10. kılıcı uzun olan kazansın

545 118 91
                                    

İyi okumalar, oy ve yorum

Sınırlar 90 a 40 şeklinde helelele

Sabahın köründe zar zor sınıfa yetişen Minho sırasına oturmuş ve direkt olarak yatar pozisyonda kurulmuştu. Önünde oturan Felix onun bu hallerinden bıkmış bir şekilde nefes çekmişti. Hocanın söylediği test kitaplarını açmış ve önüne koymuştu.

Bugün bölümlerinin ilk günündelerdi. Yani, Minho'yla Felix zaten buradalardı ve gidememişlerdi fakat yeni öğrenciler aralarına katılacaktı. Bu yüzden tüm konulara baştan tekrar geçiliyordu. Şimdiyse sadece soru çözüyorlardı.

"Yeni sınıf arkadaşlarınızla iyi geçinin." Hoca sınıftaki herkesi uyarıyor, onlara kızıyordu. Felix camdan dışarıyı seyretmeye başlamıştı. O sırada kapının tıklatılmasıyla tüm odaklar oraya döndü.

Felix uyuyan arkadaşına bakmış ve gözlerini devirerek kapıya dönmüştü. Asker ordusu gibi içeriye doluşmaya başlayan öğrenciler herkesi meraklandırmıştı.

"Merhaba çocuklar. Bu sizin seçtiğiniz sanayi bölümü. Benimle ve arkadaşlarınızla iyi geçinin. Öncelikle kendinizi tanıtmak ister misiniz?" Çocuklardan ses çıkmayınca hoca kıkırdamıştı.

"Pekala. Sizleri yerleştirmeye geçelim o zaman." Hoca konuşurken Felix oturduğu yerde götünü biraz kaldırmış ve öğrencileri incelemeye başlamıştı. Gördüğü çocuk ile gözleri büyümüştü.

"Ananı... sikeyim... vay...." En çok çocuğun kısılan gözleri dikkatini çekerken düzgünce ütülenmiş gömleği Felix'in ilgisini çoktan kapmıştı bile. O sırada arkasında gördüğü, çantası tek koluna asılı olan diğer beden ile gözleri daha çok açıldı ve oturduğu yerde dikleşti.

"Ananı daha çok sikeyim! Lan Min, kalk!" Sessiz bir şekilde öncekinden daha endişeli bağırdığında hızla arkasına dönüp camış gibi yayılarak yatanı omzundan sertçe sarsmıştı.

"Kalk pezevenk!" Minho gözlerini yavaşça açarken Felix gergin bir şekilde sınıfa doluşan çocukların hocanın yardımıyla yerlerine tek tek geçmelerini seyretmeye başlamıştı. Gerilerek dudağını dişlerken daha dünyayla bağlantı kuramayıp uyanamayan Minho'ya döndü.

"Minho... o burada."

"Kim burada? Favori kahramanım Spider man mi geldi?" Dalga geçer gibi konuşup başını koluna sürtmüş ve uyumaya devam etmişti. Felix ise kulağına doğru eğildi.

"Hayır, Minho... Azrailin geldi." Arkadaşını anlamayarak başını yerinden kaldırdığında Felix kendini geri çekmiş ve Minho'nun önünü görmesine izin vermişti. İlgisini çeken kalabalık ile kahverengi saçlı olan tahtadaki çocuklara baktı ve Felix'in bahsettiği 'azraili' gözüne kestirdi.

Uykudan olmalı ki bir süreliğine öylece baktı. Ardından yaşanabileceklerin ve durumun farkına vardığında büyüyen gözlerini zemine indirmiş, ilgi çekmemeye çabalayarak başını yavaşça sıraya yaslamış ve kollarıyla kendini kapatmıştı.

"Beni niye kaldırıyorsun amına koyayım! Uyusam dikkatini çekmezdim zaten. Şimdi otistik gibi gözükeceğim, ya sabır!"

Minho yüzünü saklayarak sırasına daha çok giriştiğinde Felix önüne döndü. Çantasını çıkarıp Minho'nun başının yanına koymuştu, Minho da gizlice çantasını yanındaki boş sıraya kimsenin oturmaması için yerleştirmişti. Felix'in gözleri ilgisini çeken çocuk ile Minho'nun kendini kız olarak tanıttığı çocuğun arasında gidip gelirken ikisinin de herkesten geri durmaya çalıştığını fark etmişti.

"Bunlar kesin arkadaş. Sıçtık... Ya bu da heteroysa?" Minho'nun taktiği tam şu anda ona mantıklı gelmeye başladığında başını iki yana salladı. Kendi sıra arkadaşına bakıp bir yere yollamayı bile düşünmüştü fakat yapamazdı. Şimdi gelip Jisung otururdu falan, çekilmezdi.

Bir süre sonra Minho, kimsenin yanına oturmamasıyla rahatlamıştı. Sınıftaki herkes yerleşmişti yerine. Ayak sesleri azalmıştı.

"Bir anda mülteci kampına döndük amına koyayım... Neyse. O nereye oturdu Lix?" Yanıt alamadığında sessiz kalmıştı.

"Felix?"

"Felix kim?" Duyduğu ses ile yerinden sekerken o an tüm planını unutup bir anda başını kaldırmış, masasının dibinde dikilen ile göz göze gelmişti. İkisi de şaşırmış olmalı ki bir tepki göstermediler.

Işık hızında başını geri masaya yapıştırmış ve bir şey söylememişti. Şimdiden yanakları kıpkırmızı olmuştu.

Jisung olduğu yerde hareketlendiğinde ne yapacağını bilemeyerek gözlerini etrafta gezdirip bir şey söylemedi. Fakat ayakta tek kalan öğrenci olması da hoş değildi.

"Çantanı çeker misin?" Jisung'un küçük ricasıyla Minho elini uzatıp çantasını tutmuş ve bacaklarının arasına koymuştu. Felix de mecbur olarak çantasını arka sıradan alıp Jisung'un sırasını açmıştı.

Jisung yeni sınıfında yeni yerine oturup çantasını arkasına takmıştı.

"Bakar mısın?"

"Yok... Bakamam..."

"Bana bak bi'." Ses tonu değiştiğinde Minho'nun içinde ister istemez bir ürperti oluşmuştu. Bu çocuk dayılar gibi azgındı fakat onlar kadar geri zekalı değildi!

Yeterince boku yediğini fark ettiğinde başını yattığı yerden kaldırıp dikeldi. Hatta ani bir değişiklik yaparak kolunu masaya yaslamış ve eliyle çenesine destek vererek Jisung'a dönük bir şekilde oturmuştu.

"Ne oldu? Çok mü ilgini çektim de görmek istiyorsun?" Yüzünde çapkın bir gülümseme oluştuğunda kendisini inceleyenin gözlerine bakıyordu.

Şakasız götü titriyordu diyebiliriz.

"Sen... Minnie-"

"Ay o kim? Hiç duymadım da adını, tanımıyorum. Hahah!" Sondaki gülüşü biraz sesli ve içten çıktığında Jisung buna karşı sessiz kalmıştı. Minho öksürerek boğazını temizlemiş ve yüzündeki aptal gülümsemesinden kurtulmayı denemişti.

Olaylar şu an onun için ne kadar karışık olsa da sonuçta önünde hoşlandığı kişi vardı, hiçbir şey yaşanmamış bile olsa böyle heyecanlanabilirdi. Ve üstüne üstlük Jisung'dan ağır bir parfüm kokusu geliyordu. Fakat düşündüğünün aksine o ağır parfümlerden değildi, daha hafif ve hoş bir kokusu vardı. Dikkatini dağıtabilecek kadar.

"Ah... Pardon. Birine benzettim de."

"Eşi benzerim mi varmış benim?" Yeniden o sesli kahkahasından attığında hızla dudaklarını kapatmıştı.

"Sorun değil yani dünyada kaç kişi yaşıyor, değil mi?" Jisung onu başıyla onaylamıştı. Ardından hocanın seslenmesiyle önüne dönmüştü.

Minho kafasını tekrar sıraya koyup kollarıyla suratını kapatmıştı. Bıraktığı boşluktan Jisung'un kitaplarını çıkarışını seyretmişti. Kaleminin kapağını dişiyle çat diye çekip açması ve uç yerleştirmesini bile izlemişti. O an yeni bölümlerindeki ilk ders başlamıştı.

Minho yeni sıra arkadaşıyla tanışmıştı.










istediğim şeyi yazamadım ama bu da idare eder

naber

Like U Boy //minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin