İyi okumalarLacivert geniş gömleğimi üstüme geçirip, düğmelerimi ilikledim. Paçalarını siyah kumaş pantolonumun içine sıkıştırıp, siyah ceketimi giydim. Hava gerçekten çok soğuktu, ceketin üstüne kalın uzun kabanımı giyip boynumada tıpkı kabanım gibi siyah bir atkı doladım. Çok abartı olmayan makyajım ve sıktığım hafif parfümle hazırdım. Hızlı hızlı aşağı inmem lazımdı çünkü Taehyung salonda beni bekliyordu.
Bir gün uyandırılıp hayatınız boyunca devam edicek olan bir tiyatroda rol alıcaksınız deselerdi gülüp geçerdim. Ama gülüşüm sadece iki yıl önceye kadar sürerdi çünkü ben o ömür boyu sürücek tiyatroda baş rol olmuştum.
Sahte mutluluklar, sahte eğlenceler, sahte konuşmalar bir anda hayatımda dolup taşmıştı. Ben bu insanların içine atıldığım gün günahlarla esir edilmiştim.
Odadan çıkıp ardımdaki kapıyı kapatım, seri adımlarla merdivenlerden aşağı indiğim gibi yemek masasında oturmuş, sigarasını içen Taehyung'la göz göze gelmiştik.
Oda tıpkı ben gibi sim siyahtı ama her zaman düzleştirdiği saçları bugün dokunulmamış ve kendi dalgalarına kavuşmuştu. İyice yaklaşıp yanında durdum. Ela irislerin önünü beyaz sigara dumanı kapatmıştı ama o bakışlarını görmeme engel değildi beyaz duman.
Bana böyle bakmaya başladığından beri kalbim duracakmış gibi oluyordu. Omuzlarımdaki yük daha da ağırlaşıp, hayat bana olduğundan daha da zor geliyordu. Sanki bir anda sarhoş olmuş gibi ona doğru adımlayıp dibinde durdum.
Yavaşça ayaklandı, bir elinde tutuğu sigarasıyla, diğer eliyse cebinde olucak şekilde önümde durdu. Öylece yüzüme bakıyordu, ne konuştu ne de başka bir şey... Bitmeye başlayan sigarası tekrar dolgun dudaklarının arasına hasret kalmışçasına kavuştu, derin bir nefes çekip göğsünün iyice şişmesine sebep oldu. Çektiği derin nefesi tereddüt ettmeden usulca yüzüme üfledi. Beyaz duman adeta yüzümden öpüp geçmişti usulca.
Gözlerimden ayrılmayan ela irisler bu defa dudaklarımı bulmuştu, bu öyle bir bakıştı ki; korku muydu yoksa hayranlık mı anlayamazdınız. Gözleri dudaklarımdan ayrılıp her bir parçamın üstünde dikkatle dolandı. Elleri yavaşça havalanıp saçlarıma doğru ilerledi.
Bedenim gerilmiş olduğu yerde kenetlenip kalmıştı, geri çekilmek istiyordum. Yavaşça saçımın üstünde tutuğu toz parçasını parmak uçlarıyla kavrayıp, hızla çekmişti.
Hemen ardından arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.
"Biraz daha seni izlemeye devam edersek yemeği kaçırıcağız."
Kapıdan çıkıp bahçeye gitmişti. Sanki onunla bakışmaya meraklı olan benmişim gibi ukalaca bir tavır sergilemişti. Onu hiç bir zaman çözemicektim, o bana ne kadar uzaksa bende bir o kadar uzakta kalmak istedikçe biz asla bir birimizi anlamayacaktık.
-
Uzun süren yolculuğun ardından makam aracının bizi getirmesi gerektiği yerde durmuştuk.
Birazdan devlet binasının restoranına giriş yapıcaktık ve bunun için dışarıda gerekli önlemler alınırken bizde arabada bekliyorduk.
Birazdan gideceğimiz restoran sadece devlete çalışan iş adamlarının yemek yedirildiği bir yerdi. Her ne kadar devlet binası da olsa dışarı atılan her adımda onlarca güvenlik alınması lazımdı çünkü söz konusu Kore başkanı ve biricik ailesiydi.
Dışarda sayılmayacak kadar fazla, silahlı güvenlik, haber bültenleri, kameramanlar ve daha bir çoğu sıraya dizilmişti. Kafamı siyah filmlerle kapalı cama çevirdim, dışarda mahşer kalabalığı vardı. Bu gece ciddi anlamda önemli bir geceydi çünkü başkanlığa aday bütün herkes burda toplanıcaktı. Haliyle güvenlik önlemleri ikiye katlanmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/371552634-288-k127699.jpg)