Göz kapaklarımı usulca açarken nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Sert kollar arasında olduğumu gördüğümde yutkundum. Sabaha kadar burada birlikte mi uyumuştuk?
Esneyip gözlerimi ovuşturarak etrafıma bakındım. Başımı kaldırıp Bartu'nun odasının balkonuna bakarken onu orada beklemiyordum. Yaktığı sigarasını içerken çatık kaşlarıyla bize bakıyordu.
Yutkunup gözlerimi kaçırırken cebimden telefonumu çıkarttım. Sabaha kadar beni aramış ve mesaj atmış olduğunu gördüm.
Yerimden daha fazla kıpırdanırken Ediz esneyerek gözlerini aralamıştı."Günaydın Anka."
"Günaydın Ediz. Şey, ben gitsem iyi olur."
Ayağa kalkarken bileğimden tutup kucağına geri çekti. Korkuyla karşı balkona bakarken Bartu sigarasını fırlatıp sinirle içeri geçmişti.
"Kahvaltı yapmadan mı?"
Başımı salladım hızlıca. Gitsem daha iyi olurdu. Bartu çok sinirlenecekti.
"Peki, bırakayım seni."
Başımı iki yana sallarken ayağa kalktım.
"Ben giderim Ediz, zahmet etme."
Gözlerini devirirken o da ayağa kalkmıştı.
"Biraz daha uyusak olmaz mı Anka?"
Hâlâ uykum vardı ama Bartu'nun bizi daha fazla böyle görmesi iyi değildi. Hem dükkana geçsem iyi olurdu.
"Ben gidince uyursun."
"Seninle daha rahat uyumuştum."
Koltukta? Rahat?
Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde ona bakarken gözlerimi kaçırdım.
"İşe gitmem gerekiyor."
Mutsuzca başını sallarken ayağa kalktı ve elimi tuttu. Birlikte içeri geçerken odasından çıkarak banyoya yöneldik.
"Güzelce elini yüzünü yıka. Bende bize tost yapacağım."
Mecburen onu onaylarken banyoya girdim. Ellerimi yüzlerimi yıkarken işimi bitirmemle banyodan çıktım. Tam karşımda Jale teyze belirirken yanaklarımı sıkmıştı.
"Günaydın prensesim. İş kıyafetlerini yıkamıştım oturma odasında koltuğun üstüne bıraktım."
"Niye zahmet ettin teyze ya?" dedim mahcup olmuş bir şekilde.
"Ne zahmeti ayol, git hadi giyin de gel."
Banyoya kendinin girmesiyle bende oturma odasına geçtim. Şortumu çıkartırken koltuğun üstündeki askılı tulumu aldım ve bacaklarımdan geçirdim. Belimde sabitlerken beyaz tişörtü de giymek için üzerimdekini çıkarttım. Tişörtü giyeceğim esnada odaya dalan kişiyle ufak bir çığlık attım.
"Şey, tost... sucuklu sever misin?"
Anında arkasını dönerken ona cevap vermedim ve tişörtü giydim. Tulumun askılarını takarken koltuğa oturdum.
"Fark etmez." dedim daha fazla bekletmeden.
Çoraplarımı giyerken ona yaklaştım. Önüne geçerken rahat bir nefes aldı.
"Peki."
Mutfağa gitmesiyle peşine takıldım. Tostu yapmasıyla poşet çıkardı ve ikisini de gazeteye sardı. Tostları poşete koyarken dolabın kapağını açtı ve içinden iki şişe de su çıkartıp kapağını kapattı.
Bana dönerken diğer eliyle bileğimi kavradı bu esnada kimseyle karşılaşmadan evden çıktık ve evin önünde duran arabaya yaklaştık. Anahtarla kapılarını açarken ön koltuğa geçip oturdum. Arabaya bindiğinde poşeti kucağıma bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOTORUNA SOKAYIM
General Fiction0531*******: Ezseydin bir de orospu çocuğu! . Bu kitap bolca argo kelime, küfür, hakaret, şiddet ve cinsellik içerir. Lütfen bunun bilincinde olarak okumaya başlayınız ve ona göre yorum yapınız. İyi okumalar dilerim.