"Amirim, yeni bir vakamız var." Hyunjin, içeri giren polise baktı. Elinde dosya vb. hiçbir şey görmeyince ayaklandı. "Araştırılmayan dosyayla beni niye meşgul ediyorsunuz lan!" Polis geri adım attı. "Haklısınız komiserim, ama çocuk içeri geldiğinden beri ağlıyor. Bir de siz bakın istedik." Hyunjin, iş arkadaşının yanından geçerek dışarı çıktı. Danışmanlığa ulaştığında Chris'i, bir çocuğa su verirken gördü. "Endişelenmeyin, komiserimize haber verdik. Şimdi size yardımcı olabilmek için burada olacaktır."
"Geldim, ne varmış?" Hyunjin konuştuğunda Chris ve elindeki su bardağıyla titreyen çocuk sese doğru dönüp ayaklandılar. Hyunjin, çocukla göz göze geldiğinde içinin titrediğini hissetti. Kocaman gözleri dolu doluydu fakat buna rağmen hala gülümsemeye çalışıyordu. "Komiserim benim kardeşim kayıp, yıllardır kayıp. Yalvarırım yardım edin! Gitmediğimiz polis departmanı kalmadı, son umudumuz sizsiniz." Çocuğun yalvarışlarına tepkisiz kalmak zorundaydı Hyunjin, ama ona sarılmamak için kendini zor tutuyordu. "Tamam, Seungmin'i çağırın, o bir konuşsun beyefendiyle. Sonrasını biz hallederiz." Chris kafasını salladı ve tam çocuğu yönlendirecekken Hyunjin onları durdurdu. "Adınızı öğrenemedim?" Sarışın çocuk ona baktı ve tekrardan gülümsedi. "Felix."
"Memnun oldum Felix."
✧.*
"Hyunjin amir hep böyle midir?" Felix, yanındaki polise sordu. "Onu bildim bileli soğuktu." diyerek yanıtladı Chris, sarışın departmana adımını atmaz yanından ayrılmamıştı. "İşte geldik." İkili bir odanın önünde durdular, Chris kapıyı tıklattıktan sonra yavaşça açtı ve dosyaları inceleyen bir polis çıktı karşılarına. "Seungmin size yardımcı olacaktır." Chris gülümsedikten sonra içeri yolladı Felix'i ve ardından kapıyı çekti.
Tekrardan yönünü girişe çevirdiğinde bir çocuğun nefes nefese kapının önünde durduğunu gördü. "Siz iyi misiniz?" diyerek sordu ve çocuğun koluna girdi. "En yakın arkadaşım-" Tekrardan nefeslendi ve konuştu. "En yakın arkadaşım buraya gelmiş galiba, onun yanında durmak için geldim." Chris kafasını salladı. "Arkadaşınızı tarif edebilir misiniz?" dedi nazikçe. "Şu boylarda, sarışın, çilleri var." Chris anladığını belli ederek kafasını salladı. "Arkadaşınızı az önce başka birine yönlendirdim, onlar konuşana dek siz burada bekleyin olur mu?" Çocuk kafasını sallayıp teşekkür etti ve yanındaki polisin gösterdiği yere oturdu. Tam zamanını geçirmek için telefonunu çıkaracakken bir bağırışma koptu.
"Ya Hyunjin sikicem belanı şimdi it! Sorgudaki adamı dövdüm ne demek ya?!" Hyunjin, ona bağıran arkadaşına döndü. "Sinirimi bozdu." dedi sakince. "Ya sen! Sen sinirin bozulunca adam mı dövüyorsun dangalak! Ağzını dağıtmışsın adamın konuşamıyor şimdi de!" Hyunjin gözlerini devirdi. "Ay çok da götüm Minho! Beter olsun, sonra konuştururuz." Minho, bir süre arkadaşına baktıktan sonra konuştu. "Sıyırmışsın sen." diyerek yanından ayrıldı.
Yarım saat sonra Seungmin, Chris'i çağırmış ve bugünlük Felix'in gidebileceğini söylemişti. Chris sarışını alıp girişe doğru götürdüğünde Felix gördüğü tanıdık yüzle gülümsedi. "Hannie!" diyere arkadaşına sarıldı. "Ne kadar endişelendim haberin var mı senin?! Telefonlarını da açmıyorsun, millete seni sora sora buldum burayı." Chris, ikilinin konuşmasına gülümsedi. "Siz merak etmeyin, arkadaşınız emin ellerde." "Özür dilerim Hannie, burayı duyunca beklemeden gitmek istedim. Sana haber vermeliydim." Felix başını öne eğdi. "Ya tamam bebeğim, üzülme hadi." Han arkadaşına kocaman bir sarılma verdikten sonra Chris'e döndü. "Size de çok teşekkür ederiz." Chris önlerinde eğildi. "Görevimiz."
"Sadece telefon numaranızı almam gerekiyor." Felix numarasını polise verdikten sonra el sallayarak departmandan ayrıldılar. "Nasıl hissediyorsun?" dedi Han endişeli bir şekilde. "Bu sefer çok umutluyum! Çok iyi bir ekibe benziyorlar." Jisung tekrardan arkadaşını kendine çekti ve sarıldı. "Umarım Fefe...Bu arada hepsi de taş gibiymiş."
"Hannie!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hyunjin Ç. hf
Actionünlü bir polis memuru olan hyunjin ç. çaresiz bir şekilde kaybolan kardeşini arayan felix ile tanışır. [ağır küfür içerir.]