fifteen; who's the dad?

60 5 297
                                    

"Hassiktir," dedi Jessica, tam Calvin işine devam etmeye başladığında gözleri salondaki bir noktaya takılarak.

"Aynen öyle bebeğim," dedi Calvin, sırıtarak.

"Hayır, öyle değil seni piç," dedi Jessica, onun altından çıkmaya çalışarak. "Isaac geliyor."

Calvin bir anlığına kafasını kaldırdı ama arkasını dönüp Isaac'e bakmadı, Jessica'nın tedirginlik ve korku dolu gözlerine baktı sadece, bir şeyleri tartıyormuşcasına.

"Bir şey olmaz," dedi ardından, dudaklarını tekrardan kızın göğüs dekoltesine kaydırarak. "Fotoğraflarımız iki hafta önce magazine düştüğünde görmüştür zaten, artık benim sevgilimsin ve sevgilim olarak bir partide benimle yiyişmen gayet normal."

"Şimdi olmaz orospu çocuğu," diye fısıldayarak onu uzaklaştırmaya çalıştı Jessica. Normalde olsa onu sertçe kendinden uzaklaştırırdı ama şimdi insanların dikkatini çekmemesi lazımdı, ondan dolayı sadece Calvin'in altında rahatsızlıkla kıpırdandı.

"Çekil lan kızın üstünden," dedi Isaac sert bir sesle, ardından Calvin'i omzundan tutarak geriye çekti.

Jessica'nın içinden Isaac'e minnettarlıkla bakmak geldi ama yapamazdı.

"Niye çekiliyormuşum lan?" diye karşılık verdi Calvin, onun karşısına dikilerek. Onların kavga edecek gibi görüntüsü insanların dikkatini çekmiş ve izlemeye başlamışlardı bile.

"Çünkü rahatsız ediyorsun kızı," dedi Isaac. "Biz daha önce kısa süreliğine ayrıldığımızda ne yaptığını biliyorum zaten."

"Ben kimseyi rahatsız etmiyorum," dedi Calvin, Isaac'in sinirli görüntüsü karşısında rahat bir tavır sergileyerek. "Jessica benim sevgilim ve ona rızası dışında hiçbir şey yapmıyorum. İstersen kendisine sor. Değil mi Jessica?" Jessica'ya döndü, kız koltuktan kalkmış ve onları izliyordu.

Jessica, içinde bulunduğu durumdan ve insanların ilgiyle onları izlemeye başlamış olmasından dolayı oldukça rahatsız olarak yerinde kıpırdandı. Gözleri tedirgin bir şekilde onları izleyen Alice ve Tracy'ye kaydı, sanki onlar bir şey yapıp onu bu durumdan kurtarabilirlermiş gibi.

Ama kurtaramazlardı. Bu yüzden başını Calvin'i onaylarcasına aşağı yukarı salladı, Isaac'in yüzüne bakamıyordu.

"Gördün mü?" dedi Calvin, keyifle Isaac'e dönerek. 

"Jessica," dedi Isaac, şaşkınlıkla. "Sen nasıl-"

"Nasılını ne yapacaksın?" dedi Calvin. "Aş artık onu dostum. Senden ayrıldı ve kendine daha iyisini buldu. O senin değil artık."

"Calvin, yeter-" demeye yeltendi Jessica, ama Isaac ondan önce davranıp onun suratının ortasına yumruğunu geçirdi.

"Seni orospu çocuğu!" diye bağırdı. "Ona ne yaptığını bilmiyor muyum sanki? Şimdi benden gelip de buna inanmamı bekleyemezsin!"

"Sen neye istiyorsan ona inanmakta özgürsün," dedi Calvin. Ardından o da ona bir yumruk attı. "Ama artık onunla çıkanın sen değil, ben olduğumu kafana sokmalısın."

Isaac ona bir daha vurdu, Calvin de tam bir kez daha karşılık veriyordu ki, "Yeter!" diye bağırarak aralarına girdi Jessica. Sırtını Isaac'e çevirdi ve Calvin'in gözlerinin içine baktı uyarırcasına. "Yeter. Bu saçmalığa bir son verin." Yandan yandan etrafta onları izleyen insanlara baktı ve rolüne uygun olarak Calvin'in elini tuttu. "Yürü, gidiyoruz buradan."

Ve Calvin'le birlikte oradan ayrılmadan önce son bir kez dönüp Isaac'e baktı, onu daha önce hiç bu kadar üzgün görmediğini düşünüyordu.

Herkes ses tonuna dikkat bile etmeden onlar hakkında konuşmaya başlayınca "Dağılın!" diye bağırdı Alice, birkaç adım öne çıkıp az önce kavganın olduğu yerde durarak. "Burada izlenecek bir şey yok, ayrıca yorumlarınızı kendinize saklayın, bu sizin işiniz değil."

trust game || participation bookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin