"Ahmet şu motoru ver hele." diyerek dükkana giriş yaptığımda babam karşılamıştı beni.
"Neredeydin sen?" demesiyle gülümsemeye çalıştım.
"Jale teyzemlerdeydim. Annemde oradaydı haberin yok mu?"
Kaşları daha fazla çatılırken sabır çekişini duydum.
"Neyse, ne bok yersen ye."
La havle!
"Dükkana niye gelmiyorsun sen?" dedi daha sonrasında sinirli sinirli.
"Uykum vardı, uyanamadım." dediğim esnada Ahmet motorun anahtarını getirmişti.
"Akşam getiririm." diyerek yanlarından ayrılırken babamın arkadan sesini işittim.
"Sabaha kadar dışarlarda dolaşırsam benimde uykum olur tabi!"
Allah'ım! SABIR!
Motorun yanına geldiğimde kaskı takarak bindim ve çalıştırdım. Sanayiden çıkarak sahile sürerken aklım çok bulanıktı. Bartu'nun orada olduğunu bilerek gidiyordum. Sahile geldiğimde motoru park ettim. Buradaydı. Motoru buradaydı. Sahilde yürümeye başlarken biraz ileride onu gördüm.
Tek değildi.
İki kız ve bir erkek daha vardı yanında. Gidip gitmemek arasında kararsız kalırken bana olan sinirini yeniden hatırlatmak istemedim. Arkama dönerken oradan uzaklaştım.
Daha sonrasında Bartu'yla hep gittiğimiz bir uçurumun kenarına sürdüm. Neredeyse tüm İzmir ayaklarımızın altındaydı burada. Motordan inerken yanına oturup etrafı izlemeye başladım. Telefonum çaldığında cebimden çıkartıp arayan kişiye baktım.
Ediz...
Aramasını görmezden gelirken arkama doğru uzandım. Gözlerimi kapatırken bir yandan da ne yapacağımı düşünüyordum. Bartu beni affetmezdi. Beni affetmez.
Ağlama dürtüsünü bastıramazken eski halime dönerek göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Ne kadar da aptaldım. Kimsenin beni duymayacağını bildiğim için bağıra çağıra ağlayabilmek beni iyi hissettiriyordu.
Birinin varlığını hissederken susarak etrafıma bakındım. Motorundan inen Bartu'yla göz göze gelirken hızlıca ellerimle gözlerimi sildim. Yanıma yaklaşırken oturdu ve etrafa bakınmaya başladı.
"Niye buradasın?" dedim titreyen sesimle.
"Kıyamıyorum sana. Özür dilerim, ağlama lütfen."
Beni kendine çekerken ona kollarımı sarıp ağlamaya devam ettim.
"Neden özür diliyorsun ki? Senin bir hatan yok."
"Bir daha olmasın Anka, aşırı kırıldım."
Başımı hızlıca sallarken beni kucağına çekti.
"Balım benim..."
Dudaklarımı öperken hızlıca kollarımı boynuna sardım. Ellerini kalçama yerleştirirken ona sürtündüm. İnleyerek benden ayrılırken kaşlarını çattı.
"Çok fenasın sen!"
"İhihihihih."
Dudağımın kenarını öperken kucağından kalkarak yanına oturdum.
"Akşam bizde kalsan olur mu?" dedi bir anda.
Başımı olumsuz anlamda sallarken kafamı onun kucağına yasladım ve yere uzandım.
"Yarın işe gideceğim. Babamla şu sıralar anlaşamıyoruz."
Konuşmam üzerine daha fazla ısrar etmedi. Ellerini saçlarıma atarken okşamaya başladı. Arada dudaklarımdan hıçkırık kaçıyor, ağlamak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOTORUNA SOKAYIM
General Fiction0531*******: Ezseydin bir de orospu çocuğu! . Bu kitap bolca argo kelime, küfür, hakaret, şiddet ve cinsellik içerir. Lütfen bunun bilincinde olarak okumaya başlayınız ve ona göre yorum yapınız. İyi okumalar dilerim.