta aşka inanırım Nur...

Sıfırsal-Jude BellinghamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin