Loca'da ki Yanlış

30 2 4
                                    

Nihayetinde ilk iş günü gelmişti. Klasik rutinimi halledip iş yerine geçtim. Sekreterim olduğunu öğrendiğim Tom odamı gösterdi. Ancak odamda fazladan bir masa daha vardı. Masanın üzerinde yazan isim ise bir tık şaşırtmıştı. Felipe Velasco. Ben şaşkınlığımı henüz üzerimden atamamışken kendisi de içeriye girdi.

-Günaydın iş arkadaşım.

-Felipe? Burada müdür olduğunu bilmiyordum.

-İnanır mısın bende daha dün öğrendim. 

-Ne? Doğru düzgün bir açıklama yapar mısın?

-Şimdi şöyle ki iş arkadaşım ailem benim biraz fazla deneyimsiz olduğumu ve işi daha iyi öğrenmem gerektiğini söylüyor. Ve bu işi öğrenmem gereken deneyimli kişide sen oluyorsun. Ama merak etme iyi bir öğrenciyimdir. 

-Bundan bahsetmemişlerdi bana.

-Bende sana bununla ilgili bir şey söyleyecektim. Büyük patronlar seninle tanışmak istiyor. Bu akşam için seni yemeğe davet ettiler.

Bu durum biraz sinirlerime dokunmuştu.  Hak ettiğim konuma ulaşmışken bir de benden yaşça büyük bir adama öğretmenlik mi yapacaktım. 

-Peki Felipe.

-Tamam o zaman ilk iş ne yapıyoruz?

-İlk olarak çalışanlar ile tanışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Kapıda sessizce olayları gözlemleyen Tom'a döndüm.

-İlk olarak çalışanların dosyasını istiyorum. Daha sonrada hepsi ile tek tek görüşeceğim.

-Tamamdır Nur Hanım. Hemen gönderiyorum size dosyaları.

Tom gittikten kısa bir süre sonra dosyalar bilgisayarıma gelmişti. Dosyalardan ilkini açıp o kişiyi çağırdım. Hemen hemen hepsi ile tanıştım. Geri kalanlar ise izinliydi. Bu sürede Felipe'de yan tarafımda benimle beraber tanışıyordu. Tanışma faslı bittiğinde saat çoktan 14.00 olmuştu. Öğle molası vakti vardı bir saatlik. Akşam yemeğe davetli odluğum için öğle arasında çıkmayıp programımda ki işleri hallettim. Çıkış saati 18.00'dı. İşlerim erken bittiği için yarım saat erken çıkıp eve geçtim. Vaktim az olduğu için tek parça bir şey giymeyi düşündüm. Dolaptan çıkardığım sırtı bele kadar açık ,siyah   mini sıfır kollu elbisemi giydim. Enseden toplayarak sıkı bir at kuyruğu yaptığım saçlarıma tamamlayıcı olarak uzun olmayan gümüş küpelerimi taktım. 173 boyuma inat giydiğim siyah kemer detaylı stilettolar ise kombinime tam uymuştu. Son olarak da ayakkabılarıma uyacak dokuda bir çantayı alarak evden çıktım. Şirketin tahsis ettiği araca binip dıştan kaliteli bir yer gibi duran tatlıcıdan frambuazlı turta aldım. Artık bu akşam yemeği için tamamen hazırdım. Felipe'in attığı konuma geldiğimde kapıyı 50'lerinde bir adam açtı. Ardından Felipe ve ailesi olduğunu düşündüğüm kişilerin bulunduğu salona geçtim. Hem annesi hem babası dozunda samimi insanlardı. Yemek faslına geçtiğimizde ailesinin daha meraklı bakan  gözleri arasında sorulanlara cevap veriyordum. İlk başta her şey iş ile alakalı bir sohbetken annesinin: " Kızı yemekte rahat bırak en azından. İş konuları ile sıkmayın." sözü ile konunun nereye gittiği belliydi.

-Erkek arkadaşın var mı Nur. Gerçi daha yeni taşındın buraya ancak geride bıraktıkların falan.

Geride bıraktıklarım... Herkes neden bu kadar üzerine düşüyordu ki.

-Hayır efendim. Uzun bir süredir de yok. Kariyerime odaklanma konusunda ısrarcıyım.

Anne ve babası sözlerimi duyduklarında resmen birbirlerine zafer gülüşü atmışlardı. Aynı anda "Güzel." diye cevap verdiler. Buna neden böyle bir tepki verdiler anlamış değildim ya da anlamak istemiyordum. Sessizliği  bozan babası  oldu.

Sıfırsal-Jude BellinghamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin