4

39 4 0
                                    

"Sana da günaydın komiserim." Jeongin, kapısını tekrardan çalmadan açıp çarpan Hyunjin'e doğru yerinde bir milim kımıldamadan selam vererek çayını içmeye devam etti. "Ulan sinirden! Sinirden birinizi yatırıp sikicem lan!" diyerek bağırdı Hyunjin, Jeongin aynı şekilde kalıp çayını yudumladı sonrasında ellerini masanın üzerinde birleştirerek arkadaşına gülümsedi ve en sakin ses tonuyla konuştu. "Bugünkü derdiniz nedir Bay Sikimsinir?" Hyunjin elini yumruk yaptı ve ağzına götürdü. 

"Ulan bu dosyalara neden ben bakıyorum?" Elindeki dosyaları Jeongin'in masasına attı, ve bunun sonucunda Jeongin'in masasındaki çay tam da bölgesinin üzerine döküldü. "Sikim yandı!" Jeongin ayağa kalkıp elini bölgesinde yellemeye başladı. "Lan Hyunjin sikimi yaktın! Üflesene!" Eli ayağı birbirine dolanan Hyunjin boşluğa gelip arkadaşının malum bölgesine üflemeye başlarken ofisin kapısı açıldı.

İkiliyi o pozisyonda gören Seungmin gözlüklerini düzeltti ve hiçbir şey olmamış gibi masasına yaklaştı Jeongin'in. "Lee Felix Yongbok'un kardeşinin dosyası hazır, ilk size göstermek istedim komiserim." dedi kızıl saçlı polise doğru. "Saol canım benim, gözlerinden öpüyorum senin." dedi Jeongin dosyayı eline alarak. "Ya bu davanın komiseri ben değil miyim? Neden bana gelmiyor dosyalar?" dedi Hyunjin sertçe. 

"Dava sonuçlanmadı, her sikimsonik şeye sinirlendiğin için sana getirmedim bilerek." dedi Seungmin ve ikiliyi o halde bırakarak odadan çıktı, Hyunjin Jeongin'e döndüğünde kızıl olan ağzını oynatarak. 'Haklı.' dedi.

✧.*

Jisung, film izlerken uyuyakalan Felix'e göz ucuyla baktı ve uyuduğundan emin olduktan sonra yanından yavaşça kalkıp üstüne bir örtü almak için sarışının odasına doğru adımladı. Arkadaşının odasının duvarlarında sadece ailesiyle fotoğrafları vardı, annesi, babası, küçük kardeşi ve Felix. 

Babası yaptığı işten dolayı sayıca fazla düşman kazanmış, bu yüzden ülkeden kaçmak zorunda kalmıştı. Annesi ise kızının kayıbından sonra zamanını çoğunlukla dışarıda geçiriyordu. Felix'in sadece Jisung'u vardı, kendisini daha çok üzmek istemeyen Jisung aradığı şeyi hızlıca bulup arkadaşının odasından çıktı ve kapısını kapadı. Salonda usulca uyuyan arkadaşının üstünü örtüp balkona doğru adımladı, hava yağmurlu ve kasvetliydi. Cebinden sigarasını çıkarıp yaktı Jisung ve yağmuru izlemeye başladı. O sırada telefonu çaldı, bilinmeyen bir numara arıyordu.

"Alo?" diyerek yanıtladı aramayı. "Han Jisung?" dedi karşıdaki ses. "Evet? Bir sorun mu var?" dedi Han endişeyle. "Minho komiser ben. Felix telefonunu açmadı, acil arama numarası olarak da senin numaranı koymuş." Jisung sigarasından bir nefes daha aldı. "Uyuyor şu an, bir şey varsa bana söyleyin ben ona iletirim." dedi özgüvenle. "Kendisini sorguya çekmemiz gerekiyor, babası kirli işlerini oğluna da bulaştırmış. En kısa sürede buraya getirebilir misin onu?" dedi Minho sıkıntıyla. "Sikeyim, tamamdır uyanınca onu getireceğim."


mrb cok uzun zaman oldu ozr dilerim universiteye basladim bu fice aticam ybleri sace bunu bitirip digerlerine devam edicem sizi seviom 

hyunjin Ç. hfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin