İyi okumalar!
☼︎
Yatağımda uzanmış, beyaz tüylü güzel kedim Pamuk’u okşuyordum. Yumuşacık tüyleri parmaklarımın arasında kayarken içimi huzur kapladı. Masmavi gözleri, berrak bir deniz gibi ışıldıyordu.
"Sen çok güzelsin," diye fısıldadım ve başına küçük bir öpücük kondurdum. Pamuk, gözlerini kısıp mırıldandı.
Tam o anda annemin sesi yankılandı:
"Çilay! Derhal salona in!"
İç çektim. Ne için çağırıyordu acaba? Pamuğun başını son kez okşayıp yataktan kalktım. Ayaklarım sürüklenerek merdivenleri indim.
"Neredesin?"
"Salondayım!"
Of çekerek içeri girdim. Tam anneme sitem edecekken gözüm Yavuz Bey’e takıldı. Yüzündeki sert ifade, söyleyeceklerimi yutkunarak içime gömmeme neden oldu.
"Otur şuraya," dedi annem.
Onu duymazdan gelerek Yavuz'a döndüm. "Ne var?"
Yavuz, ifadesiz bir yüzle gözlerini üzerime dikti. "Annen otur dedi, duymadın mı?"
Buz gibi ses tonu içimi ürpertti. İstemesem de boş bir koltuğa geçip oturdum. Kaşlarımı çatmıştım, yüzümdeki memnuniyetsizliği saklamıyordum.
"Notların düşük gelmiş," dedi sonunda. "Sınavına çalışmadın mı?"
Bir an nefesim kesildi. Sesi keskin bir bıçak gibi üzerime indi.
"Çalıştım," dedim kısık bir sesle.
Yavuz alaycı bir şekilde güldü. Elindeki kağıtları masaya fırlattı. "Bu kağıtlardaki notlar başka bir şey söylüyor ama."
Kağıtlara şöyle bir baktım, omuz silktim. "İyi gelmediyse gelmedi. Ne yapayım?"
Bu kayıtsızlığım onu daha da öfkelendirdi. Kaşları çatıldı, gözlerinde sabırsız bir alev parladı.
Ayağa kalkarak bana doğru bir adım attı. "Ne yapacağını ben söyleyeyim: Daha fazla çalışacaksın! Ciddiye alacaksın!"
Gözlerimi devirip yerimden kalktım. "Diyeceklerin buysa, odama çıkıyorum."
O an odadaki hava değişti. Bir şeylerin ters gideceğini hissettim.
"Beni dinlemeyecek misin?"
Cevap vermeden arkamı döndüm. Ama kaçamadım. Kolumu birden sertçe kavradı, nefesim kesildi.
"Yürü," dedi dişlerinin arasından. "Depoya."
Yutkundum. Geri çekilmek istedim ama bileğindeki baskı her geçen saniye arttı. Anneme baktım. Beni kurtarmasını bekledim. Ama o, başını eğmiş, sessizdi. Her zaman olduğu gibi…
Merdivenlerden aşağı inerken içimi ürperti sardı. Depoya adım attığımızda içerinin soğukluğu iliklerime işledi. Tozlu raflar, nemli hava ve loş ışık… Küçük bir hapishane gibi.
Yavuz kapıyı kapattı. İçerideki gölgeler üzerime çöktü. Bakışları sertti, sesi daha da sert.
"Bana saygısızlık etmeyeceksin."
Kelimesi kelimesine kazındı zihnime. Kaçmaya çalışmadım. Kaçış yoktu.
Sert sözleri, keskin bakışları, içimi titreten varlığı… Her şey üzerime yük gibi bindi. O an, hiçbir şey söylememek en güvenlisiydi. Sessizce bekledim.
Ne kadar sürdü bilmiyorum. Ama sonunda kapı açıldı, ayak sesleri uzaklaştı. Depoda yalnız kalmıştım.
Bedenim titriyordu, ama daha çok ruhum üşüyordu. Gözyaşlarımı sildim. Kendimi sımsıkı sarıp, sabahın gelmesini bekledim.
☼︎Bölümü beğendiniz mi?
Birinci bölüm ve aynı zamanda giriş bölümü olduğu için kısa bir bölümdü. Merak etmeyin sonrakiler uzun olacakk.
Bölüme oy vermeyi unutmayın lütfen.
Sonraki bölümde görüşürüz!
![](https://img.wattpad.com/cover/371877570-288-k436748.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALPLER
Novela Juvenil"Gerçekten kimseyi tanımazsın, ta ki hayat seni bir araya getirmeye zorlayana kadar." ☼︎ Çilay Su Demir, 17 yaşında, kaybolmuş bir geçmişin peşinden koşan bir kızdır. Küçük yaşlarda babasına olan sevgisi, annesinin ihanetine ve ayrılığa kurban gitmi...