Umut'tan;
“Ameliyathaneyi hazırlayın!” Doktorların sesi kulaklarımda yankılanıyordu, kaza yapmıştık. Ben iyiydim, ufak tefek sıyrıklarla atlatmıştım onlarıda zaten ambulansta halletmişlerdi fakat Melek ağır derecede kan kaybediyordu. Yani doktorlar öyle söylemişti. Şimdi ise sedyede ameliyathaneye mggötürüyorladı. Bende arkasından gidiyordum fakat hiç birşey yapamıyordum bu beni mahfediyordu. “Melek! lütfen aç gözlerini güzelim, lütfen aç 1..” Bağırışlarım hastane korudorlarını dolduruyordu fakat o gözlerini açmıyordu. Onun o güzel gözlerini göremiyordum. Canımı acıtan vücüdumdaki yaralar değilde buydu. Ameliyathanenin önüne geldiğimizde doktorlar beni tutuyorlardı. “Hayır, istemiyorum, onunla birlikte gireceğim oraya!” “Beyefendi lütfen zorluk çıkartmayın!” Kendimi istesem zorlayabilirdim fakat vücüdum yorgun düşmüştü bu yüzden daha fazla diretemeden göz yaşları içinde kendimi yere bırakıp, kafamı ellerimin arasına aldım ve ağlamaya devam ettim.
“Umut!” Dakikalar sonra duyduğum bu tanıdık ses ile kafamı kaldırıp çevreme bakındım. Ali'ydi. Onun arkasından görüş açıma giren; Emre, Hürkan, Kaan, Ömer, Emir. Hepsi sırayla geldiklerinde, kafamı kaldırıp kızarmış ve bulanık gören gözlerimle onlara baktım. “Abi, du rumu çok kötüymüş..” Devamını getiremeden tekrardan gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Nefes alıyordum ama yaşıyor muydum? Bilmiyordum. Bilmiyordum. Hiç bir sikimi anlayamıyordum, beynimin içi çok doluydu idrak edemiyordum hiç birşeyi. Desteğe mi ihtiyacım vardı? Hayır benim Melek'ime ihtiyacım vardı. Onun sesine ihtiyacım vardı. Onu düşündüğümde kalbime bir bıçak saplanmış gibi olmuştu. Kendimi berbat hissediyordum. Kafamı tekrar ellerimin arasına aldığımda, Hürkan, elini omzuma koymuştu. Hiç kimse konuşmuyordu. Ağızlarından tek bir kelime bile çıkmıyordu.
04:35
“Melek Kadıoğlu'nun yakınları siz misiniz?” Ameliyathaneden çıkan doktorun, yönelttiği soruyla ona baktım. Heycanla ve umutla açılan gözlerim ilr ayağa kalktım. “Evet, yakınları bizleriz. Durumu iyi değil mi?” Doktor önce bana sonra ise diğerlerine göz gezdirdi. “Durumu iyi. Fakat birkaç gün hastanede kalması gerek şu an hayati riski yok ama en ufak nabız artışında yada düşüşünde felç kalabilme ihtimali var.” Yutkundum. “Ta-mam. Peki şimdi görebilir miyim?” Doktor bana bakıp gülümsedi. “Tabiiki” Gülümsedim ve diğerlerine döndüm. Ve tek tek hepsine sarıldım. “Melek!” Doğa'nın sesiyle, gözlerimi kapıya çevirdim. Gece Doğa'nın ellerini tutmuş onu kontrol etmeye çalışıyordu. “Amına koyduğum dur bi dur.” Hepimiz onlara dönmüş bakıyorduk. Daha sonra asansörden Kumsal çıktı “A, şey siz onları takmayın. Aşşağıda kan ağlarken bir anda "Durumu iyi" mesajinı alınca mutluluktan bu kadar katı koşarak çıktılar.” Arkasından Demet ve Sena'da asansörden çıktı. Hepimizin yüzünü ufak bir gülümseme kaplamıştı. “Girecek misin sen? Yoksa ben mi girmeliyim?" Doğa'nın sesiyle tekrar Doğa'ya baktım. "Tamam, giriyorum. Sakin." Kaldığı yani götürdükleri ameliyathanenin yanındaki odaya döndürdüm bakışlarımı. Derin bir nefes aldım ve saçlarımı karıştırıp odadan içeriye girdim.
~Gece
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bekle Dedi Gitti
FanfictionÇocukluk arkadaşı olan Umut ve Melek hep beraber oyun oynarlar birbirlerinin evine giderlerdi birbirlerinden hoşlanıyolardı tabi birgün Melek taşındı ama Umuta tek kelime söylemeden yıllar sonra sahilde karşılaştılar.