5.BÖLÜM

166 17 22
                                    

Selamün aleykümmmm.
Bu bölümü okurum BraDndar235 'e ithafen yazıyorum. Hepinize iyi okumalar 🙏🏻
.
.
Boran'dan

Ne demek alıp gideceğim, ne demekkk!!
"İtiraz ediyorum Lan, vermiyorum karımı"
demem ile Gewdanlardan şiyar silahını bana doğrulttu.
"Boran Ağa eğer vermiyorsan bunun bir bedeli olacak" dedi. Ben bunu öldürürüm lan, silahı düşünmeden yakasına yapıştım.

"ne bedeli Lan, kim konuşmanı istedi senden haa! Karım hakkında konuşacak en son kişi bile değilsin anladın mı?!" bir türlü bu adamı sevmiyordum, ne kötülüğünü gördüm ne de iyiliğini. İçimde ona karşı büyük bir kin var ama nedensiz bir kin..

"Abdullah Ağa!" sesin geldiği tarafa döndü bakışlarım.
Dila?
Herkesin bakışları onu bulmuştu, bütün genç erkeklerin bile. Onların gözlerini oyarım lan.

Benim yanıma gelerek elimden tuttu. Bu kız ne yapıyor? Hemde ilk defa isteyerek elimi tuttu. Gözlerini babasına dikip konuşmaya başladı
"Ben gelmiyorum, hepiniz yanlış anlamışsınız, Boran değil ben yaptım kendime! Ve şimdi boşuna kavga etmeyin, ben gelmiyorum. benim yanım kocamın yanı"

söyledikleri ile put kaldım. Bunun ağzı neler söylüyor?
Bende istifimi bozmadan Şiyar ve Abdullah ağaya dik dik baktım
"Ne demek oluyor bu? Doğru mudur Boran Ağa?" dedi ağır aksanıyla Devran Ağa.

"Doğrudur Devran Ağa, anlatacağım dedim ama bırakan mı oldu?" dedim şiyar'ın üzerine doğru giderek. Ama gidemedim elimi sıkı tutan kadına döndüm "Boran yapma zaten gitmiyorum, kimse beni kocamın yanından ayıramaz" dedi son cümlesini sesli söyleyerek.

"sırf kendini haklı çıkarmak için karını bilerek getirdin değil mi Boran Ağa? Birde Ağa derler" sabrımın son demlerindeydim hatta taştı bile..

"Ağalar ile böyle konuşulur mu Şiyaro" dedi Devran ağa.

"Ağa dediğin bu mu Devran Ağa?" beni işaret ederek. Gerçekten sabrım kalmadı "Devran Ağa söyle şu şerefsize benim evimde, adamların yanında, ne bana ne de aileme hakaret etmesin! Size olan saygımdan dolayı bir şey demiyorum yoksa ona ne yapacağımı bilirdiniz!" dedim bağırarak.

"Ne yapabilirsin? Bu kızı zorla aldığın gibi beni de mi zorla döveceksin Boran Ağa?" diyen şiyara döndü tüm bakışlar. Dila'nın elini bırakarak yüzüne bir yumruk geçirdim.

"Ne dedin lan sen haaa! Ne dedin!" bir yumruk daha geçirdim yüzüne. Bizi ayıranları düşünmeden vurmaya çalıştım.

"Siktir lan birde Ağaymış" Daha ben karımın yanında küfür etmemişim gelmiş karımın yanında küfür ediyor! Şerefsiz.

"BİR daha karımın yanında küfür etme şerefsiz" dedim gürleyerek.
"Boran dur artık!" ağlamaklı çıkan ses ile durdum. Bu adam için mi endişeleniyordu? Demek benim için değil bunun için korkmuştu ha? Bütün ağalara dönerek
"mahmut Ağa bir daha bu oğlunu görmiyim" dedim bağırarak.

"Tamam Boran Ağa sen dert etme ben onu bir güzel haşlarım" ne kadar mahmut ağayı sevmesemde saygısı her şeye yetiyordu..

"Karımı kimse benden alamaz! Son sözüm budur"

dediğimde Abdullah Ağa ayağa kalktı

"Namus meselesidir bu. o kadar da kolay bir şey değil Boran Ağa! Ben namusumu çöpte bulmadım!"

"Bana namustan sen mi bahsediyorsun Abdullah Ağa? Nerde o şerefsiz oğlun? Korktu da gelemedi mi? Sen ilk önce oğlunun namusunu sorgula! Oğlunun serefsizliği yüzünden namusunu yere atan sensin Abdullah Ağa daha çok şey var ama bunlar yeter bence ha?" dedim ona karşı gelerek.

Berdel TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin