2

58 10 31
                                    

Ertesi gün Felix'i tekrardan karakola çağırmışlardı, erkenden kalktı ve en yakın arkadaşına haber vermeyi atlamadan departmana doğru yürümeye başladı. Kız kardeşi tam olarak üç yıl önce kaçırılmıştı, babasının düşmanlarının olduğu bilinen bir gerçekti Lee ailesi için. Bu da onların işiydi, ama Felix hiç durmamıştı, her gün kardeşini aramaya devam etti. Farklı karakollara gitti, otuzun üstünde sayıya ulaşan avukatlarla konuştu ve üç yıl boyunca arkadaşı ona destek çıktı. 

Jisung hiçbir zaman Felix'in anlattığı şeyleri dinlememezlikten gelmedi, her zaman o da dinledi, yeri gelince yorumunu yaptı ve gittiği yerlere yanında gitti. Sadece bir kural vardı aralarında, o da Felix'in gittiği yeri ne olursa olsun Jisung'a haber vermesiydi. Bu kuralı bir yıl önce, Felix kaybolduktan sonra koymuşlardı. 

"Günaydın Felix'cim." Departmanın kapısının önünde duran Memur Chris onu selamladı. "Günaydın Memur Chris!" Felix aynı sıcakkanlılığıyla karşılık verdi. Güneş daha yeni doğuyordu, bu yüzden dışarısı soğuktu. "Uykusuz gözüküyorsunuz." Felix ceketine daha sıkı sarıldı, Chris başını salladı ve tekrardan gülümsedi. "12 saatlik vardiyaya kalmak zorunda kaldık diyelim." Felix başını salladı. "Anladım, beni çağırmışsınız ama tam olarak nereye gitmem gerekiyor bilmiyor-"

"Ulan sikicem hırsızınızı da! Uğraştırmayın lan beni!" Hyunjin sinirli bir şekilde elinde telefonla dışarı çıkınca Chris ve Felix ona bakakaldı. "Bak canım kardeşim, üsluplu konuşuyorum şu anda. Ben amirim lan amir! Cinayete bakıyorum, tacize tecavüze, kaçırılmaya bakıyorum. Orospu çocuğu gelmiş bana hırsız diyor! Gelsin beni de soysun amınakoyayım ya!" Sinirle telefonu kapadıktan sonra Chris'e döndü. "Sana da günaydın Hyunjin." dedi Chris gülümseyerek. "Ayan günü sikeyim, güneş kalkar da sana girer inşallah Chris. Sigaran var mı?" Chris söylenerek sigarayı çıkarırken Felix'in de orada olduğunu fark etti. "Günaydın sarışın, sen neden geldin?" 

"Beni sizin asistanınız aradı da, birkaç detay bulunmuş sanırım. Onu konuşmak için çağırdılar." Hyunjin kafasını salladı. "Kimin yanına yollayalım?" dedi Chris'e doğru. "Yolla Changbin'e." Chris sigara dalını karşısındakine uzattı. "O dallamaya mı yollayayım çocuğu? Yemek kuryesi sanar çocuğu amınakoyayım." dedi ve sigarasını yaktı, Chris gözlerini devirdi ve tekrar söylendikten sonra konuştu. "Sana da bir sikim beğendiremiyoruz, Jeongin'e yolla o zaman hıyar." Hyunjin kafasını salladı. "Canım kankam, Felix git danışmaya Memur Jeongin'i sor. Git onun yanına derdini, tasanı anlat ne varsa sonra ben yanınıza geleceğim."

✧.*

Felix, Memur Jeongin'in yanına gittiğinde karşısındaki memurun zaten her şeyden haberi vardı. Önüne gereken dosyaları aldı ve dava hakkında buldukları her şeyi anlattı, bir yandan da karşısındakinin elini tutuyordu çünkü sarışın çocuk bu olaylar hakkında konuştukça gözleri doluyor ve yavaş yavaş burnunu çekiyordu. 

Kapı bir anda açılınca ikiside yerinden sıçradı ve gelene baktı. "İt oğlu it! Daha kaç kere uyaracağız seni danaya giriyormuş gibi girme diye!" dedi Jeongin ve Hyunjin omuz silkti. "Çok da fifi." dedi ve yanlarına çektiği sandalyeye oturdu. "Konuştunuz mu siz?" 

"Yok gerizekalı, bunca zamandır manifest yapıyorduk inşallah buluruz diye." Hyunjin, Jeongin'in ensesine bir tane yapıştırdı. "Düzgün konuş lan, amirinim ben senin." Felix ise şok içinde olan biteni izliyordu. "Amirliğini siki-" Tam Jeongin yerinden kalkacakken Felix'le göz göze geldi ve kendini susturup üstünü düzelterek yerine tekrardan oturdu. "Evet sayın amirim, konuştuk her şeyi." Hyunjin sırıttı. "Afferim lan, böyle olacan işte." dedi, boğazını temizledi ve yanındaki çocuğa döndü. "Bak Felix, bu davada bize yardım etmen gerekiyor. Olabildiğince sakin kalmak ve öğrendiğin her şeyi bize anlatmak bunlardan birkaç tanesi. Anlaştık mı?"

"Siz ne isterseniz yapacağım amirim."



sinir 30 yorum <3

hyunjin Ç. hfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin